Her gün bir yenisi çıkıyor. Akla hayale gelmedik hilelere başvuruluyor. İnsanların gafletinden, saflığından faydalanıp, insanların ocağına incir ağacı dikiyorlar. Bu hususta o kadar profesyoneller ki tarifi imkânsız. Adeta insanların beynini dumura uğratarak paralarını, mallarını, servetlerini, alın terlerini istismar ediyorlar.
Geçen gün evde çalışırken telefonum çaldı. Baktım; sevdiğim, hürmet ettiğim bir dost. Dedi ki;
"Kazım Hocam, ben şu an Kültür Park Kafem'deyim. Hemen gelebilir misin? Sana çok önemli bir husus anlatacağım. Hem sohbet ederiz hem de bu önemli olayı detaylı şekilde anlatırım”.
Merak ettim. Nedir anlatacağı? Ne olmuştu? Bu kadar hararetle beni çağırdığına göre demek ki içi yanmış. Hemen hazırlanıp Kafem'e gittim. Baktım, kafasını ellerinin arasına almış, derinlere dalmış düşünüyor.
"Hayırdır ne oldu Süleyman” dedim.
"Hiç sorma Kazım Hocam, öyle bir hata yaptım, öyle bir tongaya düştüm ki sorma. Adeta beynim durdu…” dedi. Başladı anlatmaya;
"Huzurevi istikametinden Akyokuş'a çıkan döner kavşakta durdum. Çünkü dur levhası vardı. Yukarıdaki yolda bulunan aracı kurtarırım derken Akyokuş istikametinden şehre giden bir başka araç hızla gelip arkadan vurdu. Kaza tespit tutanağını tuttuk. Evrak sigortaya iletildi. Sigorta expere göndermiş raporu. Exper yüzde yüz beni kusurlu bulmuş. Çünkü ana yoldan gelen aracın geçmesi gerekirmiş. Hasar giderildi. Anlaşlıdı. Dosya kapandı. Ama birkaç gün sonra telefoum çalmaya başladı. Hiç durmuyor. Açınca ağızlarından sanki bal akıyor. Şöyle bir yönteme başvuruyorlar;
Eğer araçta maddi hasar oluşmuşsa, karşı taraftan birisi yüzde yüz kusurlu bile olsa, bu kusurlu kişiyi arayıp; "sizin eksper raporunuz olumlu çıktı yani siz haklısınız, karşı taraf kusurlu. Karşı taraftan hasar masrafını temin edebilmek için sizin vekalet vermeniz gerekir ki hukuken takip edip, size ödeme yapabilelim…” diyerek Noterden Vekalet çıkarttırıyorlar. Hatta o kadar sık arıyorlar ki muhatapları, hayır diyecek hal bırakmıyorlar. Notere gittiğiniz zaman, noterin mailine, nasıl bir yol izleneceğini bildiriyorlar. Kaza yapan insanın da basireti bağlanıyor, hiçbir olumsuz söz söyleyemiyor. Sanki lal olup kalıyor.
Şükür ki erken uyandırıldım da anında vekaletten azlettirdim. Hem de bunu yapan dolandırıcılar avukatlar kanalıyla yapıyor bu işi. Gerekirse avukatların ismini, adresini ve dolandırıcıların telefon numarasını da verebilirim. Vekaletten azlettirmemem için olmadık dil döktüler. Şayet azlettirmemiş olsaydım, bu vekaletle hem karşı tarafı ve hem de beni mahkemelerde süründürüp, malıma, arabama ve her şeyime sahip olma durumunda kalırlarmış. Bu konuda birçok olay yaşanmış.”
Hala olayın şokundaydı Süleyman. Morali hala yerine gelememiş. Şu sözler döküldü dudaklarından;
"Kazım hocam, ne hale gelmişiz. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Allah'tan korkmayanlar böyle kirli işlere tevessül ediyor. Helal lokmalarına haram katıyorlar. Aman dikkat edelim. Bu olayı köşende işler misin? İşle ki okurlarınız bu tür sahtekarların tuzağına düşmesin. Bereket ki, vekalet parasıyla kurtulabildim. Şayet zaman geçseydi halim nive olurdu?”
Kirlettik!
Pınarları bozduk göle saldırdık,
Denizi ırmağı suyu kirlettik,
Ormanı çevreyi çöle kaldırdık,
Sahili doğayı koyu kirlettik!
"Dengeyi bozma” der yüce yaratan
İtidal kaybolup gitti aradan
Dertler çok, kurtulamadık yaradan
Elleri ayağı boyu kirlettik!
Evlat isyan eder atayı takmaz,
Aile bozuldu anaya bakmaz,
Muhabbet azaldı öğütler akmaz,
Akraba bağını soyu kirlettik!
Sözümüz hedefsiz hakka varmıyor,
Gözlerimiz fersiz canı görmüyor,
Özümüz değersiz canan girmiyor,
Ziyafet anını toyu kirlettik!
Biz böyle değildik ne oldu şimdi?
Geçmişe baktım da gözyaşım indi,
Nice değerlerin hepsi de sindi,
Ahlak terk edildi huyu kirlettik!
