Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Değişen Gerçeklik Algoritması
SADREDDİN KONEVİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI
Münafıklık kötü müdür?
KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
KALİTE
Dinin Geleceği
TÜRKİYE’NİN KRİPTO KİMLİKLİ BEYAZ TÜRKLERİ
Bambaşka bir Konya geliyor
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
İnsanlığın En Büyük İmtihanı
Dünya hızla değişiyor. Teknolojinin baş döndürücü ilerleyişi, kültürel algıların yer değiştirmesi ve bireyciliğin hayatın merkezine oturması, insanlığın en köklü kurumu olan aileyi büyük bir imtihanla karşı karşıya bırakıyor. Bugün insanlık, sadece ekonomik ya da siyasi krizlerle değil, doğrudan kalbini hedef alan bir buhranla yüz yüze, aile kurumunun zayıflaması.
Aile, insanı hayata bağlayan ilk bağdır. İnsan, gözlerini açtığında anne şefkatiyle, baba himmetiyle tanışır. Bu iki kanat çocuğun hayat yolculuğunda dengesini sağlar. Ne var ki modern çağın fırtınaları, bu iki kanadı koparmaya çalışıyor. Televizyonlardan dijital platformlara, sosyal medyadan popüler kültüre kadar pek çok alan, aileyi parçalamaya dönük ince stratejiler üretmekte.
Bugün "özgürlük” adı altında teşvik edilen bireysel doyum arayışları, eşler arasındaki güven bağlarını yıpratıyor. Çocukların eğitimine yön vermesi gereken ebeveynler, çoğu zaman kendi bunalımlarıyla boğuşuyor. İstatistiklerin gösterdiği boşanma artışları sadece bir rakam değildir; her birinin ardında kırılan kalpler, dağılan yuvalar ve sessizce ağlayan çocuklar vardır.
Ahlaki yozlaşmanın en ağır faturası, kuşkusuz çocuklara kesiliyor. Güvensizlikle büyüyen bir çocuk, yarın toplumun güvenini inşa edebilir mi? İlgiden mahrum yetişen bir nesil, yarın insanlığa merhamet taşıyabilir mi? Elbette hayır. İşte bu yüzden aileyi korumak, bir tercihten çok, varlık-yokluk meselesidir.
Ancak mesele sadece hukuki önlemlerle çözülemez. Yasalar aileyi korumada önemli bir araçtır, fakat tek başına yeterli değildir. Evliliğin ruhunu ayakta tutan şey, kanun maddeleri değil, sadakat, muhabbet ve adanmışlıktır. Eşlerin birbirini bir emanet olarak görmesi, çocukların Allah'ın bir lütfu olarak kabul edilmesi, maneviyatın ailede merkezde tutulması, bu yapının en sağlam harcıdır.
Toplumun her kesimine büyük görev düşüyor. Eğitim kurumları sadece bilgi değil, irfan da öğretmeli. Camiler sadece ibadet mekânı değil, aileyi güçlendiren irşad merkezleri olmalı. Sivil toplum kuruluşları, aileyi zayıflatan modern rüzgârlara karşı siper oluşturmalı. Devlet politikaları ise ekonomik kolaylıkların yanı sıra kültürel ve ahlaki destek mekanizmaları kurmalı.
Unutulmamalıdır ki aile, bir fert için sadece özel bir alan değil, ümmet için de toplumsal istikrarın en güçlü kalesidir. Aile çökerse toplum çöker, toplum çökerse medeniyet çöker. Bu yüzden aileyi korumak, sadece bugünün değil, yarının da emaneti olan bir vazifedir.
Bugün insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük imtihan, teknolojiyle başa çıkmak, ekonomiyle mücadele etmek ya da siyaset üretmek değil aileyi ayakta tutmaktır. Çünkü bütün bu meseleler gelip geçicidir, asıl kalıcı olan, toplumu ayakta tutan "çekirdek kurum” aile kurumudur.
Ekonomi güçlü olabilir, teknolojide ilerleme sağlanabilir, siyaset sahnesinde büyük projeler yürütülebilir. Ama eğer aile çökerse, bütün bunlar birkaç nesil içinde anlamını yitirir. Çünkü ekonomi de, siyaset de, teknoloji de neticede insanla yürür. İnsanı yetiştiren en güçlü mektep ise ailedir.
Aile sağlam olursa
Çocuk güven içinde büyür, kimlik bunalımı yaşamaz.
Genç, ahlak ve sorumluluk duygusuyla hayata atılır.
Anne-baba, birbirini destekleyerek topluma huzur taşır.
Toplum, bireylerin iyilik ve merhametinden beslenir.
Aile sağlam olursa
Nesiller, köklü bir çınar gibi köklerinden güç alır.
Evlatlar, sadakat ve hürmetin tadını küçük yaşta öğrenir.
Yaşlılar, yalnızlığa değil, sevgiye ve hürmetle bakılır.
Komşuluk bağları, kardeşlik gibi sımsıkı olur.
Evlilik bir yük değil, rahmetin ve muhabbetin kaynağı olur.
Çocuk, hem anneden şefkat hem babadan güven duygusu alır.
Hane, huzurun sığınağı olur; sokaklar güvenle dolar.
Toplumun temeli, sağlam taşlarla inşa edilir.
Aile sağlam olursa
Ekonomi de sağlam olur, çünkü kanaat ve bereket hâkimdir.
İnsanlar tüketim çılgınlığına değil, paylaşma kültürüne yönelir.
Kavgaların yerini muhabbet, çıkarcılığın yerini vefa alır.
Milletin istikbali, iman ve ahlakla yoğrulur.
Devletin yükü hafifler, adalet kökleşir.
Toplum, krizlere karşı dayanıklı, fitneye karşı güçlü olur.
Birlik, beraberlik ve kardeşlik sadece sözde değil, özde yaşanır.
İşte o zaman, "Sağlam aile -Sağlam toplum - Sağlam gelecek” hakikati gerçekleşir.
Aile yıkılırsa
Çocuk sevgisiz büyür, topluma güvensiz bir birey olur.
Genç, sığınacak kök bulamayınca yanlış akımlara kapılır.
Anne-baba birbirine düşman olduğunda, toplum kin ve nefretle zehirlenir.
Neticede milletin dirliği bozulur, insanlığın geleceği karanlığa sürüklenir.
Şefkat yerini öfkeye, merhamet yerini bencilliğe bırakır.
Evler yuva değil, kavga ve kargaşanın mekânı olur.
Çocuk, anne-baba sevgisi yerine ekranların sahte tesellisinde büyür.
Sokaklar, sahipsiz gençlerle dolar, suç oranları artar.
Aile yıkılırsa
İffet, sadakat ve edep zayıflar; zinâ, boşanma ve ihanet çoğalır.
Toplum, güven duygusunu kaybeder; kardeşlik bağları çözülür.
Ekonomi yara alır, çünkü bereket aileden doğar, bereketsizlik de aileden başlar.
Milletin kalbi olan evler çökünce, devletin omurgası da sarsılır.
Bir nesil kaybolur, bir gelecek heba olur.
Ecdadın emaneti olan değerler yitirilir.
Merhametin yerini çıkarcılık, vefanın yerini menfaat alır.
İnsanlık karanlığa sürüklenir, toplum çöküşe doğru gider.
İşte bu yüzden sağlam aile, sadece bireysel bir huzur kaynağı değil, aynı zamanda toplumun sigortasıdır. Ailenin kökleri sağlam oldukça, toplumun gövdesi de meyve veren bir ağaç gibi diri kalır.
Rabbimiz Kur'an'da buyuruyor.
"O'nun ayetlerinden biri de, kendileriyle huzur bulasınız diye size kendi cinsinizden eşler yaratmasıdır. Aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır." (Rûm, 21)
Bu ayet bize gösteriyor ki aile, sadece biyolojik bir birliktelik değil, Allah'ın bir ayeti, sevgi ve merhametin yeryüzündeki tecellisidir.
En büyük yatırım aslında eve alınan eşya, arsa, araba değildir; en büyük yatırım aileye yapılan yatırımdır. Çünkü sağlam bir aile, huzurun, güvenin ve geleceğin teminatıdır.
Çocuk, ailede kök bulursa toplumda savrulmaz.
Genç, ailede ahlak görürse sokakta yozlaşmaz.
Anne-baba, birbirine destek olursa evde huzur, sokakta güven olur.
Toplum, böyle fertlerin eliyle rahmet ve bereketle dolar.
Bugün dünyanın en büyük sıkıntılarının kaynağı, dağılmış ailelerdir.
Uyuşturucuya düşen gençlerin, şiddete meyleden çocukların, sevgisiz büyüyen nesillerin arkasında zayıf aile bağları vardır. Oysa aileyi ihya edersek; milletin temeli de dimdik ayakta kalır.
Yani can kardeşlerim, en büyük yatırım, en büyük siyaset, en büyük teknoloji, aslında aileyi korumak ve ihya etmektir. Sağlam aile, sağlam toplum, sağlam toplum da umut dolu bir gelecek demektir.
Unutmayalım ki;
Aile sağlam olursa toplum sağlam olur, toplum sağlam olursa devlet güçlü olur, devlet güçlü olursa gelecek umut dolu olur.
Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
Akran Zorbalığı Merhametin Kaybı ve Din Eğitiminin Kurtarıcı Gücü
1 Ekim 1949 Unutulmuşların Çığlığı Doğu Türkistan 76 Yıldır Zulüm altında
Köklerden Kopuş Kültürel yozlaşma
ASELSAN’a Tarihî Bir Çağrı Milli Akıllı Yapay Zeka İşletim Sistemli Telefon Zamanı Haydi vira Bismillah
HÂLLERDEN HÜKÜMLERE BİR YANILGIYI ANLATMAK
Ahlat Otağı’ndan Malazgirt’e, Gazze’den Doğu Türkistan’a Bir İbret Yolculuğu Ahlat Otağı Fethin Anahtarı.
Teknolojinin Bizden Aldıkları
HZ. Peygamberimizin İletişim Modeli Ve Teknoloji Bağımlılığından Nebevi Kurtuluş
KORKU İLE YÖNETİLEN DÜNYA – Nankörlük Çağının Kıskacında