Ahlat Otağı’ndan Malazgirt’e, Gazze’den Doğu Türkistan’a Bir İbret Yolculuğu Ahlat Otağı Fethin Anahtarı.
Muayeneyi Reddeden Doktor (Doğu-Batı Arasında İslam)
Almanya Başbakanı Merz: “ABD Olmadan Rusya’yı Durduramayız”
Milli Takım Konya’yı, Konya Milli Takımı sever
DOLANDIRICILARA DİKKAT!
Büyüme ve enflasyon verilerindeki olumlu gelişmeler umut veriyor
NUMUNE-İ İMTİSAL PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (S.AS.)’İN DOĞUMU
HAYATIN ANLAMINI KAVRAYAN İKİ ŞAHSİYET KUSS B. SAİDA VE EBU’L-BEKA ER-RUNDÎ
AMAN BALIKLAR ÜRKMESİN, AMA…
Görgüsüzlüğün göstergeleri
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
“Hayatın Masası”
GÖĞE BAKALIM
Efsanelerin Yemişi
Göztepe’nin Hesaplarını Tunahan Bozdu
Linç Edilen Hekim ve Sessiz Çoğunluğun Feryadı
İç sahada alınan net galibiyet
Rakamlarla Otomobil Piyasası
BASIN DİLİ
Ne yazık ki içinde yaşadığımız dünya hayatını daimî bir hayat gibi düşünüyor ve ona göre hareket ediyoruz. Mal / mülk ve mevki / makam için birbirimize yapmadığımızı bırakmıyoruz. Öldürmeler, yaralamalar, karalamalar, iftiralar, ayak kaydırmalar gibi birçok olumsuzluklar hemen hemen her gün yaşanmaktadır.
Mevlâna Celaleddin Rumi, bir gün arkadaşlarıyla Konya sokaklarında yürürken bir köpek sürüsünün birbirleriyle oynaştıklarını gören birisi Mevlana'ya "Bakın köpekler ne güzel birbirleriyle oynuyorlar, anlaşıyorlar.” der. Mevlâna "ortalarına bir kemik at da bir bak nasıl birbirleriyle kavga edecekler.” der. Günümüzde insanlar bir kemik kavgası içindeler. Ölüm denen gerçeği unutmuşlar bir hesaba çekileceklerini hiç mi hiç hatırlamıyorlar. Binlerce yıl öncesinden itibaren dünyaya gelen her bireyin belli bir süre yaşadıktan sonra dar-ı bekaya göç ettiğini düşünmüyor.
Tarihte bazı güzide şahsiyetler, fotoğrafın büyüğünü kavramışlar, bu dünyanın geçiciliğin idrak etmişler ve bu duygularını hitabet veya şiir aracılığıyla başkalarına aktarmışlar.
Cahiliye Döneminde yaşamış vahdaniyet inancına sahip Hutbelerde okunan "Emma badu” ifadesini ilk kullanan Kuss b. Sâʿide'nin, ileri bir yaşta Ukaz panayırında deve üstünde bütün Arap ileri gelenlerinin de hazır bulunduğu bir toplulukta okuduğu hutbe önemini kaybetmeden günümüze kadar gelmiştir. Bu hutbeyi henüz kendisine peygamberlik görevi verilmemiş Hz. Muhammed (SAV) de dinlemiş ve memnun kalmıştı. Hatta "Allah Kuss'a rahmet etsin, onun kıyamet gününde tek başına bir ümmet olarak haşrolmasını diliyorum.” demiştir. Bakınız Kuss b. Saide, hutbesinde hayatı ne güzel vasfediyor:
-Ey insanlar toplanın ve dinleyin! Her yaşayan ölecek, her ölen yok olacak, her olacak olan ortaya çıkacak. Şüphe yok ki gökyüzünde ve yerde dikkate değer, ibret alınacak birçok şey var.
Karanlık geceler, aydınlık günler, burçlara sahip gökyüzü, parlayan yıldızlar, kabaran denizler, dağlar, ovalar, akan nehirler…
İnsanların gidip de dönmediklerini görüyorum. Onlar, gittikleri yerde kalmaya razı oldular da orada kaldılar? Yoksa bırakıldıklarından dolayı uykuya mı daldılar.
