DOLAR
41,46
EURO
48,63
STERLİN
56,23
GRAM
4.888,85
ÇEYREK
8.023,50
YARIM ALTIN
16.039,33
CUMHURİYET ALTINI
31.922,97

Muayeneyi Reddeden Doktor (Doğu-Batı Arasında İslam)

 

İnsanların sahip oldukları inanç dünyaları bilgisayarlardaki yazılım programı (Şems,91/8) ve %70'ini ailede elde ettikleri kişilikleri ise donanım programı (Şems, 91/7) gibidir.

Yazılımın sağlıklı iş görmesi tamamıyla donanımın gücüne bağlıdır.

Hz. Âdem (a.s.) ile başlayan İslam son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) ile tamamlanmış ve O'nun vefatından sonra 30 yıl devam etmiş; 30 yıl sonra "ısırıcı bir saltanat dönemi olan Emeviler” işin rengini değiştirmişlerdir.

Bedevi/Asabi bir kafayla ve Haşimilere karşı intikam duygularıyla hareket eden Muaviye bin Ebu Süfyan oğlu Yezid ve devamındaki Emevi yöneticileri (Ömer bin Abdulaziz dönemi hariç) 89 yıl süren iktidarlarında Kur'an-ı Kerim'de saygı duyulması emredilen ehli beyte (Şûrâ, 42/23) hem de her Cuma günü hutbeden küfretmişler, Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.) başta birçoğunun şehadetine neden olmuşlardır.

Zalim Emevi idarecilerinin tazyikiyle kuzeye hareket eden ehli beytten "tek Tanrı inançlarına uygun buldukları” İslam'ı hızla öğrenen ve benimseyen Türk Milleti Hanefi-Maturidi-Yesevi çizgide vasat bir ümmet oluşturdular.

Abbasiler döneminden itibaren İslam Dünyası'ndaki inisiyatifi ele alan Oğuzların merkezde olduğu Türk Milleti 1000 yıldan fazla bir süredir Hanefi-Maturidi-Yesevi çizgide bayraktarlığa devam ediyor.

Müslüman Türk Milleti, 1071'de yeniden girdiğimiz dünyanın merkezi Anadolu'da;

Latin-Grek kültürünün senteziyle harmanlaşmış Batı kültürünün temsilcisi kilise yönetiminde Anadolu'ya yapılan üç büyük hamle (1176-Miryakefalon, 1922-Sakarya, 15 Temmuz-Ankara-İstanbul) başarıyla savuşturmuştur.

Tabii ki Grek ve Latin kültürüne dayanan kilise de boş durmamış Hanefi-Maturidi-Yesevi çizgiyi iki taraftan baskı altına alarak zayıflatmaya, yok etmeye çalışmıştır.

Kendi Grek-Latin kültürüyle harmanladığı "Batı Kültürü” nü "Medeniyet” ismiyle satın aldığı bir kısım aracılarla piyasaya sürerken;

Diğer taraftan altı asrı aşan oryantalist/şarkiyatçı çalışmalarla oluşturdukları İslam öncesi Arap/İran/Hind/İbrani kültürlerini "Anadolu Vehhabiliği” şeklinde "Gerçek İslamiyet” adı altında yine satın aldıkları saf ya da hain insanlar aracılığıyla yaymaya çalışmışlardır.

Grek-Latin kültürünün karakolu kilise, bu iki grubu Batıcılar ve İslamcılar olarak konuşlandırıp çakma/sahte bir karşıtlık üzerinden de ikisini de konsolide etmiş ve meşrulaştırmaya çalışmıştır.

Aslında ikisinin ortak hedef ve düşmanı Hanefi-Maturidi-Yesevi çizgide gelişmiş ve ümran yolculuğuna emin adımlarla ilerleyen vasat Müslümanlıktır.

Çünkü işin merkezine batıda olmayan "gönlü” koyarak Anadolu'yu mayalayan bu vasat anlayış sütü yoğurda dönüştürmüş işi tamamlamıştır.

Anadolu Vehhabiliği'nin temelinde olan Emevi yorumunda Hz. Peygamber (s.a.v.)'in mescidine aldığı, Hz. Ebu Bekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.) döneminde Cuma namazı dâhil namazlara iştirak eden hatta Hz. Ömer (r.a.)'e hutbe okurken itiraz eden kadınlar sadece cinsel bir obje halinde dönüştürülmüş, hayatın dışına atılmaya çalışılmıştır.

İslam ne "İslamcılık” olarak sunulan İslam öncesi Arap/İran/Hind/İbrani kültürlerinden oluşan "Anadolu Vehhabiliği” şeklindeki doğu;

Ne de Grek-Latin kültürlerinin oluşturduğu arkasında kilisenin durduğu "Medeniyet” diye pazarlamaya çalıştığı batıdır.

İslam, merkezinde barışın/sevginin/insanın/merhametin/şefkatin/affın/merhametin olduğu, esmanın insandan yansıtıldığı, Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmanın adıdır.

İslam, Allah'ın en çok insandan insana yansıdığı yaklaşımı ile insana Hz. İnsan diyerek değer veren düşüncenin ismidir.

Kısaca İslam; "Muhatap olduğun kişiye HIZIR, yaşadığın geceye KADİR kıymeti ver” diyen evrensel yaklaşımı hayatın merkezine yerleştirmeyi hedefler.

Lanetlenmiş bir kavmin üniformalı temsilcisine doğru bir refleksle HIZIR değeri sunulurken, resmi görevi gereği karşısına gelen muhatabından o HIZIR değerinin esirgenmesi kişilerin sahip oldukları yazılım ve donanın programları ile alakalıdır.

Sonrasında yaşadığı olağanüstü durum karşısında "sükut” ederek susma hakkını kullanan kızın annesi Hanefi-Maturidi-Yesevi çizgide süregelen ve süregidecek olan "Anadolu İrfanı”'nın en güzel temsilcisi olmuştur.

Olay ortaya çıkınca kendilerinden biri olduğunda her türlü günahı sineye çeken, aynı günahı –onlara göre- karşı mahalleden biri işlediğinde ortalığı ayağa kaldıran, malum mahallenin ortaya koyduğu genel ahvalin hiç değişmediğini görünce; onlara hatırlatılması gereken temel ilke şudur:

Unutmayın ki! Din ne doğu (İslamcılık) ne batıdır (batıcılık); Din sadece samimiyettir; Allah'a, Resulüne ve bütün insanlara karşı "samimiyet” tir.

"O hâlde, (Ey mü'minler!) İnkârcılar hoşlanmasalar da dininizi bütün yanlarıyla içten kabul ederek ve yalnız O'nun rızasını düşünerek Allah'a kulluk edin! Mümin, 40/14.


Yazarın Diğer Yazıları