Ensar Ve Muhacir Kardeşliği

Mekke’deki Müşriklerin, Müslümanlara karşı uyguladıkları eza ve cefaları arttırmış olmalarından dolayı Miladi 622 yılında Müslümanların, Mekke’den Medine’ye hicret etme izni Allah (c.c.) tarafından verilmiştir. Bu izin üzerine Mü’minler, Mekke’deki evlerini, tarlalarını bırakarak Medine ye hicret etmişlerdir.
     Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlara Muhacir, Muhacirlere, Medine de maddi ve manevi yönden her türlü desteği veren, yardım eden Müslümanlara da Ensar denir. Ensar ve Muhacirlerin sergiledikleri dostluk, kardeşlik ve fedakarlıkların tarihte eşi ve benzeri yoktur. Hicret; Mekke’den Medine’ye yapılan kutsal bir yolculuktur. Bu kutsal yolculuğun önemi çok büyüktür. Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.s.) ve Ashabı, gerektiğinde, Allah (c.c.) Rızası  için,  malların, canların  tereddüt edilmeden, severek isteyerek verilmesi gerektiğinin en güzel örnekliğini, fedakarlıklarını göstermişlerdir. Son yıllarda, güzel Ülkemiz Türkiye; kurum–kuruluşları aracılığı ile bütün mazlumlara, mağdurlara maddi ve manevi desteği sağlamaktadır. Gerçek anlamda kardeş olduğumuzu, fertler olarak bizlerde göstermeliyiz. Elimizden gelen maddi ve manevi desteği sağlamalıyız. Her birimiz imtihan ediliyoruz. İmtihanı kazanmak için, maddi ve manevi yönden elimizden gelen desteği kardeşlerimize sağlamalıyız.
      Âyet-i Kerimelerde: “İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir.”       “İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek Mü’minler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.”  (Enfal Sûresi âyet:72,74)“Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurat Sûresi âyet:10) buyrulmuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.s.);”Birbirinize buğzetmeyiniz, dünya menfaatlerine rağbet edip de aranızda fesat çıkarmayınız. Ey Allah (c.c.)’ın kulları kardeş olunuz” (Ahlâk Hadisleri C.1,No:400) buyurmuştur.
     Muhacirler, Ensar kardeşlerimiz bize, mal, mülk verip, iaşemizi temin ederek, barınacak yerlerimizi sağladı diyerek boş oturmamışlardır. Her biri elinden gelen gayreti göstererek, mümkün oldukça kimseye yük olmamaya çalışmışlar. Bunun en  güzel örneği; Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.s.)  tarafından birbirine kardeş ilan edilen, Sa’d bin Rebi (r.a.),  Abdurrahman bin Avf (r.a.)’a; "Ben mal cihetiyle Medineli Müslümanların en zenginiyim, malımın yarısını sana ayırdım" dediğinde,  Abdurrahman bin Avf (r.a.)’ın  verdiği cevap yapılan teklif kadar ibretlidir. "Allah  sana malını hayırlı kılsın benim onlara ihtiyacım yok Bana yapacağın en büyük iyilik, içinde alış-veriş yaptığınız çarşının yolunu göstermendir" diyerek, ticaretin merkezine giderek, ticarete başlamış, kısa zamanda Medine’nin sayılı tüccarları arasındaki yerini almış ve bir defasında, yaklaşık olarak 700 (yedi yüz) civarındaki develeri yükleri ile birlikte, Allah Rızası için tasadduk etmiştir.
     İslâm, Tevhid (birlik ) dinidir, mensuplarının da birlik ve beraberlik içinde olmalarını emreder. Müslümanların  ırk, dil, renk, bölge ve benzeri unsurlarla bölünüp parçalanmamalarını,  Tevhid’in gereklerinden sayar. İnsanlık tarihinde birçok göç hadisesi olmuştur ama, böylesine manalı, böylesine ulvî bir hicrete, böylesine can-ı gönülden sarılma, bir biriyle muhabbetle kaynaşma, kucaklaşmaya şahit olunmamıştır. Bu samimi kaynaşma neticesinde muazzam bir kuvvet doğmuş ve kısa zaman içerisinde bütün Arabistan her şeyiyle bu kuvvete boyun eğmek mecburiyetinde kalmıştır.
     “(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Tevbe Sûresi âyet:100)
     Muhacir ve Ensar kardeşliğinin günümüzde de gerçekleşmesi için, Ülkemize sığınan   Suriyeli, Iraklı, Somalili v.b. Kardeşlerimize gönülden sahip çıkmak zorundayız. İslâm kardeşliği bunu gerektirmektedir. Zalime karşı durup, zulme uğrayan, kim olursa olsun, hangi inançtan, hangi   ırktan olurlarsa olsunlar onlara destek olmalıyız. Güzelim Ülkemizi yakıp yıkmak isteyen iç ve dış düşmanlara, zalimlere karşı çıkıp, mazlumlardan yana olmamız inancımız gereğidir.
     Mü’minlerin, Muhacir ve Ensar’ın birbirlerini sevdikleri gibi sevmesini, yardımlaşmasını Yüce Mevla’dan niyaz eder, sıhhat ve afiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları