Nereye Gelmeyecekler…

Önceki hafta sonunu Manavgat – Alanya hattında geçirdik. Havanın da güzel olmasından istifade ile hem deniz sezonunu açtık, hem de gözlerimiz yeşile ve yeşile çeşni olan bahar çiçeklerine doydu. Manavgat’ın içinden geçen muhteşem nehrin etrafında yaptığımız yürüyüş doğrusu cana değdi.
Alanya her zaman gitmekten ve içinde bulunmaktan keyif aldığımız bir turizm beldesi olduğundan, geceyi Alanya’ da geçirmeyi tercih ettik. Akşam Alanya şehir merkezinde yürüyüş yapmak etrafı gözlemleme imkânını da sundu. Allah’ın sunduğu bütün doğal güzellikleri ile kendisini temaşa edecek olan yerli yabancı ziyaretçilerini bekleyen şehri, sakin ve biraz da hüzünlü gördük. Hani uzaktan gelecek ve uzun zamandır görmediğiniz misafiriniz için ailece hummalı bir hazırlık yaparsınız ya, hani sarmalar, börekler, ev temizliği, hatta yeni eşyalar falan alırsınız da, gözleriniz yollarda kalır ya… Beklenen misafirin gelmemesi nasıl buruk ve hüzünlü bir hale sokarsa bizleri, aynen onun gibi hüzünlü idi Alanya, her türlü hazırlıklar tamamlanmış, şehir süslenmiş, esnaf dükkanını doldurmuş, turistik tesisler boyanmış, temizlenmiş… Ama hem Almanlar, hem de Ruslar henüz ufukta görünmüyor… Bir kısım esnaf halen umudunu koruyor; “ nereye gelmeyecekler abi, bizden daha kaliteli ve ucuz hizmet veren yer var da oraya mı gidecekler, yedi sekiz yüz dolara on gün tatil yapacakları başka neresi var ki” diyenleri mi ararsınız, “ mecbur gelecekler abi, bugüne bugün Rusların eniştesi sayılırız yani” diyen muzipleri mi… bazıları ise; “bu durumun geçici olduğunu, bu sezonun belki biraz yerli turistlerle geçeceğini, gelecek sezon ise biraz da özlenmiş olarak yabancı turist akınına uğrayacaklarını, bir sezon nadasta kalmanın faydalı bile olacağını” söyleyerek, olaya olumlu cepheden bakmayı ve pozitif düşüncenin gücünün bu işin de üstesinden geleceğini öğrenmemiz gerektiğini ifade ediyorlar.
Bölgeye özellikle son on yıldır akın eden Rus turistlerin, yaşanan uçak krizi sonrasında, bu yıl çok az sayıda gelecek olmalarını, Alman turistlerin artacağı umuduyla kendine dert etmeyen yöre esnafı ve turizmcilerin umudu, malum Sultanahmet saldırısı sonrasında suya düşmüştü. İki büyük pazarın eş zamanlı olarak kaybedilmiş olması, bugünlerin habercisi idi aslında.
Geçen yıl yurt dışına giden Rus turistlerin yaklaşık yüzde kırkı bizim ülkemizi tercih etmesine rağmen, bu yıl Rus pazarında yüzde elliden fazla bir düşüş bekleniyor. Kaliteyi hem ucuza, hem de kısa yoldan elde eden Rus orta gelir grubunun gideceği destinasyon seçeneği çok fazla kalmadı aslında. Geçmiş yıllarda Mısır ve Suriye sahillerinde tatil yapan Ruslar’ın, bu ülkelere de gitmediği biliniyor. Kendi ülkelerinde ise Kırım dışında bir tatil beldesi yok. Kırım ise halen hem karışık, hem yeni olaylara gebe, hem tesis olarak yetersiz, hem de soğuk ve hırçın Karadeniz, Antalya sahillerinin tadını vermiyor. Muzip Alanya esnafının bahsettiği hususta ise alternatifimiz hiç yok zaten (!). Bu yüzden, Rus-Türk ilişkilerinde az bir rahatlama olması halinde, bölgeye turist akınının devam edeceğinden şüphe yok.
Konya’ ya dönüş yolumuzu biraz heyecan olsun diye her zamanki gibi Seydişehir üzerinden değil, Ermenek yolu, Taşkent, Hadim, Sarıveliler üzerinden yapmayı tercih ettik. Kuş yuvası olarak bilinen bölgede yeni açılan yaklaşık beş kilometre uzunluğundaki muhteşem tünellerden gururla geçtik. Yarım saatlik yolun, üç dakikaya indiğini görmek bizi çok mutlu etti. En geç iki yıl içinde Konya-Alanya yolunun tamamlanmasının, bölgeye ve ülke turizmine nasıl bir değer katacağını düşünmek ve hayal etmek, tarifi imkânsız bir huzur verdi. Mahmutlar ile Hadim arasının dağ ve su sporları turizminin gelecek vadeden yörelerinden olacağını şimdiden söylemek mümkün. Turizm yatırımcıları için fırsatlar sunan bölgenin bu durumunu erken gören Taşkent ve Hadim’ in vizyoner belediye başkanları, başlattıkları otel projeleri ile pozisyon almaya başlamışlar bile. 
 

Yazarın Diğer Yazıları