AMİRALLER VE EMİR ERLERİ

Geçmişte askerimiz içinde "emir erleri” diye bir sınıf vardı. Komutanlarımızın, belirli rütbedeki subaylarımızın şahıslarına, evlerine, hanımlarına ve özel işlerinde hizmet etmek üzere rütbesiz askerler görevliydi. Bu özel görevli askere "emir eri” diyorduk. Emir eri olan bir asker artık eğitim yapmaz, nöbet tutmaz, kışla görevinde bulunmaz, sadece komutanına, onun evine, ailesine, hanımına hizmet ederdi. Hatta bu özel görevlerde birçok ahlaksızlık bile yaşanırdı. Başbakan Rahmetli Menderes, bu sınıfı bir kanunla kaldırmak isteyince birçok tartışma yaşanmıştır. Nihayet askerlik onuruna yakışmayan, askerlik eğitiminden ve şanlı görevinden uzak kalan askerler onurlu görevlerine döndürülmüştür. Bazı komutanların, hizmetçi erlerden mahrum kalan bazı subayların öfkesi hiç geçmemiştir. Hatta bu yüzden Rahmetli Menderes'e tavır almışlardır. Menderesin darbe ile indirip idam edilmesinde emir erliğinin kaldırılmasının da etkili olduğu söylenir.

Evet, bu memlekette yıllarca askerler kendilerini bu devletin kurucusu ve sahibi olarak gördüler. Seçilmiş siyasetçiye hep üstten baktılar, vesayet kurdular. Seçilmişler sadece onların kuklası oldu. Yıllarca asker ne derse o oldu, istediklerini başbakan ve cumhurbaşkanı yaptılar, istediklerini o siyasi makamlardan indirdiler. Belli rütbelerdeki askerler hep emir verdiler ve istedikleri yapıldı, bir dedikleri iki olmadı. Birileri de onların emir eri oldu. Böyle ruh haline sahip olan askerler emekli olunca da evinde oturmayı kabullenemedi, unutulmak istemedi. 65 yaşına kadar görevde kalan, astığı astık kestiği kestik olan asker, emekli olunca da bu etkisini ve yetkisini devam ettirdi, siyasileri hizaya getirmek için muvazzaf arkadaşlarını kullandı. Askerlerde bu üstten bakış, bu ayrıcalıklı tavır bir huy halini aldı. Bu ruh haline bürünen asker, emekli olsa da eve hapsolmadı, evinde ahkam kesmeye, devletin lojmanında oturmaya, yazlık tatil merkezlerini kullanmaya, devletin nimetlerinden yararlanmaya devam etti. Askerlere göre, devleti yönetenler onlara danışmalı, onları dinlemeli, gerekirse onlardan izin almalıydı. Onlara danışmayanlar, onları dinlemeyenler, onlardan izin almayanlar ya darbeyle indirilirdi, ya da partileri kapatılırdı.

Nihayet bir Recep Tayip Erdoğan geldi, Milli Güvenlik Konseyinde sıkıştırmak isteyen, emir veren bir askere "otur lan oturduğun yerde” diyebildi. 15 Temmuz 2016'da darbeye teşebbüs edenlerin karşısına halkı dikerek darbe isteklerini kursaklarında bıraktı, hapislere tıktı. Seksen darbesini yapanları, 28 Şubat darbecilerini yargılattı. Asker, kendilerine verilen kışla görevine, hudutlarımızda nöbet tutma ve terörü yok etme görevine döndü. Askerler, asli görevlerine döndüler, kendilerini ilgilendirmeyen siyasi işleri bıraktılar, rejimi koruma ve kollama görevinden vazgeçtiler, vatanın müdafaası, devletin bağımsızlığını koruma ve kollama görevine başladılar.

Artık gerçek Türk askeri şöyle diyor: Benim görevim, vatanı dışarıdan gelecek olan saldırılara karşı korumak, terörle mücadele etmek, milletin can ve mal güvenliğini sağlamak, seçilmiş hükümetten gelecek olan emirleri yerine getirmek, bu milletin ve devletin bana verdiği doldun maaşın hakkını vermektir.

Son emekli amiraller bildirisinden anlıyoruz ki, bir kısım asker hala bu yeni dönemi hazmedemedi, emekli olsa bile içinde hep emir verdiği, darbelerle hükümetleri alaşağı ettiği, başbakanları astırdığı günlerin özlemi içinde. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden hapse tıkılanlar onlara ders vermemiş. Montrö anlaşmasının önemini sadece onlar biliyor. Atatürk'ü sadece onlar anlıyor, onlar seviyor(!)

Evet, 4 Nisan bildirisi sıradan bir metin değil, tam bir muhtıradır. Her kelimesinde, her cümlesinde, her paragrafında mesajlar gizlenmiştir. Hatta bildirinin saatine ve tarihine dahi anlamlar yüklenmiştir. Emekli amiraller, Hükümete ayağını denk al derken, muvazzaf askere de "susma, sustukça sıra size gelecek” demişlerdir. Şunu biliyoruz ki, 104 emekli amiral, bu bildiriyi dışarıdan ve içerideki muhalefetten destek almadan yayınlayamazdı. Sayın Erdoğan ferasetiyle bütün bu gerçeklerin farkındadır ve gerekli tepkiyi vermiştir. Bir ankete göre de %70'dan fazla insanımız aynı tepkiyi vermiştir. Millet artık eski millet değil, hükümet de yalnız değildir. Artık hala kendinde güç vehmeden emekli askerler güçsüzlüklerini anlayacaklar, köşelerinde oturmayı öğreneceklerdir.

Yazarın Diğer Yazıları