Kaderin Seyrine Ters Düşenler Kaybetmeye Mahkumdur…

Kavga bundan tam 120 yıl önce başladı. Bütün mesele coğrafyasında güçlü bir Türkiye’ nin, Haçlı / Siyonist zihniyet tarafından istenmemesi. 
1876 da amcası Sultan Abdülaziz’ in tahttan indirilip, hapiste iken şehit edilmesi ve akabinde de ağabeyi olan 5. Murat’ n kısa süren hükümdarlığından sonra, 31 Ağustos 1876 da tahta çıkan Ulu Hakan Sultan Abdülhamit Han’ın, iktidara gelmesinden tam 21 yıl sonra ilk Siyonist Kongresi İsviçre’ nin Basel kentinde toplandı. İsrail Devleti’nin temeli işte bu kongre ile atıldı. Herlz; “Ben Basel’ de İsrail devletini kurdum, engeç 50 yıl içinde gerçek olacak” dedikten tam 50 yıl sonra İsrail devleti kuruldu. Siyonizmin kurucusu olan Theodor Herlz ile Sultan Abdülhamit Han arasında geçen mükalemeler ve yazışmalar ortada. En son “Pazarlık” isimli kitabında Vahdettin Engin, konuyu bütün detayları ile ele aldı. Sultan Abdülhamit Han’ dan bin bir desise ile istediğini (Filistin’ de toprak talepleri) alamayan Siyonistler, en sonunda 31 Mart hadisesini bahane ederek, Ulu Hakan’ ı tahtından indirmeyi başardı. O günden itibaren İslam dünyasında geriye gidiş başladı. Sultan Abdülhamit Han’ın, Harekat Ordusu’na mukabele etme gücü olmasına rağmen, kaderin seyrinin mukabele etmeme yönünde olduğunu kalp gözü ile anlayan Sultan, daha fazla kardeş kanı dökülmemesi için tahttan inmeyi kabul etti.
Bu olay Siyonistler için birinci raunt idi. İsrail devletinin amacı, Kitab-ı Mukaddes’ te kendilerine vaat edilen “Arz-ı Mev’ud” un hayata geçirilmesidir. Bunun için de kendilerince öncelikle İsrail’ in güvenliğinin garanti altına alınması gerekir. Bölgede hem coğrafi, hem tarihsel, hem de ekonomik ve askeri açıdan İsrail’ in güvenliğini tehdit edebilecek yegane ülke Türkiye olduğu için, gelişen Türkiye’ nin mutlak manada budanması, Siyonizm için hayat memat meselesidir. Kaldı ki, arz-ı mev’ud içerisinde Türkiye’ ye ait birçok şehir de bulunmaktadır.
1980 öncesinin Asalası, halen katliamlarına devam eden PKK ve 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin koçbaşı olan FETÖ’ de işte bu Siyonist emeller için kurulmuş, finanse edilmiş, himaye edilmiş birer maşadır. Son kullanma tarihleri dolduğunda tarihin çöplüğüne hain sıfatı ile gönderileceklerinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Ülkesine ihanet eden bu örgütlere, Siyonistlerin yeni dünya düzeninde de yer yoktur. Çünkü ülkesine ihanet edene, hiç kimse güvenmez.
Kavga ve oyun çok büyük dostlarım. Küresel güç ve şer odakları, kendi sömürü düzenlerinin devamı için, Osmanlı’nın evlatlarının başlattığı Neo Osmanlı hareketinden son derece rahatsız. Biliyorlar ki, eğer Osmanlı tekrar canlanırsa, batının zalim ve kokuşmuş sömürü sistemi son bulacak, dünyada yine adalet ve hakkaniyet hakim olacak. Bunu önceden gören Siyonistler ve onların etki alanından bir türlü çıkamayan batılılar, önce suikast çetesi olan Asala’yı, sonra Kürt postuna bürünmüş Ermenilerden oluşan PKK’yı ve en sonunda da dindar görüntüsü altındaki FETÖ’yü üzerimize saldılar. Aslında biz bu kanlı örgütler ile savaşmıyoruz, yedi düvel ile savaşıyoruz. Bunlar sadece maşa. Aklımızı başımıza almazsak, bir ve beraber olmazsak Allah korusun ağır bedeller öderiz. Bir ve beraber olursak da tarihin seyrini değiştirebiliriz. Çünkü kaderin seyri bizden yanadır.  Bu eli kanlı örgütler kaderin seyrine ters düştükleri için kaybetmeye mahkumdurlar. Allah bu Aziz Türk Milletine verdiği İslam’ a hizmet ve bayraktarlık görevini geri almamış, başka bir milleti yerimize naip olarak tayin etmemiştir. 1950 de başlayan iyiye ve hakka doğru gidiş devam etmektedir. 
Not : Başta Fetö olmak üzere tüm terör örgütleri ile mücadele ederken mutlaka adil olmak durumundayız. Kurunun yanında yaşın da yanmaması içim kılı kırk yarmak zorundayız. Yoksa mazallah Allah bize yardım etmez.  Bir mazlumun ahı her şeyi tersine çevirir. Adalet-i Mahza’ yı esas ittihaz etmeliyiz ki, Allah da bize yardım etsin.

Yazarın Diğer Yazıları