Öğrenci Andı, İnancımıza Uygun Olmalı

İslâm'dan yoksun insanların birçokları ile bazı Müslümanların ırkçılık yaparak büyük yanlışlıklara düştüklerini üzülerek müşahede ediyoruz. İnsan olan, gerçekten ırkçılıktan uzak durur. Müslüman, asla ırkçılık yapamaz. Irkçılık yapanlar şunu bilmelidirler ki, dünyaya, erkek veya kadın, Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez veya başka ırklardan gelişimiz, kişilerin tercihine göre değildir. Âlemlerin Rabbi Allah (c. c.), İnsanları, imtihan etmek için, farklı renklerde, ırklarda ve cinsiyetlerde yaratmıştır. Herkes yaratılmış olduğu konumundan memnun, mutlu olup, şükretmeli ve kesinlikle ırkını, cinsiyetini bir üstünlük vasfı saymamalıdır. Üstün ırk yoktur. Esasen, farklı ırklardan, kabilelerden, kavimlerden oluşumuz daha çok tanışıp bilişmemiz ve kaynaşmamız içindir.

Bu husustaki âyeti kerimede: "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz ki Allah bilendir, her şeyden haberdardır” (Hucurat Sûresi âyet:13) buyurulmuştur.

Hiç birimiz kendi cinsiyetimizi, ırkımızı tercih ederek dünyaya gelmiş değiliz. Dolayısıyla tercihimizin olmadığı malumken, bunu bir üstünlük vasfı olarak da değerlendiremeyiz. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s. a. s.) veda hutbesinde: "Ne Arap'ın Aceme (Arap olmayana), ne de Acem'in Arap'a (Acem olmayana) üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Takva ise yaşayıştır. Bu yaşayış ise; Allah(c.c.)'ın emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınmaktır” buyurmuştur.

Yaşayış ve davranışların güzel olması ile insanlar birbirlerine üstünlük sağlayabilirler. İman eden, imanının gereği Salih amel işleyen bir Müslümanın ırkı, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun o üstündür. İman eden Siyah olan Bilal-i Habeşi'nin, inanmayan, inkâr eden beyaz bir Türk ten üstünlüğü, mukayese edilmeyecek derecededir. Irkçılık şeytandandır. İlk ırkçı da şeytandır. Dinimiz İslam, insanları kesinlikle ırk, renk, soy ve cinsiyet ayrımına tabi tutmadan aynı anlayışla kucaklamaktadır. Birlik ve beraberliğin olmadığı yerde tefrika vardır. Tefrika, girdiği cemiyetlerde, itimat-emniyet, hürmet- muhabbet, şefkat ve merhamet gibi her türlü ahlaki güzellikleri ortadan kaldırır. Birlik ve beraberliğimizin korunması, ülkemizin her alanda güçlü olması için bizleri ayrıştıran hususlardan daha ziyade, ortak payda konularını ön plana çıkarıp önemsemeliyiz. Bu anlamda öğrenci andı, inancımıza uygun olan hale getirilirse çok daha yararlı ve motive edici olur diye düşünüyorum.

İslam'da ırkçılığın olmadığı gibi ırkçılık çağrışımı yaptıran her şey yasaktır. İslâm da millilik ve millet anlayışı vardır. İslam, zekâtı ve sadakayı yakınımızdaki ihtiyaç sahibinden başlayıp vermemizi emreder. En yakınımızdaki akraba ve komşularımızın ihtiyaçlarını giderip, daha sonra uzaktaki Müslümanlara ulaşmamız emredilmiştir. Tümevarım metodu gibi, yakından uzağa ilkesi önemsenmiştir. Bu anlamda ırkçılık çağrıştırmayan kültürel bir milliyetçilikten söz edilebilir. Bu düşüncede millilik vardır. Geçmişte Çanakkale'de, Kurtuluş savaşında ülkemizi savunurken ırkları ne olursa olsun her biri aynı ideal uğrunda savaşmış, ya gazi, yada şehit olmuşlardır. Şerefin sebebi, sanma neseptir;

Eşrefin eşekten farkı edeptir. (Cengiz Numanoğlu)

Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip ilk iş olarak 30 Ocak 1932 yılında Ezan-ı Türkçe okutulmaya başlanmış on sekiz yılı aşkın bir zamandan sonra 16 Haziran 1950 de sona erdirilmiştir. Ezanın Türkçeleştirilmesinin mimarlarından olan Reşit Galip öğrenci andının da mimarıdır. Reşit Galip'in 1933 yılında ilk olarak uyguladığı öğrenci andına, 1972 ve 1997 yıllarında ilaveler yapılmıştır. İlköğretim okullarında öğrencilerin toplu olarak okuduğu öğrenci andı 2013 yılında kaldırılması sonucunda Türk Eğitim Sendikası tarafından geri konulması için dava açılmıştır. Danıştay 8. Dairesi yapılan müracaatı uygun görerek yapılan düzenlemenin iptaline karar vermiştir. Danıştay, yetkisini aşarak kendisini yürütmenin yerine koymuş, hukuki olmaktan yoksun bir karara imza atarak anayasayı çiğnemiştir. Mevcut anayasaya göre Danıştay, yerindelik denetimi yapamaz ve idarenin yerine geçerek karar veremez. Türkiye'mizi koruyup kollamak ve gücüne güç katmak için iç ve dış hainlere karşı birlik, beraberlik içinde mücadele ettiğimiz günlerde böylesi bir kararın beş yıl sonra verilmesi manidardır.

İlla ki bir öğrenci andı olması gerekirse, ırkçılıktan uzak, herkesi kucaklayan ortak paydalar ön planda tutulup oluşturulmalıdır. Güzel ülke Türkiye'mizin büyük çoğunluğu Müslümandır. Irkların değil inancın ön plana çıkarılması ile birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştırabiliriz. Aksi halde tefrika belası bir çok sıkıntılara vesile olur.

Ortak paydalarımıza vurgu yapan örnek bir Öğrenci Andı öneriyorum:

"Müslümanım, dürüst ve güzel ahlâk sahibiyim, çalışkanım, görevim, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, mazlum ve mağdurlara yardım etmektir. Varlığım; İslâm'ın, Vatanımın, Bayrağımın varlığına feda olsun. Kutsal değerlerim uğruna hiç çekinmeden mücadele edip, gerektiğinde şehadete koşmaktan geri kalmayacağım. Anamız, babamız, ailemiz ve Milletimiz sağ olsun. Türkiye'mizin güçlenmesi, birlik ve beraberlik için çalışacağıma söz veriyorum. Ne mutlu Müslümanım diyene!”

Bu gün yeryüzünde cereyan eden bütün olumsuzlukların Müslümanların aleyhine olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Yapılan zulüm, işkence, vahşet vb. olumsuzlukları görmemek için kör, duymamak için sağır ve anlamamak içinse akılsız olmak lâzım gelmektedir. Müslümanlar; ırkçılıktan uzak durarak, dayanışma, birlik ve beraberlik içerisinde maddi-manevi unsurlarını seferber ederek, kardeşliği tesis etmelidir. Biz Müslümanlar, zalimlere karşı, inancına ve ırkına bakmadan mazlumlara destek olmak zorundayız. Amerika da her ırktan insanlar var ve her biri Amerika'nın güçlenmesi için çalışmaktadır. Bizler neden aynı anlayışla hareket etmeyelim. Bir düşünün?

Âyet-i Kerîmelerde: "Hepiniz toptan Allah'ın ipine (İslam'a) sarılın, ayrılmayın, Allah'ın size olan nimetini anın; düşmandınız, kalpleriniz arasını uzlaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar” "Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.” (Al-i İmran Sûresi âyet:103, 105) "Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat Sûresi âyet:10) buyrulmuştur.

Allah (c.c.); her birimize, ırkçılıktan uzak durarak, hakkıyla İslâm kardeşliği, insanlığın kurtuluşu için çalışmayı nasip eylesin. Birlik-beraberliğimizi sağlamlaştırarak, huzur-mutluluk içinde yaşayanlardan olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları