İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
Deprem, EYT ve Kuraklık Kaynaklı Maliyetler Bütçe Dengelerini Sarsıyor
KALİTE
HECE ŞİİRLERİ VE RUBAİLERİM
Dinin Geleceği
TÜRKİYE’NİN KRİPTO KİMLİKLİ BEYAZ TÜRKLERİ
Bambaşka bir Konya geliyor
Akran Zorbalığı Merhametin Kaybı ve Din Eğitiminin Kurtarıcı Gücü
Maçı Beşiktaş kazanmadı, biz verdik
KIBRIS SEÇİM SONUCU VE KIBRIS TÜRK DEVLETİ
Kendi nefsinde ara..!
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Her iki taraf da adaletten şikayetçi
Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
I Konstantin'in oğlu Konstantinus tarafından 360 yılında İstanbul'da mozaikler, renkli taşlar ve altın varakların kullanıldığı farklı bir mimariyle inşa edilen dönemin en büyük kubbesine sahip Ayasofya, Hristiyan dünyası için önemli bir yapıydı. Hz. Peygamberin "Konstantiniyye (İstanbul) elbet fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan onun askeri ne güzel askerdir.” sözüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet'in 1453 yılında İstanbul'un fethiyle birlikte camiye çevirdiği Ayasofya, daha sonraki yıllarda hep önemini muhafaza etmiştir. Yakın geçmişte ne yazık ki müzeye dönüştürülmüştü. Ayasofya Hristiyan Batı dünyasıyla İslam dünyası arasında hep bir güç gösterisinin uygulandığı alan olmuştur. Sömürgeci Batının önemli bir baskı unsuru olarak kullandığı bu konu Türk aydın ve entelektüellerinin önemli bir bölümü için çözülmesi gereken bir problem olarak görülüyordu. Türkiye'de Milli ve İslami hassasiyeti olmayan Batılılara şirin görünmek isteyenler müze olarak kalmasını isterlerken camiye dönüştürülmesini isteyenler sayısı gittikçe artmaya başlamıştı.
2020'de Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki Ak Parti iktidarı tarafından tekrar camiye dönüştürülmesi sırasında hem ulusal hem de uluslararası düzeyde tartışmalar gündeme geldi. Ancak bu uzun sürmedi. Batı dünyası bunu hazmetmek zorunda kaldı. Kısa bir süre ana bölüm cami olarak kalmakla birlikte küçük bir bölümü farklı bir girişle yabancı turistlerin ziyaretine açıldı. Günümüzde İspanya'nın Cordoba şehri olarak bilinen Endülüs'ün önemli şehirlerinden uzun bir dönem başkentliğini yapmış Kurtuba'da kiliseden camiye dönüştürülen yapının günümüzde kilise olarak kullanılıp bir bölümünün müze olarak turistlerin ziyaretine açık olması gibi.
Edebiyatımızda mabetler pek çok yazar ve şair tarafından işlenmiş ve dizelere aktarılmıştır. Yahya Kemal'in "Süleymaniye'de Bayram Sabahı”, Rıza Tevfik'in Mihrimah Sultan Camii'ni anlatan "Harap Mabed”, Mehmet Akif Ersoy'un Fatih Camii'ni tasvir eden şiiri bunlardan sadece birkaç tanesidir.
Özellikle ibadete açılması süreci öncesinde Ayasofya da edebiyat dünyasında gür bir sedayla dile getirilmeye başlamıştı. Türk şiirinin üstadı Necip Fazıl Kısakürek "Ayasofya açılmalıdır. Türk'ün kapanış bahtıyla beraber açılmalıdır. Yalnız manayı anlasak yalnız onu yerine getirebilsek Ayasofya'nın kapıları sabır taşı gibi çatlar kendi kendisine açılır.” "Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem! Fakat Ayasofya açılacak!... Türk'ün bu vatanda kalıp kalmayacağı şüphesi olanlar, Ayasofya'nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler:” sözüyle açılacağını sanki yıllar öncesinden hissetmiş gibidir.
Ünlü tarihçimiz İlber Ortaylı, Ayasofya'nın geçmişten günümüze devlet yönetiminin işleyişinde çok önemli bir yere sahip olduğunu şu sözlerle ifade eder: "Divan-ı Hümayun toplantıları bütün İslam dünyası için bir numaralı cami olan Ayasofya'da üyelerin sabah namazını kılmalarından sonra başlar. Zaten Osmanlılarda mesai başlangıcı her zaman sabah namazından sonrasıdır. Bedestenler, çarşılar da bu düzene göre açılır.”
Sol düşüncenin şairi olarak nitelen Nazım Hikmet'in konuyla ilgili kaleme aldığı "Sekiz Yüz Elli Yedi” başlığındaki şiiri adeta bir İslamcı şairin kaleminden çıkmış izlenimi veriyor:
İslam'ın beklediği en şerefli gündür bu
Rum Konstantıniyyesi oldu Türk İstanbul'u!
Cihana karşı koyan bir ordunun sâhibi
Türk'ün genç padişahı, bir gök yarılır gibi
Girdi "Eğrikapı”dan kır atının üstünde;
Fethetti İstanbul'u sekiz hafta üç günde!
O ne mutlu, mübarek bir kuluymuş Allah'ın
"Belde-i Tayyibe”yi fetheden padişahın
Hak yerine getirdi en büyük niyazını
Kıldı Ayasofya'da ikindi namazını
İşte o günden beri Türk'ün malı İstanbul
Başkasının olursa yıkılmalı İstanbul
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
HER ŞEY O’NU HATIRLATIYOR DEMİRDEKİ HİKMET
HAYATIN ANLAMINI KAVRAYAN İKİ ŞAHSİYET KUSS B. SAİDA VE EBU’L-BEKA ER-RUNDÎ
ASIRLIK ÇINAR ALTINDA AKŞEHİR
GAZZE KONUSUNDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI
TÜRKLERDEN ÇOK BATILILARIN İLGİ GÖSTERDİĞİ BİR MÜSLÜMAN TÜRK BİLGİNİ İBNİ SİNA
15 TEMMUZA NASIL GELDİK
İSLAM TOPLUMUNUN TEMEL AYRIŞMA NOKTALARINDA BİRLEŞTİRİCİ BİR ŞAHSİYET HASAN el-BENNÂ
KAHİREDEN SEMERKANDA İLİM KÖPRÜSÜNDE BİR GÜZEL İNSAN İBN HACER el-ASKALANÎ
İSRAİL İRAN ÇATIŞMASINA DAİR BİRKAÇ SÖZ