Sabır Ve Namaz İle Allah (C.C.)'tan Yardım İstemeliyiz

Öncelikle sabır nedir? Sorusunun cevabını verelim.Sözlük Manası:Tahammül etmek,Zorluklara karşı dayanmak,belâ ve musibetler anında şikayetçi olmamak gibi anlamlara gelmektedir.Dini anlamda Sabır ise;Allah (c.c.)'tan gelen, belâ ve musibetlere karşı isyan etmeden şükür ve Rıza ile karşılayabilmektir.Ayrıca ibadetleri yaparken,nefsin ve şeytanın yanlışa yönlendirmelerine karşı durabilmek demektir.
Âyet-i Kerimelerde:“Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.” (Bakara Sûresi âyet:45)
Sabır ve Namaz, imanı takviye eder, nefsin kibrini kırar, tembelliği ve uyuşukluğu giderir, zor işler karşısında insanı güçlü kılar. Taberânî'nin rivayetine göre, Resûlullah (s.a.) zor bir işle karşılaşınca hemen namaz kılardı. ‘Allah'a saygıdan kalbi ürperenler» diye tercüme edilen «hâşiîn» zümresine namaz kılmak, oruç tutmak, sabırlı olmak, her yerde ve her zaman gerçekleri söylemekten çekinmemek zor gelmez, zira onlar Allah sevgisi ile kalpleri dolmuş kimselerdir.
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!” (Bakara Sûresi âyet:155) buyrulmuştur.
Dünya hayatına imtihan edilmek üzere gönderildik. Yaratılış gayemizin amacı kulluktur. Bundan dolayıdır ki; bazen korku, bazen ölüm, açlık, mallarımızın ve ürünlerimizin eksiltilmesi, yok edilmesi, fakirlik  v.b.  sebeplerle imtihan ediliriz. Nefsimize zor gelen bu sıkıntılı anlarımızda isyan etmeden, Ya Rabbi bu güzellikleri imkânları verende sensin alan da sensin diyerek teslimiyet gösterebilmek, şükürle mukabelede bulunmak, kısacası sabretmek, gerçek anlamda kurtuluşa erme vesilesidir.
Cenab-ı Allah (c.c.);İnsanları Hak yolunda samimi olanlarla olmayanları ayırt edip  imtihan etmek için,hastalık,korku,fakirlik,açlık,susuzluk, belâ ve musibetler vermektedir. Allah (c.c.) için;uğrunda eziyet ve sıkıntılara katlanıldığı ölçüde gönüllere İman yerleşir. Zahmet çekilmeden , kolaylıklar içerisinde kabul edilen, amellerle desteklenmeyen inançlar zorluklar karşısında çabuk kaybolurlar.İman uğrunda eziyetlere katlanıp,sıkıntılara sabrettiğimiz ölçüde İman gürleşir.Sahabelerin çektikleri sıkıntılar bu hususta en güzel örneklerdir. Günümüzde bazı sıkıntılarımız olmakla birlikte, Ashabın çektikleri sıkıntıların yanında bizlerin sıkıntılarının önemli olmadığını açıkça söyleyebilirim.
Mü'minin İmanının güçlü ve kuvvetli olması için, elbette belâ ve musibetler gereklidir.Mü'minin İmanı, başa gelen bela ve musibetler anında göstereceği sabır ve devamlı olarak ikame edeceği Namaz sayesinde kuvvetlenecektir.Gerçek ölçülerden birisi de, bütün başa gelen sıkıntılara,zorluklara karşı sabır gösterebilmektir.
Âyet-i Kerimede:“O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.”  (Mülk Sûresi âyet:2) buyrulmuştur.
Hayat, anlamsız bir var oluş olmadığı gibi ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, bir hayırlı faaliyetler alanı, imtihan vesilesi, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktası ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır.
Sabrın fayda vermesi ancak,imtihan edilmek üzere gönderildiğimiz dünya hayatında gösterilmekle mümkün olur.Dünyada sabreden ahirette feryat etmez. Sabır acı gibi görünse de netice bakımından çok tatlıdır. Sabreden, günaha bulaşmaz.Sabır,musibetleri örttüğü gibi belâlardan ızdırap duymamayı da öğretir. Belaya sabreden kazaya razı olur ve rıza ile de sabır kolaylaşır.
Rabbim herbirimize gerçek anlamda İman etmeyi,imanımızın gereği salih amelleri işlemeyi,namazı dosdoğru kılmayı,ibadetleri yapmayı,başımıza gelen sıkıntıları sabırla karşılamayı nasip etsin.Sıhhat ve âfiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları