Muhammedül Emin, Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (2)

        Bu soruları çoğaltmak mümkündür. Bize düşen, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) her birimizin evine sanki her gün misafir gelmiş gibi davranıp, yaşayışımıza, söz, eylem ve davranışımıza her an, her zaman dikkat etmek olmalıdır. Bizler Efendimiz(a.s.)'ın Sünnetini en iyi bir şekilde yaşayalım ki, O bize misafir gelmeden öncelikli olarak evlerimizde, gönül rahatlığı ve huzuru ile biz O'nu misafir edelim.


        Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.) Efendimiz, sözüyle, özüyle bizlere en güzel örnek olmuş büyük bir şahsiyettir. Çocukluk döneminde bile dürüstlük, güvenilirlik ve olması gereken tüm olumlu vasıflara sahip olmuştur. Müşrikler tarafından bile “Muhammed-ül Emin” olarak anılmıştır. Dost, düşman herkes O'nun bu güzel özelliklerle dopdolu olduğu hususunda ittifak etmişlerdir.


       Bizlerde hayatımızın her döneminde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'i örnek almalıyız. O'na tabii olmalıyız.
       Kuran ve Sünnete uygun hayat yaşamalıyız. Kısacası; Allah ve Resulünün emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmalıyız. Kuran'ı Kerimi en iyi anlayan ve yorumlayan kişi muhakkak ki Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) dir. O kendi nefsinden, heva ve hevesinden konuşmaz, vahiyle konuşurdu. Vahiy olmadığı hususlarda şahsi görüşlerini ifade eder, yapılan istişarelerde sahabelerin ileri sürdüğü görüşlerin de kabul gördüğü ve uygulandığı olmuştur. Hendek savaşı öncesi yapılan istişarede olduğu gibi Selmani Farisinin önerisini kabul edip, hendek kazılarak O'nun gerisinden savunma yapılmıştır. Ben Peygamberim ben ne dersem o olur dememiştir. Bu gerçekleri de çok iyi bilmeliyiz.
       Mahşer günü mahcup olmamak için, imtihanda olduğumuz dünya hayatını çok iyi değerlendirmeliyiz. Bu güne kadar ki yaptığımız hataları ve yanlışları kesinlikle zaman kaybetmeden terk etmeliyiz. Nefsimizle yapacağımız hesaplaşma sonucu büyük bir pişmanlıkla ve nasuh bir tövbe ile kulluk görevimizi bundan sonra en iyi bir şekilde yapabiliriz. İmtihanda olduğumuzu unutmamalıyız. Ölüm gelmeden, Allah (c.c.) rızasını kazanmalı, Hz. Muhammed (s.a.s.) in hayatını kendimize rehber edinmeliyiz.


       Bu şuûr ve idrak içerisinde hayatımızın geri kalan kısmını değerlendirirsek gerçek manada kazananlardan oluruz. Çünkü, dünya hayatı ahiretin tarlasıdır. Dünya hayatında ne ekersek, ahirette onu bulacağız. Bu dünya hayatında iyiliklerle dolu bir hayat yaşayanların gerçek alemde cezaya çarptırılmaları mümkün değildir. Onlar gerçek anlamda nimetlere kavuşacaklardır. Yanlış hayat yaşayanlar da yaptıkları yanlışların bedelini ceza olarak göreceklerdir. Mahşerde, hesap günü mahcup olmak istemiyorsak, hayatımızı Kuran ve Sünnete uygun yaşamalıyız. Ailemizi ve evlatlarımızı her türlü kötülüklerden uzak tutmalıyız. Nesillerimizden Allah (c.c.)'a ibadet ve itaât edecek nesillerin gelmesi için duada bulunmalıyız. Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.)' e gerçek Ümmet olduğumuzu, O'nun Sünnetine sarılarak göstermeliyiz ki, bir günlüğüne de olsa misafirimiz olarak geldiğinde mahcup olmayalım, gerçek âlemde kurtuluşa erenlerden olalım.


       Sözler Peygamberimiz (s.a.s.)' i anmaktan ve övmekten acizdir. Biz Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.s.)'den bahsederek O'nu övmüş olmuyoruz. O zaten Allah (c.c.) tarafından övülmüştür. Sözlerimize O'nun ismini katarak Allah (c.c.)'ın Rızasına ulaşmak istiyoruz. Her birimizin bu güzelliğe erişmesi, duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları