ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA BÜYÜK HUN’DAN OSMANLI’YA TARİHTEKİ TÜRK DEVLETLERİ

2. LAKAP

Lakap, unvandan ayrı olarak, bir kimseye kendi asıl adından başka takılan ad veya bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan addır.

Sultan Tuğrul Bey'in en meşhur lakabı "Rükn el-Din” idi. Tuğrul Bey Bağdat'a geldiği zaman Halife Kaim bi-Emrillah tarafından "Rükn el-Din, Melik el-İslam ve'l-Müslimin Burhanu Emir el-Müslimin” lakabı verilmişti. Sultan Alp Arslan'ın en meşhur lakabı ise "Adud el-devle, Ebu Şüca” idi. Abbasi halifesi ona birçok şatafatlı unvan ve lakablar tevcih etmişti. Ayrıca, halife tarafından Alp Arslan'a Ani şehrini fethetmesinden sonra "Ebu'l-Feth” lakabı verilmişti. Melikşah'ın en meşhur lakabları, "Celal el-Devle Mu'izz el-Din Ebu'l-Feth” idi. Muhammed Tapar'a "gıyas el-Dünya ve'l-Din Ebu Şüca” ve Sultan Sencer'e ise "Mu'izz el-Dünya Ve'l-Din Ebu'l-Haris” lakabları verilmişti.

Öte yandan Abbasi halifeleri sultanlardan başka onların oğullarına, vezirlere ve öteki devlet ileri gelenlerine de lakablar tevcih etmektedirler.

Selçuklu sultanları da lakab tevcih etmekteydi. Nitekim Sultan Melikşah oğlu Ahmed'i veliaht ilan ettiği zaman ona, "Adud el-Devle, Tac el-Mille ve Uddetu Emir el-Mü'minin” lakabları vermişti.

3. HUTBE

Cuma namazlarından önce, bayram namazlarından sonra hatibin minberde halka verdiği dini öğüt olup Hz. Muhammed'den sonra siyasi hâkimiyetin bir sembolü olarak da ön plana çıkmıştır.

Selçuklular devletleri için kuruluş hazırlıkları yaptıkları sırada, kaynakların ifadesinden anlaşılacağı üzere; ilk hutbe Merv şehrinde Çağrı Bey adına okundu (h. 428 Receb'in ilk cuması/m. 22 Nisan 1037). Tuğrul Bey adına ilk hutbe ise yaklaşık bir ay sonra Nişabur'da (h. 428 Şaban/m. Mayıs-Haziran 1037) okunmuştu.

Tuğrul Bey ilk kez Bağdat'a geldiği zaman; Halife Kaim bi-Emrillah hutbenin onun adına okunmasını emretmişti (h. 22 Ramazan 447/m. 15 Aralık 1055). O devrede tahta çıkan hükümdarın halife tarafından meşru bir hükümdar olarak tanınmasının ilk alameti de İslam dünyasının merkezi sayılan Bağdat'ta adına hutbe okunması idi. Nitekim Alp Arslan kendi adına hutbe okunmasını sağlamak açısından Bağdat'a bir elçi gönderdi. Abbasi halifesi, Alp Arslan adına Bağdat camilerinin minberlerinde hutbe okunmasını emretti (18 Rebi II. 456/m. 9 Nisan 1064). Böylece Bağdat camilerinde adına ilk kez sultan olarak hutbe okunan Alp Arslan olmuştu.

Sultan Alp Arslan öldükten sonra (1072), yerine oğlu Melikşah geçti. Melikşah'ın belki de ilk işlerinden biri Bağdat'a haber gönderip adına hutbe okunmasını istemek olmuştu. Bunun üzerine Bağdat camilerinde Melikşah adına hutbe okundu. Ayrıca, Melikşah çevredeki hükümdarlara ve emirlere elçi gönderip kendi adına hutbe okutmalarını ve itaat arz etmelerini bildirdi.

Sultanlar zaman zaman tayin ettikleri veliahtların isimlerini kendi adlarından sonra hutbeye dâhil ediyorlardı. Böylece veliahtların yerini sağlamlaştırmak ve kendilerinden sonra tahta geçmelerini meşrulaştırmak istiyorlardı.

Selçuklu hükümdarlarının bazı devlet adamlarına hutbe okutmaları için izin verdikleri de görülmektedir. Melikşah, Diyarbekir bölgesini ikta ettiği Cuheyr oğullarından Fahr el-Devle Muhammed'e Cuma hutbelerinde sultandan sonra kendi ismine hutbe okutmasına izin vermişti (Haziran 1083). Bazen hutbenin değişik şekillerde okunduğu da görülmektedir. Abbasi divanı ve sultan sarayında hutbe okunduğu konusu bilinmektedir. Öte yandan zaman zaman Selçuklu ailesinin bazı üyeleri için hâkim oldukları bölgelerde adlarına hutbe okunmakta veya okutulmakta idi.


Yazarın Diğer Yazıları