Yapay zeka insanı katil yapar mı?
Artık çağları karıştırdık. İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ, Yakın Çağ derken… Şimdi hangi çağdayız? Bundan sonra hangi çağa gireceğiz ya da çoktan girdik mi? Kimse kesin olarak söyleyemiyor.
Evet, bugüne kadar çok şey konuşuldu: Teknoloji Çağı, Uzay Çağı, Bilgi Çağı, Bilgisayar Çağı, Atom Çağı, Sosyal Medya Çağı… Her biri çıktığı dönemde insanlığın hayatında büyük dönüşümler-değişimler oluşturdu. Fakat dikkat edin, artık bu köklü değişimler yüzyıllar değil, on yıllar içinde oluyor. İlk Çağ'dan Orta Çağ'a geçiş binlerce yıl sürmüştü; oysa biz şimdi 20 yılda bir, hatta 10 yılda bir yeni bir çağdan söz ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara'da Basın Federasyonu'nu ziyaret ettiğinde fevkalade önemli bir cümle kurdu. Dışişleri Bakanı Fidan sıradan bir bakan değil; istihbarattan bürokrasiye, bilimden teknolojiye pek çok alanda derin bir birikime sahip. Sohbetimizde dedi ki:
"Artık bilişim çağından yapay zekâ çağına geçiyoruz. Çok dikkatli olmamız gerekiyor.”
Gerçekten de bu sözün altını kalın çizgilerle çizmek lazım. Çünkü her yeni gelişme hayatımıza ilk girdiğinde bize kolaylık, konfor ve rahatlık getiriyor. Ama kısa sürede görüyoruz ki beraberinde riskleri de taşıyor.
Ben gazeteciyim. Bu yazıyı da yapay zekânın katkısıyla yazıyorum. Nasıl mı? Önce yazıya konu meseleyi kafamda toparlıyorum, sonra cihazıma indirdiğim programın kayıt butonuna basıp mesleğin getirdiği tecrübe ve aşağı yukarı her gazetecide bulunan konuşma yeteneği ile beynimde oluşturduğum cümleleri sesli olarak dile getirip kaydediyorum. Kaydetmeyi sonlandırdığında program konuşmayı deşifre edip ham haliyle karşıma getiriyor. Daha sonra yapay zekâdan deşifre olan yazımın sadece imla , cümle ve dil bilgisi düzeltmelerini yapmasını istiyorum. Bu aşamadan sonra ortaya çıkan yazıyı ben yeniden ele alıp kendime göre şekilliyor ve varsa hata ve yanlışları düzeltiyorum. Tüm bu işlemler 10 -20 dakika kadar sürüyor. Klasik usulde bir yazıyı ise 30-60 dakika arasında yazabiliyorum. Nereden baksan minimumdan yüzde 50'lik bir zaman tasarrufu. Bu şekildeki kullanım bence meslek adına en doğru kullanım biçimi. Yoksa birkaç cümlelik özet verip "Hadi bana yazıyı sen hazırla” demek, hem gazetecinin kendisine saygısızlık olur hem de mesleğine ihanet…Haberin veya köşe yazısının tamamını yapay zeka ile yazmak gazeteciyi tembelliğe sürükler. Yapay zekanın kolaylıklarından elbette yararlanacağız. Bilgi teknolojisindeki bu gelişme (buluş) her bir gazeteciye bedavadan bir asistan tayin etmiş görünüyor. Ama dikkat edip kendimizi yapay zekaya asistan yapmamamız lazım. Özetle davulu yapay zekaya verebiliriz ama tokmak mutlaka bizde kalmalı. Tersi olursa kafamıza gelecek ilk tokmak yapay zekadan gelir.
Özetle: Yapay zekâ mutlaka hayatımıza girecek. Gazetecilikte de, mühendislikte de, tıpta da ondan faydalanacağız. Ama ipleri tamamen yapay zekâya bırakırsak, kendi zekâmızı köreltiriz. Kendi zekâsını kaybeden insana ne denir? Geri zekâlı.
Bir bıçak düşünün: ekmeği, domatesi, biberi doğradığınızda faydalı; ama insanı onunla doğradığınızda durum değişir. Katil olursunuz. Yapay zekada da durum aynı. Sizi vezir de yapar rezil de… Hatta katil de…
Bölgesel savaşlar ve çatışmalar, ulusal meseleler nedeni ile ülkemizde bu konuya fazla eğilinmedi. Dünya yoğun şekilde ‘yapay zeka'yı konuşuyor. Başındaki ‘yapay' kelimesine kapılıp hafife almayın. Durum ciddi. Olumlu yönde de, olumsuz yönde de… Görmezden gelinecek bir mesele değil.
Yazarın Diğer Yazıları