MÜ’MİNLER ÖLÜMDEN ASLA KORKMAZLAR

Hayat, anlamsız bir var oluş olmadığı gibi ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktası ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır.

 

ÖLÜM; Ölmeyen hakikattir.

ÖLÜM; Yok olmak, hayat kaybetmek değil, yeni ve ebedi bir hayatın başlangıcıdır.
Nasıl ki Tırtılın Ölümü, Kelebeğin başlangıcıdır. İnsan için Ölümde âhiretin başlangıcıdır.

ÖLÜM; Vücut değişikliği sonucu ebedi bir hayatın ta kendisidir.
ÖLÜM; Yaşam mekanının değişikliğidir.
ÖLÜM; Dünyada yapılanların hesabının sorulacağı bir dönüm noktasıdır.

ÖLÜM; Mü'minler için daha özel ve güzel nurani bir aleme geçişin adıdır.

ÖLÜM; Kafirler, Müşrikler, Münafıkların Cehennemde cezalarını bulacakları dönemin habercisidir.
Bu yüzdendir ki Mü'minler; ÖLÜMDEN ASLA KORKMAZLAR !.. Ölüm Ölümsüzlüğün ta kendisidir.


Gazzede ölümü öldürmüş Allah(c.c.)'ın emrine koşar adım giden Mü'minlerle kendimizi aynı görebilir miyiz. Mümkün değil. O'nun içindir ki bizim korkumuz ÖLÜM değil, Rabbimizin istediği gibi bir hayat yaşayamamanın mahcubiyetidir. Gazzeli Şehitler için Dünya Müslümanlarının aczi yet içinde olup gereken maddi ve manevi yardımları kardeşlerine tam yapamamış olmaları sonucundaki mahcubiyetle, şehitler için gıyabi cenaze namazı kılanlara haklı olarak haykırılan bir seste şöyle deniliyordu: Şehitlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılmayın Ölü olan sizlersiniz, Şehitler diridirler diyordu.


Âyet-i Kerimelerde: "Allah yolunda öldürülenlere "ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.” (Bakara Sûresi âyet:154) "Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.” (Ali İmran Sûresi âyet:169-170)

 

Yeter ki biz Mü'minler hatamızı, yanlışımızı görelim ve çaresizliğimizi itiraf edip yapabileceklerimizi hayata geçirelim. Siyonist İsrail tarafından Kadın, çocuk ihtiyar demeden öldürülen sivillere İmanın en zayıf noktasında kalben buğz ediyor, bazen de cüzi maddi yardımlarda bulunuyoruz. Sözlerimizle hakikati anlatıp duyurmaya çalışıyoruz. Evet bunlar doğru özellikler ancak sonuç almak için yeterli girişimler değildir. Siyonist İsrail güçten anlar. Gerekli yardımları yapamamanın mahcubiyetiyle günahlarımıza pişman olup Nasuh tövbe edersek, Rabbimiz, İnanan Müslümanları affedecek ve bağışladıklarını Cennetlerine alacaktır diye inanıyoruz.

 

"Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap'ta) şunu yazdık: "Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara Resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.” (Maide Sûresi âyet:32)

Tarih boyunca dünyada İsrailoğulları savaşlar, ihtilâller, çeşitli para oyunları ve entrikalar çıkarmış, bu gibi olaylarda büyük rol oynamış, milyonlarca canın ve hesapsız servetin zayi olmasına sebep olmuşlardır. Dün olduğu gibi bugünlerdeki katliamları kendi sonlarını da hazırlamaktadır. Her bir Siyoniste kısas uygulanacak yaptıklarını misliyle yaşayıp bu dünyadan cehenneme sürüleceklerdir. Barış içinde yaşamak arzu edilir bir şey olmakla beraber, tarih boyunca devamlı gerçekleştiği görülmemiştir. Uzun tecrübelerden sonra sulh, dirlik ve düzenlik isteyenlerin ancak savaşa hazır olmakla bunu elde edebilecekleri anlaşılmış, ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulhu salâh' denilmiştir. İslâm meşrû müdafaa için, yeryüzünden zulmü, baskıyı kaldırmak, gerçek din ve vicdan hürriyetini sağlamak için savaşa izin vermiş, Müslümanları cihada çağırmıştır. Ey iki milyarlık dünya Müslümanları, bir avuç Siyonist İsrail'i tükürsek boğacakken bu acziyet niye... Sen acziyet gösterdikçe kafirler daha da azgınlaşacaklardır. Bu duruma izin vermeden mücadeleye dahil olmalıyız.

 

Ölüm yok olmak değildir. Ölüm, mekan değişikliği sonucu gerçek ve ebedi hayata yapılan yolculuğun başlangıcı olduğuna göre; Ölüm ve sonrasına İman eden Mü'minler hayatlarını güzel ahlâk sahibi mücahitler olarak yaşarlar ve ölümden asla korkmazlar. Gerektiğinde cenk, cihat ve şehadet diyebilmeli, gereğini yapmalıyız.

 

Zulüm kimden gelirse gelsin mücadele etmeliyiz. Dünyanın her tarafında çok büyük tepkiler gösteriler yapılmaktadır. Bu tepkiler, gösteriler ümit verici girişimlerdir. Gazzedeki soykırıma karşı olan, insanlık ölmedi diyebilenler baskılarını daha da artırıp sonuç alıcı işler yapıp mutlaka zulüm durdurulmalıdır...

omerlutfiersoz@gmail.com


Yazarın Diğer Yazıları