ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA BÜYÜK HUN’DAN OSMANLI’YA TARİHTEKİ TÜRK DEVLETLERİ

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ'NDE HÜKÜMDARLIK ALAMETLERİ (SEMBOLLERİ)

Türk-Müslüman devletlerinin hükümdarları, devletin başı olma sıfatıyla, hâkimiyetlerinin içeride ve dışarıda meşru bir güç olarak tanınması ve kabul edilmesi bir takım hâkimiyet sembolleri almışlar ve kullanmışlardır. Bunlar maddi ve manevi alametler olmak üzere iki bölümde incelenebilir. Manevi alametleri, unvan, lakap ve hutbe olarak sıralayabiliriz. Maddi alametleri ise, taht, tac, sikke, çetr, nevbet, bayrak, tıraz, hil'at, gaşiye, ok ve yay, yüzük ve mühür, çadır, tevki, tuğra olarak sıralayabiliriz.

Bu çalışmamızda maddi ve manevi alametleri Büyük Selçuklu devleti üzerinden incelemeye çalışacağız. Bu çalışmamızda izleyeceğimiz yol, Prof. Dr. Erdoğan Merçil'in "Selçuklular'da Hükümdarlık Alametleri” adlı eserini temel alarak, bu eserin bize işaret ettiği kaynaklar hakkında ve hükümdarlık alametlerinin Selçuklular'da yeri, önemi ve kullanılışı konusunda bilgilenmek. Edindiğimiz bilgilerimizin yanı sıra adı geçen maddi ve manevi alametleri en azından sözlük anlamlarıyla da olsa tanımlamaya çalışmak. Sonunda konumuzla ilgili edinebildiğimiz bilgileri söz konusu eserde geçen örnekler ile doğrudan aktarmak olacaktır.

A) MANEVİ ALAMETLER

1. UNVAN

Tuğrul Bey başlangıçta emir unvanını kullanmıştı. Onun 1041-1042'den itibaren bastırdığı paralarda "el-Emir el-Ecell ve el-Emir el-Seyyid” unvanları görülmektedir. Çağrı bey ise "Melik el-Müluk” unvanıyla anılmıştı. Daha sonra Halife Kaim bi-Emrillah'ın 1046-1047'de gönderdiği bir elçi ile Horasan üzerindeki hâkimiyetinin tasdik edilmesinden sonra, Tuğrul Bey aynı yıl içinde bastırdığı paralarda "el-Sultan el'Mu'azzam, Şahanşah” unvanını kullanmıştı. Ayrıca Tuğrul Bey sultan paralarında unvanını ve buna ilaveten "el-Sultan el'Mu'azzam” terkibini kullanan ilk Türk-İslam hükümdarıdır.

Öte yandan olaylardan anlaşıldığı üzere müracaat eden hükümdarlara unvan ve lakapları Abbasi halifeleri tarafından verilmekteydi. Alp Arslan, Bağdat'ta hutbe okunması için müracaat ettiğinde Halife Kaim bi-Emrillah tarafından verilen ilk unvan "Melik” idi. Halifenin daha sonra Alp Arslan'a hükümdarlık tevcihi ile ilgili olarak yazdığı mektuptaki unvanları ise "Şahinşah el-Azam, Melik el-Arab ve'l-Acem, Melik el-İslam” şeklindeydi (1064). Buna mukabil Bağdat camilerinde sultan unvanıyla zikredilen ilk hükümdar Alp Arslan'dır ve buradaki unvanı, kaynaklarda ve paralarında da görüldüğü üzere "el-Sultan el'Mu'azzam Şahanşah el-azam” şeklinde gösterişli olarak okunmuştur. Bazı kaynaklarda Alp Arslan'ın "el-Sultan el-Azam” unvanıyla zikredildiği de görülmektedir. Nitekim Halife Kaim bi-Emrillah Malazgirt zaferi nedeniyle gönderdiği tebrik mektubunda Alp Arslan'a "el-Sultan el-Azam” şeklinde hitap etmektedir.

Melikşah da "Sultan el'Mu'azzam Şahanşah” unvanını kullanmıştır. Ondan sonra tahta geçen oğulları Mahmud ve Berkyaruk'un unvanları babalarının aynıdır; "el Sultan el'Mu'azzam”. Muhammed Tapar da aynı unvanı kullanmakla beraber, bir parasında "Sultan el-Azam” şekli de mevcuttur.


Yazarın Diğer Yazıları