Ey İyad topluluğu! Nerede Ad ve Semud kavimleri!
Nerede dedelerimiz ve onların babaları?
Nerede o güçlü Firavunlar?
Sizden daha zengin, daha uzun ömürlü ve daha hırslı değiller miydi?
Zaman onları değirmeninde öğüttü ve güçlerini yok etti.
Diğer bir şahsiyet ise Endülüs Dönemi şairlerinden Ebu'l-Bekâ er-Rundî'dir. Onun Endülüs'ün yıkılışı hakkında söylediği ünlü Nûniyye Mersiyesi' adeta ikinci bir Kuss b. Saida görüntüsü verir. Bakınız şiirinde ne söylüyor.
"Her şey tamamlandığı zaman bile bir eksikliği vardır.
Öyleyse insan iyi yaşamla gururlanmamalı.
İşler gördüğün gibi geçicidir. Bir zaman mutlu olan kişi günlerce mutsuz olur.
Bu dünya hiç kimseye ebedi kalmamıştır. Onun hiçbir hali aynı durumda devam etmez.
Nerede de bana, o taçlı hükümdarları Yemen'in?
Şeddad'ın cennet diyerek kurduğu saraylar ülkesi İrem,
Sâsaniler'in ebedi sanılan devleti ne oldu?
Altınları yığdı yığdı da bir dağ yaptı Kârun, hani o dağ?
Hani Âd, hani Adnan, hani Kahtan, dünya nimetlerini köpüren yurdu?
Reddi mümkün olmayan bir hale uğradılar.
Nerede Hıms (İşbiliye), içindeki mesireler, tatlı, dolu ve taşkın nehri nerede?
Ülkenin sütunları bu şehirler. Geride ne kalması umulur ki yıkılsa erkân.
Bembeyaz Hanif dini ağlıyor üzüntüden. Tıpkı âşıkların ayrılıkta ağladıkları gibi.
Küfürle mamur olmuş ve İslam'ın artık kalmadığı diyara (ağlıyor)
Çünkü kiliseye dönüşmüştür camiler, içlerinde yoktur çan ve haçtan başka
Orada kimi esir kimi ölü nice mustazaf yalvarıyor ama kımıldamıyor insan
Bu nasıl bir ayrılıktır İslam'da aranızda? Ey Allah'ın kulları! Oysa siz kardeşsiniz.
İki milyar nüfusa sahip petrol ve doğal gaz zenginliklerini elinde bulunduran İslam dünyasının sorumlulukları ve diğer Müslüman olmayanların vicdanları önünde can çekişen mazlum ve mağdur Gazze halkının yok oluşunun hesabını er geç yüce yaratıcı karşısında vereceğiz. Rabbim hesabımızı kolaylaştırsın.
ASIRLIK ÇINAR ALTINDA AKŞEHİR
GAZZE KONUSUNDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI
TÜRKLERDEN ÇOK BATILILARIN İLGİ GÖSTERDİĞİ BİR MÜSLÜMAN TÜRK BİLGİNİ İBNİ SİNA
15 TEMMUZA NASIL GELDİK
İSLAM TOPLUMUNUN TEMEL AYRIŞMA NOKTALARINDA BİRLEŞTİRİCİ BİR ŞAHSİYET HASAN el-BENNÂ
KAHİREDEN SEMERKANDA İLİM KÖPRÜSÜNDE BİR GÜZEL İNSAN İBN HACER el-ASKALANÎ
İSRAİL İRAN ÇATIŞMASINA DAİR BİRKAÇ SÖZ
İSLAM KÜLTÜR VE EDEBİYATINDA SEYAHATLER ÜZERİNE KISA BİR SEYAHAT 3
İslam Kültür ve Edebiyatında Seyahatler Üzerine Kısa Bir Seyahat 2
İSLAM KÜLTÜR VE EDEBİYATINDA SEYAHATLER ÜZERİNE KISA BİR SEYAHAT 1