DOLAR
39,14
EURO
44,31
STERLİN
52,77
GRAM
4.149,60
ÇEYREK
6.828,79
YARIM ALTIN
13.648,57
CUMHURİYET ALTINI
27.170,32

İSLAM KÜLTÜR VE EDEBİYATINDA SEYAHATLER ÜZERİNE KISA BİR SEYAHAT 1

 

Başta Arabistan yarımadası olmak üzere İslam coğrafyasında hayat insanlık tarihinin başlangıcıyla başlar. Milyarlarca yıla dayanan bu hayat serüveninde kitaplara sığmayacak sayısız seyahatler gerçekleşmiştir. Bunlardan sürekli kalmak üzere yapılan mekân değişimlerini yani göçleri hariç tutsak bile gezmek görmek bilgi ve becerisini artırmak gayesiyle asıl mekâna dönmek üzere yapılan geçici mekân değişimleri yani seyahatlerin tamamını bir çırpıda anlatabilmek mümkün değil. Tabii bu arada isteğe bağlı olmaksızın geçici seyahat zorunluluklarını yani sürgünleri de unutmamak lazım.

Seyahatler üzerine seyahatimize ilk insan Hz. Adem'le başlayalım. Rivayetlere göre Seylan Adasına indirilen Hz. Âdem, Cidde yakınlarına indirilen Hz. Havva'ya uzunca bir seyahatten sonra ulaşabildi. Bu iki çiftin buluştuğu yer Hac mekanlarından olan Arafat (Tepesi) olmuştur.

Hz. İbrahim (a.s.) Nemrut'un zulmünde kaçarak Urfa'dan önce Şam'a sonra Mısır'a oradan Cidde'ye daha sonra da Mekke'ye göç etmiştir. Yanında eşi Sara ve yakını Lut (a.s.) da vardır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinin Mısır bölümünde, Hz. İbrahim (a.s.)'ın Kıptilerin atası Totiş zamanında Sara validemizle Mısır'a geldiğini burada bir Kıpti kızı olan Hacer'le evlendiğini ondan da Hz. İsmail (a.s.)'in dünyaya geldiğini, daha sonra da birlikte Cidde'ye gittiklerini nakleder.

Hepinizin malumu Firavunun sarayında büyüyen Hz. Musa (a.s.), beşeri otoriteye karşı çıkıp ilahî otoriteyi savunmaya başlamasıyla birlikte Firavun'un hışmına uğramış ve İsrailoğullarından bir grup arkadaşıyla birlikte Mısır'dan göç etmeye karar vermiştir. Kızıldeniz üzerinden Sina ve Filistin'e doğru yola çıkan Hz. Musa'yı takip eden Firavun, ilahi bir mucize sonucunda Kızıldeniz sularında karşı çıktığı ilahi otoriteye teslim olmuştur.

Bu göçler arasında belki de hepinizin çocukluk yıllarınızda duyduğunuzda yüreğinizi burkan biri şudur; Kenan ilinde (günümüzde Filistin) yaşayan Yakup (a.s.)'ın bir kıskançlık sonucunda kuyuya atılan oğlu Hz. Yusuf, Mısır'dan gelen bir kervan tarafından bulunmuş ve Mısır'a götürülmüş, orada yaşadığı uzun süreli bir hapis hayatından sonra Mısır'a sultan olmuştur.

İki cihan serveri Peygamberimiz doğduğu ve çocukluk yıllarını geçirdiği çok sevdiği Mekke'den zorunlu olarak ayrılmış güvenli bir liman olarak gördüğü Medine'ye hicret etmiştir. Varaka b. Nevfel'e atfen "Hiçbir peygamber yok ki vatanından çıkarılmasın” sözü, bütün bunları teyit etmektedir. Doğrusu yüce Yaradan, yaradılış felsefesine uygun olarak kendisine kulluk yapmak üzere yarattığı insanların zaman zaman yoldan çıktıklarında onları uyarmak ve ilahi emirleri kendilerine ulaştırmak üzere daha çok sıkıntılı toplumlara peygamberler göndermiştir. Peygamberler ilahi misyonlarını yerine getirirken genelde tepkiyle karşılaşmışlardır. Bu tepki kimi zaman onları bulundukları yerden başka bir yere göç etmek zorunda bırakmıştır.

Müslümanlar ilk defa Miladi 615 yılında, Recep ayı içinde, aralarında Osman bin Affan ile ailesi Peygamberimizin kızı Rukiye'nin de bulunduğu 5 veya 16 kişi ile Habeşistan'a hicret ettiler.

Bütün bu göçler arasında Peygamberimizin Mekke'den Medine'ye yaptığı göçü farklı değerlendirmek gerekir. Mekke'de müşriklerin zulmüne maruz kalan Peygamberimiz ve arkadaşlarının emin bir mekân olarak gördükleri Medine'ye hicret etmeleri, İslam'ın bir devlet olması yolunu açmıştır. Aynı zamanda hicri takvimin de başlangıcı olan bu göç hadisesi Müslümanların hayrına olacak bir geleceğin de başlangıcı olmuştur.

Hz. Peygamberi görebilmek için bin bir zorlukla annesinden izin koparıp günlerce sürecek meşakkatli bir yolculuğu göze alarak Yemen'den Mekke'ye göç eden Veysel Karani, hem ulvi bir aşkın hem de anneye olan sadakatin bir timsali olmuştur.


Yazarın Diğer Yazıları