Kur’an Ve Sünnet İlişkisi -10-

Zeyd b. Hârise’nin Eşi Zeynep bint Cahş’ı Boşaması ve Hz. Peygamberin Evlenmesi
     Allah Rasûlü’nün azatlı kölesi ve evlatlığı olan Sahabe Zeyd b. Hârise, eşini (Zeynep bint Cahş) boşar. Hz. Peygamber (s.a.s.), onun boşadığı kadını nikâhlar. Bunun üzerine münafıklar ve muhalifler, Allah Rasûlü’ne karşı şiddetli propaganda ve itirazlara girişirler. Allahu Teâlâ, bu itirazlara Ahzab Sûresi’nde cevap verir ve bu hususta onlara: “Peygamberimiz bu nikâhı kendisi yapmadı, aksine bizim emrimizle yaptı.” diye anlatır.
     “...Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince biz onu seninle evlendirmiş olduk. Böylelikle evlâtlıkların kendilerinden ilişiklerini kestikleri (kadınlarla) evlenme konusunda Mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.” (Ahzab Sûresi âyet:37).
     Bu ayet, geçmiş bir olayı anlatıyor. Asıl soru, bu olaydan önce Allahu Teâlâ tarafından Hz. Peygambere (s.a.s.) verilen: “Sen, Zeyd’in boşadığı kadınla nikâh kıy” emrinin Kur’an’da nerede geçtiğidir.
     VII. Sünnet Hakkındaki Bazı Uyarılar
     İrbâd b. Sâriye (r.a.)’den: Rasûlüllah (s.a.s.), bir gün aramızda ayağa kalktı ve: “Sizden birisi, koltuğuna yaslanmış bir halde oturarak Allah Teâlâ’nın, bu Kur’an’dakinden başka, herhangi bir şeyi haram kılmadığını mı zannediyor’? Dikkat edin! Şüphesiz ben de birtakım şeyleri emrettim, bazı şeyleri öğütledim ve bazı şeylerden de nehyettim. Onlar, miktar olarak Kur’an kadar, belki daha fazladır. Şüphesiz Allah, size, izni olmaksızın ehl-i kitab’ın evlerine girmeyi, onların kadınlarını dövmeyi, üzerlerine düşeni size verdikten sonra, meyvelerini yemeyi helâl kılmamıştır.” (Ebu Davud, Harâc, 33, hadis nr: 3048)
     Ebu Hureyre (r.a), Allah Rasûlü (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu naklediyor: “Sizi kendi halinizle baş başa bıraktığım sürece beni bırakın. Zira sizden öncekiler çok soru sorduklarından ve Peygamberleri hakkında anlaşmazlığa düştüklerinden helak oldular. Sizi bir şeyden sakındırdığımda ondan kaçının. Size bir şeyi emrettiğimde, gücünüz oranında onu yerine getirin. Ardından şöyle devam etti: “Yüz çevirenler hariç ümmetimin tümü Cennete girecektir.” Bunun üzerine “yüz çevirenler kimlerdir Ey Allah’ın Rasûlü?” diye sorulunca Peygamber(s.a.s.) şöyle buyurdu: “Bana itaat edenler, cennete girecektir; bana itaat etmeyenler yüz çevirenlerdir.”
     Abdurrahman b. Amr es-Sülemî ile Hucr b. Hucr; hakkında “Kendilerini (binek sağlayıp) bindirmen için sana geldikleri zaman, sen: ‘Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum’ deyince harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözlerinden yaş akarak dönen kimselerin aleyhine de (yol yoktur, Onlar da kınanmazlar)”. (Tevbe Sûresi âyet: 92) âyeti inen Irbâz b. Sâriye’nin yanına giderler. Selam verdikten sonra hem hastalığından dolayı geçmiş olsun demeye hem de ilim almaya geldiklerini söylerler. Bunun üzerine Irbâz b. Sâriye (r.a) şöyle der: Bir gün Rasûlüllah (s.a.s.) bize namaz kıldırdı. Sonra bize dönüp çok etkileyici bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı. Bizler: Ey Allah’ın Rasûlü! Bu öğüt, sanki ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor, bari bize bir tavsiyede bulun, dedik. Bunun üzerine: “Size, Allah’a çok saygı duymanızı, başınıza bir Habeşli köle bile idareci olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra sağ kalıp uzunca bir hayat sürenler, pek çok ihtilaflar görecekler. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, benim Sünnetime ve doğru yolda olan halifelerin sünnetine sarılmanızdır. Bu Sünnetlere sımsıkı sarılınız. Sonradan ortaya çıkarılmış bid’atlerden şiddetle kaçınınız. Çünkü her bid’at dalâlettir, sapıklıktır” buyurdular. 
     Son olarak,Abdullah b. Mes’ud: “Bir kimse kendisinin iyi veya kötü bir insan olduğunu öğrenmek istiyorsa Kur’an’a müracaat etsin. Eğer Kur’an’ı seviyorsa, Allah ve Resûlünü seviyor demektir.” sözüyle Allah ve Resûlullah sevgisinin ölçüsünü Kur’an’ı sevmeye bağlamıştır. Kur’an’ı sevmek, onu okumak, mânâlarını anlamak, hükümleriyle amel etmek, Hz. Peygamberin Sünnetlerine tâbî olmak ve onun emirlerini yerine getirmek suretiyle olur.” Diyerek Konferans tamamlandı. Bu vesile ile tekrar emeği geçenlere kalb-i şükranlarımı sunarım.
     Kur’an ve Sünnet’e gerçek anlamda tabi olup, emredilenleri yapıp, yasaklananlardan kaçınanlardan olmamız duası ile sıhhat ve âfiyetler dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları