Böyle çılgınlık görülmedi
AMAN BALIKLAR ÜRKMESİN, AMA…
Görgüsüzlüğün göstergeleri
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
AYASOFYA’DAN TÜM DÜNYAYA...
“Hayatın Masası”
GÖĞE BAKALIM
Konya raylarla geleceğe taşınacak
Stresten Nasıl Kurtuluruz?
Efsanelerin Yemişi
Göztepe’nin Hesaplarını Tunahan Bozdu
Linç Edilen Hekim ve Sessiz Çoğunluğun Feryadı
Teknolojinin Bizden Aldıkları
Kripto para piyasaları bir oyun alanı değildir
İNSAN İÇİN ANCAK ÇALIŞTIĞININ KARŞILIĞI VARDIR
ASIRLIK ÇINAR ALTINDA AKŞEHİR
İç sahada alınan net galibiyet
Rakamlarla Otomobil Piyasası
BASIN DİLİ
Hiç unutmam ortaokul yıllarıydı galiba...
Bizim Erciyes dağının eteklerindeki Tekir yaylasında Hicret konulu geleneksel Hicret Günleri yapılırdı...
Yaz mevsimine denk düşmüştü o zamanlar Hicri yılbaşı...
Konumuz o değil de...
Orada yarım ekmek içinde et satılıyordu, öyle güzel et kokusu gelmişti ki, param olmadığı için alamamış eve dönene kadar hiçbir şey yememiştim, sabah erkenden gittiğim için kahvaltı da yapmamıştım.
Bir hafta boyunca başımın ağrısı geçmemişti.
Bir keresinde de ilkokul son sınıfta iken ot çayı satmaya gitmiştim ilçeye.
Üç yüz liraya satmıştım o günün parasıyla.
Yüz elli lirasına dondurma almıştım. Her şerde vardır bir hayır o dondurmayı yedikten sonra dondurmadan iğrenmiş bir daha mümkün olduğunca yememiştim dondurma.
Yüz elli liram kalmıştı. Avucumun içinde terliyordu para.
Dayımın zengin oğlu lokantaya götürdü beni.
Pilav yemek için. O ısmarlar sanıp gitmiştim.
Yedik pilavı, kendi parasını verdi çıktı. Ben de kalan parayı pilava verdim.
Sonra ne oldu?
On kilometre yolu tek başıma yürüyerek gittim köye.
Bunları niye anlattım? Birinci sebep akşam üzeri o kokuyu hissettim, burnumun koku almamasına karşın...
İkincisi, duygu sömürüsü yapmak için anlattım niye olacak?
Üçüncüsü de, belki bir genç okur da haline şükretmesine vesile olur kim bilir, diye düşündüm.
Gençlere eskilerden bir şeyler anlatmak onların haline şükretmesine vesile olur mu?
Şuanki sahip oldukları nimetin kıymetini bilirler mi?
Ne yaparsak gençlerin kalbine gireriz?
Bizimkisi, önce bahçeyi kendi haline bırakıp sonra o bahçede bilinçsiz tarım yapıp daha sonra da bahçeye uzaktan bakmak gibi.
Bahçeye girmişler, bizim çok fazla gübre verip de daha iyi olacağını sandığımız meyve ağaçlarını başkaları aşılamış...
Başka başka meyveler olmuş bahçemizde.
Harap olmuşuz harap ettikten sonra.
Yeniden aşı yapsak hangi dalından başlayacağız?
Aynı ağaçta değişik değişik meyve mi yetiştireceğiz?
Neresinden tutarsak elimizde kalıyor.
Yarım ekmeğin içindeki etin kokusu da yok artık.
Gençler et yemeyi bile sevmiyorlar.
Onlara iyilik olsun diye yedirdiğimiz pizza ve burger meftunu olmuşlar.
Hele kimisi tuhaf tuhaf karışımlar yiyor. Az kaldı dört gün sonra tablet yemekler çıkacak. Bir tablet alıp akşama kadar tok kalacaklar.
Bu gençlere o etin kokusunu anlatmak ne işe yarayacak ki?
Umurlarında mı olacak?
Eskiden deniz kenarındaki akrabanın evine tatile gidilir bunu da gençler arkadaşlarına ballandıra ballandıra anlatırlardı.
Şimdi akraba evini bırak düşük yıldızlı otellerde tatile götürülen gençler ana babasına isyan ediyor...
Gençleri bu hale getirenler olarak ne kadar utansak az...
Görgüsüzlüğün göstergeleri
Laik hutbe verelim
Bağırarak suç bastırmak
Muhaliflerin sevdiği rakip siyasetçi
Yanlış tercih heba eder yılları
Teröre gerçekte kimler karşı?
Lider dediğin hakaret eder!
Ülkeyi soyanlar rahatsız
Omurgasız şımarıklar
Sınavları kaldırma gücümüz yok mu?