TÜNELDE TERÖRSÜZ TÜRKİYENİN IŞIĞI GÖRÜNDÜ
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Mağduriyetiniz kabul edilmemiştir!
İNSANIN KONUŞMALARI, DAVRANIŞLARI YA CENNETİ YA DA CEHENNEMİDİR
PKK NEDEN SİLAH BIRAKTI?
TERÖRSÜZ DÜNYA MÜMKÜN MÜ?
Türk ile Kürt bir olursa...
Türkiye ekonomisi küresel ticari krize karşı ne kadar dayanıklı?
BİR HAYAL BİR MÜZE
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
Kısır Döngü
Güneş Ayakta Duranların Üzerine Doğar
KADERİ ÇİN’E TESLİM EDİLMİŞ UYGUR TÜRKLERİ
REZİLLİK DİZ BOYU
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
Yakın geçmişte Amerika Suriye'de Türkiye ile birlikte Özgür Suriye Ordusunu desteklemekteydi. Ancak kanaatimce bu desteğin Suriye'de İsrail karşıtı bir tablonun oluşmasına yarayacağı düşüncesiyle desteğini geri çekerek Türkiye'yi yalnız bıraktı. Daha sonra kontrolünde tutabileceği ve İsrail yanlısı bir tutum izleyeceklerini düşündüğü PKK'nın uzantısı SDG güçlerini desteklemeye başladı. Şu an Türkiye'de yaşanan atmosfer o gün olsaydı sanırım SDG Amerika'nın kucağına itilmezdi. Amerika zaman içerisinde Suriye'ye SDG aracılığıyla büyük çapta bir kuvvet yığdı. Buradaki fiili durum İsrail'in hoşuna giderken Türkiye için risk oluşturuyordu. Tam da bu sırada sağduyuyla ve ileriyi görerek hareket eden Sayın Devlet Bahçeli terörün sona ermesi konusunda attığı adımın Hükümet, Dem ve Muhalefet partilerinin neredeyse tamamının desteğiyle olgunlaştı ve nihayet PKK'nın kendisini fesh ve silahları bırakmasıyla sonlandı.
Nihayet yaklaşık kırk yıldır ülkemizde birçok ölüme sebep olmuş ülke ekonomisine büyük zarar vermiş, enerjimizi ve potansiyelimizi almış olan bu terör belasından kurtuluyoruz. Bu günler son derece önemli. Toplum olarak hepimizin çok dikkatli olması gerekir. Ülke düşmanlarının bu barış tablosundan hoşnut olmayacakları açıktır. Mutlaka sabote etmeye çalışacaklardır. İsrail'in "Vadedilmiş Topraklar” emeline ulaşabilmesinin önünde büyük bir engel olarak görülecektir. Türkiye, Suriye ve Irak'ın birlikte hareket etmesi birlikte politikalar üretmesi, İsrail ve diğer sömürgeci güçlerin hareket alanlarını kısıtlayacaktır.
Tarihe bakıldığında bu coğrafyada aynı kültürden beslenen Türkler, Araplar, Farslar, Kürtler, birlikte yaşamışlar. Her biri diğerinin dilini öğrenmiş hatta o dilde eser kaleme almıştır. Bu uluslar arasında birçok evlilikler olmuş. Selçuklular gibi Türklerin yönettiği bir ülkede Farsça resmi dil olmuş. Türklerin yönettiği bir devlet olan Osmanlı Devleti'nde Arap alfabesi kullanılmış. Eski Türkçe olan Osmanlıca'ya birçok Farsça ve Arapça kelime girmiş.
İslam toplumlarının geçmişlerine bakıldığında bütünüyle pak ve tertemiz bir tabloyu görebilmek de mümkün olmadığını itiraf etmemiz gerekir. Mesela Arap şovenizminin doruklara ulaştığı Emevîler Dönemi birçok fetihler ve güzel işlerin yapılmasına rağmen Arap ulusunun diğer uluslardan daha üstün tutulmasından dolayı kısa sürede yıkılmaya mahkûm olmuştur.
Yavuz Sultan Selim'in güvenini kazanmış danışmanı Kürt asıllı İdris-i Bitlisi, doğuda Kürt aşiretlerinin İran / Çaldıran Seferine aktif olarak katılımını sağlamış ve elde edilen galibiyete büyük katkı sunmuştur. Türk asıllı İslam aşığı Nureddin Zengin'in maiyetinde bulunan Kürt asıllı Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü Haçlılardan kurtarmıştır. Arap asıllı Hz. Peygamber S.A.V. bir hadisinde İstanbul'u fetheden Türk asıllı Fatih Sultan Mehmed'i övmüştür. Türk asıllı cennet mekân Abdulhamid Han, sırf Müslümanların kolayca hac ibadetini yapabilmeleri için gerçekleştirdiği Hicaz Demiryolu projesinin Medine ayağında Hz. Muhammed S.A.V. ‘ın ruhu incinmesin diye Medine'den geçen raylara ses çıkarmaması için keçe döşemiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Belli amaç doğrultusunda geçici olarak gönderildiğimiz bu dünyada; O'nun belirlediği değer yargılarıyla hareket edip O'nun rızasına uygun, O'nun ajandasında yazılı programı uygularsak ebedi hayatı kazanmış oluruz.
Yüce yaratandan en büyük dileğimiz, tarihte gerçekleşen bu gönülden kardeşliğin yeniden kurulması ve hep birlikte yaratılış gayemize uygun bir hayat sürebilmemizdir.
Rabbim bu güzel yurdun güzel insanlarına, Gazze ve Doğu Türkistan başta olmak üzere tüm dünya mazlumlarına, mağdurlarına çocukların ölmediği anaların ağlamadığı savaşların sona erdiği günleri nasip etsin.
NUŞİREVAN’IN ADALETİ
DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
İNSANA YATIRIM YAPMAK
LİYAKAT MI SADAKAT MI?
KONYADA TRAFİK
EDEBİYATIMIZDA AYASOFYA
EDEBİYATIMIZDA BAHAR
SANA DÜN ALAADDİN TEPESİNDEN BAKTIM AZİZ KONYA
SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
MODERN ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 3