Cerattepe Gerçekleri ve Yavru Geziciler

Türkiye madencilik ve enerjide dışa bağımlı bir ülke. Dışa bağımlılık hem milli gelirimizin başka ülkelere akmasına neden oluyor, hem de cari açığımızı ve dolayısıyla da dış borcumuzu artırıyor. Bu da ekonomimizi olumsuz yönde etkiliyor.
Bakır bilinen en eski madenlerden birisi. Demir ve alüminyumdan sonra en fazla kullanım alanı olan maden. İleri derecede iletken bir maden olması nedeniyle, özellikle inşaat sektöründe fazlaca kullanılıyor. Türkiye bu maden açısından son derece fakir bir ülke ya da bilinen rezervler açısından şimdilik durum böyle. Dünyanın en büyük bakır üreticileri Şili, Avustralya, Peru, Meksika ve ABD. Bu beş ülke dünya bakır üretiminin yüzde 65 ine sahip. Türkiye dünya bakır üretiminde kayda değer bir paya sahip değil, üretimi tüketimini karşılayamadığından yıllık 2 milyar dolardan fazla bakır ithal eden bir ülke.
Türkiye yıllarca maden sahalarının işletilmesi konusunda sözde çevreci ve yeşil örgütlerin muhalefeti ve engelleme girişimleri ile karşı karşıya kaldı. Dünyada maden üreten ve ihraç eden ülkeler sanki farklı teknolojiler ile çevreye hiç zarar vermeden madenleri işletiyormuş da, sadece bizim üretim ve işletme teknolojimiz çevreye zarar veriyormuş gibi bir algı yaratılarak, yıllardır maden arama ve işletme çalışmalarımız hep engellenmek istendi ve zaman zaman da bu engelleme çalışmaları amacına ulaştı. Sadece maden konusunda değil, nükleer santraller, oto yollar, boğaz köprüleri ve hatta havalimanları konusunda da benzer durumlar ile karşı karşıya kalındı. Ne zaman ülke için faydalı bir iş yapılacak olsa, mutlaka bir gizli el tarafından organize edilen sözde çevreci örgütler sahaya çıktı ve ülke için faydalı çalışmaları engellemeye çalıştı.
Son olarak bakır madeni konusunda Artvin Cerattepe’ de yaşananlar bunun en bariz örneği. Türkiye’ nin en verimli bakır maden yataklarının bulunduğu bölgede, maden arama ve işletme çabaları ve bunların engellenmesi yeni bir durum değil. 1990’ lı yıllardan itibaren bölgede yabancı şirketlerin maden arama çalışmaları ya bir takım çıkar grupları tarafından organize edilen sözde çevrecilerin direnişi ile ya da açılan idari davalarla karşılaşmış ve maden arama çalışmaları hep akim kalmış.
Cerattepe bölgesinde Eti Bakır A.Ş tarafından alınan ÇED raporuna istinaden, maden arama faaliyetlerine başlanacağını haber alan bir takım gezi eylemcileri tipolojisine sahip kişiler, dünyanın dört yanından koşup gelip eylem yapmaya ve maden işletmesini engellemeye çalışıyorlar. Bu tipler, aynı HES ve nükleer santral projelerinde olduğu gibi, millet için faydalı her şeye karşı olan tipler. “Maden işletilsin ama şunlara da dikkat edilsin, şu şu tedbirler alınsın” türü yapıcı söylemler yerine, her şeyi yakıp yıkan, kolluk kuvvetlerine saldırmayı marifet sayan vandal tiplemeler bunlar. Söyledikleri tek şey; 50 binden fazla ağacın kesileceği, maden aramasında siyanür kullanılacağı ve su kaynaklarının zarar göreceği yalanlarıdır. Bunların doğru olmadığını kendileri de adları gibi bilmelerine rağmen, asıl misyonları olan halkı iğfal ederek, yeni gezi provokasyonları tertip etmek ve iktidarı zor durumda bırakmak amaçlı eylemlerini ısrarla sürdürüyorlar. Mutlaka eylemciler ya da aktivistler içinde gerçekten samimi olanlar da olabilir ama azınlıkta olan bu kesimin, kendisini kullandırmaması gerekir. Bu tür provokatif eylemlerde her zaman at izi, it izine karışabilir. Nitekim PKK yanlısı bir gazete konuyu “Artvin Serhildanı” yani “Artvin Başkaldırısı” şeklinde manşetinden verirken, her halde ne Kafkasör Yaylasını, ne de Artvin’in ekolojik dengesini düşünerek bu manşeti atmadı. 
Ekonomik fayda ile çevresel faktörler arasındaki hassas denge gözetilerek muhteşem bir maden arama ve çıkarma projesi hazırlanan Cerattepe’ de, ne 50 bin ağaç kesilecek, ne de siyanür kullanılacak. Kesilecek olan ağaç miktarı sadece 3.500 ve maden galerisi kapatıldığında da yerine 10 bin fidan dikilecek. Maden bu bölgede işletilmeyecek, sadece maden ağzından galeri açılacak ve çıkarılan bakır cevheri teleferiklerle nakledilecek. Yani yol da açılmayacak. Artvin’ in su kaynaklarının ise bölge ile ilgisi yok, başka bir bölgeden temin ediliyor.
Bu hususlar açıkça gerek MTA ve gerekse de Valilik tarafından defalarca anlatılmasına rağmen hala protestoların sürüyor olmasını, çevre hassasiyeti ile izah etmek mümkün değil, bakır madeninin ikiz kardeşinin altın madeni olması acaba, dünya altın lobisi bu protestoların neresinde sorusunu akla getiriyor. Yani;  yavru gezicilere karşı dikkatli olunmasında fayda var…

Yazarın Diğer Yazıları