Türkiye Dünya Ve Bölge Güç Dengelerini Değiştiriyor

Türkiye, yarım yüzyılı aşkın bir süredir müttefiki olan batı kulübünden süratle uzaklaşıyor. Batının temel değerleri ile hemen hiçbir ortak noktası olmayan, kültür ve nesep olarak doğuya ait, bin yıllık medeniyetinin kaynağı İslam dünyasına her daim önderlik yapmış olan Türk milleti, batı dünyasından üst üste acı tokatlar yedi ve bu tokatlar neticesinde tekrar yönünü kendi öz medeniyet coğrafyasına ve ait olduğu kültüre çevirdi.

Türk milletinin batıya, batının temsil ettiği değerlere olan inancı, son yıllarda yaşanan siyasi olaylarla iyiden iyiye sarsıldı. Batının, sözde Arap Baharı olarak başlattığı süreçteki tutarsız ve samimiyetsiz politikaları, Türkiye’ nin birlik ve bütünlüğüne kast eden hain ve bölücü unsurlara kucak açar tavırları ve nihayet 15 Temmuz hain darbe girişiminin baş faili olan Fetö örgütünün liderini iade etmeme yönündeki kararı, Türk milletinin yönünü batıdan çevirmesine ve içinde yer aldığı mevcut ittifaklarını gözden geçirip, yeni ve daha güven verici oluşumlara yelken açmasına neden oldu. Eskilerin dediği gibi; “gayrı meşru muhabbetimizin cezası, mahbubumuzun adavetkarane tokadı ile mukabele görmek” oldu.

Batıdan hem ruhen, hem de fiilen uzaklaşan Türkiye, Şangay Beşlisi örgütüne yanaşmaya başladı. Özellikle 15 Temmuz olaylarında, batılı sözde dostlarımızın Türkiye’ nin yanında yer almak yerine, durumun seyrine göre riyakârane tutum içinde olmalarına mukabil, Rusya’ nın Türkiye’ ye sahip çıkması, Erdoğan ile Putin arasındaki buzları eritti.

Putin, dünya güç dengelerinde, kiminle iş birliği yaparsa o tarafın üstün geleceği bir ülke olan Türkiye ile yakınlaşmak ve durumu kendi lehine çevirmek için tarihi ve altın değerinde bir fırsat elde etti. Türkiye’ nin Avrupa Birliği’ nden ve Nato’ dan kopması halinde, Rusya’nın kendisini daha güvende hissedeceği muhakkaktır. Türkiye, Rusya için Akdeniz’ e ve dolayısıyla da sıcak denizlere açılan bir kapıdır. Aynı zamanda da ulusal güvenlik konseptini dizayn ederken en fazla dikkate almak durumunda olduğu, coğrafi ve jeopolitik konumu itibari ile enerji üssü ve köprüsü olmaya en uygun toprakların sahibi bir ülke. Yani Türkiye’ nin, Rusya’ ya dost olamasa da düşman olmamasının paha biçilmez önemi ve değeri var Rusya için.

Türkiye’ de ki eksen kaymasının, Rusya-Çin hattında olumlu ve hatta son derece heyecan verici bir etkisi olmasına mukabil, İran cephesinde rahatsızlığa neden olduğu da ortada. Uzun zamandır Rusya ile ortak hareket eden İran, Türkiye’ nin kendi blokunda yer almaya başlaması ile değerinin azalacağına inanıyor. Bunun en belirgin göstergesi, birkaç gün önce Rusya ile Türkiye’ nin Halep’ te ateşkes anlaşması yapmalarına, İran’ ın ayak diremesi şeklinde ortaya çıktı.

Türkiye, yeni yönelişleri ile hem dünya güç dengelerini, hem de Rusya-İran arasındaki kadim dayanışma ve işbirliğine dayalı olan bölgesel dengeleri alt üst etmeye başladı. Rusya, her açıdan kendine en sağlam partner olarak İran yerine Türkiye’ yi ikame etmekten imtina etmeyecektir. Belki biraz abartılı bir söz de olsa, Rus politikacı Jirinovski’ nin dediği gibi; “ Rusya güney batısındaki sınır güvenliğini Türkiye’ ye havale edebilir artık”….

Avrasya Birliği, Türkiye’ nin genetik kodlarına dönmesine, sahip olduğu tarihi ve kültürel misyonuna rücu etmesine ve bölgesinde lider ülke olmasına imkan verecek mi… zamanla göreceğiz ama şunu söylemek kehanet olmaz herhalde, “ Batıdan kopuş, prangalardan kurtuluştur… Prangasız bir Türkiye, yeni dünya düzeninde oyun kurucu olacaktır…” 


Yazarın Diğer Yazıları