ESAD, KİMYASAL SİLAH KULLANARAK İNSANLIK SUÇU İŞLEMİŞTİR

     Geçtiğimiz hafta içerisinde Suriye de Zalim Firavun Beşşar Esad tarafından, Sarin gazı kullanılarak binlerce masum, çocuk, kadın, sivillerin ölmesine sebep olunmuştur. Zaten bu ailenin sicili geçmişte de bozuktu. Zalim Firavun Hafız Esad'ın yapmış olduğu katliamları, kullandığı kimyasal silahları herkes bilmektedir. Bu defa da aynı Zalimliğe oğlu Esad devam etmiş ve açıkça insanlık suçu işlemiştir.
     Hakikaten merak ediyorum, bu kadar Zalimce insanlık suçu işlenirken, Birleşmiş Milletler, harekete geçmesi gerekenler nerededir? Hâla neyi beklemektedirler? Bu gün yapılan katliamlara dur demeyecekse, kapatın bu kurumları... İnsan haklarından bahsedilerek ikiyüzlülük yapılmasın. İnsanlıktan nasibi olanlar, insanlıktan nasibini kaybetmiş olanlarla şerefli bir şekilde mücadele etsin. Zaten başka çare de kalmıyor. Şeref ve haysiyetini kaybedip, Zalimin yanında yer almaktansa, şerefi ile mücadele ederek zafere ulaşmak veya bu uğurda Şehid olmak en güzel neticedir.
     Âyet-i Kerimelerde: ”Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.” (Mâide Sûresi âyet:32)  
    “Kim bir Mü'mini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa Sûresi âyet:93)  İslâm ceza hukukuna göre bir Müslümanı haksız yere ve bilerek öldüren kimsenin cezası kısasdır. Bunu affetme selâhiyeti yalnızca maktülün ailesine aittir; bunlar isterlerse kısas gerçekleştirilir, yine istemeleri halinde Kısası uygulatmayıp yerine diyet talep ederler, isterlerse de hem kısas, hem de diyet 'ten vazgeçip bağışlarlar.
  “Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır.” “Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, «Biz ancak ıslah edicileriz» derler.” “Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.” (Bakara Sûresi âyet:10-12) buyrulmuştur.
     Mü'min'in, Kâfir'in ve Münafık'ın özelliklerini gerçek anlamda anlamak için Kur'an-ı Kerim'in bütün âyetlerini  bilerek değerlendirme yapmamız gerekir. Bakara Sûresinin ilk yirmi bir âyetinde; Mü'min, Kâfir ve Münafıkların özellikleri bizlere haber verilmektedir. Siz değerli okuyucularıma, bahsettiğim âyet-i kerimeleri okumanızı tavsiye ediyorum. O zaman konu bütünlüğü sağlanmış olacak, yaşadığımız bu olayları anlamamız kolaylaşacaktır.
     Cenab-ı Allah (c.c.),  Bakara Sûresinin başında önce yüce kitabı Kur'an'ı Kerimden,  O'nun muttakiler için bir yol gösterici ve hidayet kaynağı oluşundan, sonra da gayba İmandan ve İslâm'ın temelini oluşturan ana vazifelerden söz etmiş ve bu arada insanları inanç yönünden üç guruba ayırmıştır: Birincisi  Mü'minlerdir;  onların vasıfları ilk beş âyet-i kerimede özetlenmiştir. İkincisi Kâfirlerdir; onların durumu da altıncı ve yedinci âyetlerde özetlenmiştir. Üçüncüsü, Münafıklardır; bunların durumları da geniş bir şekilde ele alınarak 8. âyetten 21. âyete kadar geçen âyet-i kerimelerde açıklanmıştır.
    Kur'an, insanlığa doğru yolu göstermek için gönderilmiş bir kitaptır. Bu itibarla ilk önce kendisine muhatap olan insanlığın doğru veya yanlış inanç durumunu, bunların getirdiği mesuliyetleri, doğruya veya eğriye inanan insanın dünyada ve ahirette karşılaşacağı neticeleri izah etmiştir. Bu dünya ya imtihan için gönderildiğimizi açıkça bildirmiştir. Suriye de ve diğer bölgelerde açıkça insanlık suçu işlenmekte, bu durum karşısında her birimizde imtihan edilmekteyiz. Bu olaylara seyirci kalmamamız gerekmektedir. Bu olaylara karşı kalben buz etmek İmanın en zayıf noktasıdır.  İmanımızın en zayıf noktada olmaması için, hiç değilse sözlerimizle, dualarımızla, kısacası Maddi ve Manevi desteklerimizle tarafımızı açıkça belli ederek, öneri ve eleştirilerimizi yapmak zorundayız. Bu destek sayesinde hiç değilse Zulme maruz kalan bölgelerdeki kardeşlerimiz de,  canlarını ortaya koyarak, Şehadeti özleyerek, mücadele etmeleri neticesinde, Allah (c.c.) yardımı gelecek ve zafer elde edilecektir.
     Bu günler, gerçek anlamda Müslümanların, kardeş olup olmadığımızın test edildiği günlerdir. O'nun içindir ki; içinde bulunduğumuz Zulümlerin arttığı bu günlerde; Suriye, Mısır, Doğu Türkistan, Çeçenistan,  Arakan, Afganistan, Irak, Filistin v.b.  yeryüzünde iç ve dış işgallere karşı mücadele eden kardeşlerimizin yanında olmak ve onları desteklemek Müslüman olan herkesin İmani, İnsan olan herkesin de asli, İnsanlık görevidir diye düşünüyorum.
     İnsan doğmak insana İlâhi bir ihsandır
     İnsan doğan kaç kişi ölürken de insandır    Cengiz Numanoğlu
     Zalimlere karşı mutlaka tek yürek, tek bilek olmamız gerekir. Bana ne, beni ilgilendirmez diyemeyiz. Zorda kalanlara el uzatıp yardım yaptıkça, İmanımızın güçleneceği, hem de yeryüzünde adaletin tesis edileceği gerçeğini unutmayalım. Zulüm bizlere dokunmadan, Zalimlerle mücadele edelim.     
     Zalim Firavun Esad'ın, Sisi'nin ve bütün hainlerin; kadın, çocuk, yaşlı, genç, hasta demeden acımasızca yaptığı kanlı Kimyasal, Silahlı v.b. saldırılarını şiddet ve nefretle kınıyorum. Bütün insanlığın ve Ülkelerin ellerinden gelenlerini acilen yapmaları gerekir. Yeryüzünde artık sevgi, hoşgörü, adalet hakim olsun. Yüzlerden tebessüm ağızlardan dua noksan olmasın. Yarınlarımız da barış, huzur ve mutluluk hayatımıza hakim olsun. Biz Mü'minler, zerre miktarı iyiliğin de, kötülüğün de karşılığının görüleceği ahiret hayatına inanıyoruz. Zalimlerde bir gün mutlaka öleceklerdir. Yaptıklarının cezasını mutlaka bulacaklardır. Allah (c.c.); İslâm'ı en güzel yaşayanlardan olmamızı, öldürenlerin safında değil, insanlar yaşasınlar diye mücadele edenlerden, İnsanlığını unutmayıp aklı selimle hareket eden Şuurlu Müslümanlardan olmamızı nasip eylesin. Rabbim, bütün Şehîdlerimiz'e Rahmet eylesin! Yaralılara acil şifalar lütfetsin.  Sıhhat ve afiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları