Türkiye İttifakı

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan yeni bir ittifaktan bahsetti, sanki gönlümüze tercüman oldu: "Türkiye İttifakı". Türkiye ittifakı söylemini Sayın Bahçeli farklı okumuşsa da, farklı anlam yüklemişse de, HDP'nin de içinde olabileceği bir ittifakın yanlış olduğunu düşünmüşse de, şu gerilim ortamında, şu ekonomik ve siyasi kuşatılmışlık dönemde, şu Güneydoğu sınırlarımızdaki gelişmeler karşısında bir Türkiye ittifakından söz etmeyi çok kıymetli buldum.

Ben inanıyorum, bu milletin kahir ekseriyeti ayrılıkçı teröre asla pirim vermez. Güçlü ve büyük bir Türkiye'de yaşamaktan, Türkiye gibi dünyanın en güzel coğrafyasına sahip olmaktan mutlu ve memnun. Yıllarını Amerika'da ve Avrupa'da geçirenler bile ahir ömründe Türkiye'ye gelir, Türkiye'de ölmek ve Türkiye topraklarına, atalarının yanına gömülmek ister.

Evet, bu ülke bir gemi, seksen iki milyon da bu gemide. Bu gemi batarsa hep birlikte batarız, çoğumuz da bu bilinç içinde. Kimimiz, "batmaz bu ülke, korkmayın diyor, gelecekten endişe etmiyor. Kimimiz, "dört yüz yıldan fazla kaldığımız Avrupa topraklarından nasıl çıkarılmışsak, Müslümanlar olarak yedi yüz yıl kaldığımız İspanya'dan nasıl sürülmüşsek, son kalemiz Anadolu'dan da çıkarılabiliriz, bu bin yıllık vatanımız elimizden kayabilir, bölünüp parçalanabiliriz, düşmanlara kolay lokma olabiliriz” diye endişe etmekte, temkinli ve tedbirli davranmakta, hep "beka” sorunumuzun varlığından söz etmektedir. Çok az bir kısmımız da, "sömürge olsak ne çıkar, bölünsek ne yazar, sadece yönetim değişir” diye düşünmekte ve beka noktasında hiç aldırış etmemekte, adeta düşmanla bile işbirliğine hazır vaziyettedir. İşte 15 Temmuz'a kalkışanlar ve alkış tutanlar bunlardır. Bu mandacı zihniyet az da olsa vardır.

Evet, birliğe, diriliğe ve iriliğe bugün dünden daha çok ihtiyacımız var. Bizim partinin belediye başkan adayı kazanamadı diye çok yas tutmanın anlamı yok. Bu milletin tercihine sağı duymalı, bütün başkanlar hakkında hüsn-ü zan beslemelidir. Dün Sayın Erdoğan'ı başına taç eden bu millet, bugün de O'ndan vazgeçmiş değil, sadece "duy sesimizi” demiştir. Bu millet var oldukça nice Tayyip Erdoğanlar çıkarır. Bu millet dualı millet, bu millet Allah'ın özel koruması altında bir millet. Çünkü bu millet inancından vazgeçmedi, tarih boyunca hiç zalim olmadı, hep mazlumlara sahip çıktı. Dün İspanya'da zulüm görüp yurdundan sürülen Yahudileri kucağına bastı, bugün de zulüm görüp memleketini terk etmek zorunda kalan Suriyeli din kardeşlerine kucak açtı. Bu mazlumların duası bu milleti ayakta tutuyor ve tutacak. Her ne kadar bu dualar sayesinde geleceğimizden çok endişe duymuyorsak da, netameli bir coğrafyada yaşadığımızı, bu coğrafyadan bizi söküp atmak, bölüp parçalamak isteyenlerin de varlığını hiç unutmayacağız. Kötü rüya görmektense uyanık kalacağız.

Benim anladığım "Türkiye ittifakı”, terör kuşatması altında bir olmak, dış güçlere karşı iri durmak, ekonomik saldırılara karşı diri durmak, muhalefetimizi dış politikamıza yansıtmamak, içeride intikam peşinde olmamak, siyasi ötekileştirmeleri bırakıp herkse iyi zanda bulunmak, şiddetle arasına mesafe koyan her parti ve kurumla birlikte hareket etmek, seksen iki milyonun bu topraklarda yaşama hakkı olduğunu unutmamak, birbirimizi sevmesek de saymak ve ay yıldızlı bayrağın altında birliğimizi muhafaza etmektir. Elbette partilerin varlığı demokratik sistemin gereğidir. Hararete varmayan olumlu bir üslupla birbirimizin eksiğini, yanlışını söyleyeceğiz ama bölmek için şiddete başvurmayanları, hain ilan etmeyeceğiz. Ben hükümet olursam daha iyisini yaparım demeli ve yapılanları da inkar etmemeliyiz. Birbirimize güvenmek zorundayız. Sadece tek ön şartımız, şiddete ve teröre pirim vermemek.

Bu ülkede düşünce, inanç ve inandığını yaşama özgürlüğünün önünde hiçbir engel olmamalı. İnsanlar en marjinal fikirleri dahi savunabilmeli, ama iktidarlar demokratik yollarla değişmeli. Bu ülkede birileri öz-beyaz, birileri üvey-siyah olmamalı. Şeriatçi de, komünist de bu milletin evladıdır, bu topraklarda yaşamak ve fikirlerini açıklamak hakkına sahiptir. Bu ülke, ekonomik ve askeri yönden güçlü oldukça kimse bu ülkeden ayrılmak ve başka ülkede yaşamak istemeyecektir. Bir ilkokul öğrencisi kızımız, "ben Almanya'da üniversite okumak ve ilerde oranın vatandaşı olmak istiyorum diyorsa, bu bizim eğitim sistemimizin suçudur ve ekonomide ve eğitimde Avrupa'dan geri olmamızın neticesidir. Cazibe merkezi bir ülkeden, mutlu olduğu bir topraktan kimse gitmek istemez.

Yazarın Diğer Yazıları