Sabır Ve Tevekkülün Önemi

Bu dünyaya İmtihan edilmek üzere gönderildik. Biz Mü'minler; İslâm'ın emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden de kaçınmalıyız. Yaratılış gayemizin amacı kulluktur. Bundan dolayıdır ki; bazen korku, bazen ölüm, açlık, mallarımızın ve ürünlerimizin eksiltilmesi, yok edilmesi, fakirlik, zenginlik v. b. sebeplerle imtihan ediliriz. İmtihanımızı kazanmak için sıkıntılarımızın olduğu dönemde isyan etmeden, nimetlerin bol verildiği dönemlerde de israf etmeden, Ya Rabbi! bu güzellikleri imkânları verende alan da sensin diyerek, Sabır ve Tevekkül ile birlikte teslimiyet göstermeliyiz.

Sabır nedir? Sözlük Manası: Tahammül etmek, Zorluklara karşı dayanmak, belâ ve musibetler anında şikâyetçi olmamak gibi anlamlara gelmektedir. Dini anlamda Sabır ise; Allah (c. c.)'tan gelen, belâ ve musibetlere karşı isyan etmeden şükür ve Rıza ile karşılayabilmektir. Ayrıca ibadetleri yaparken, nefsin ve şeytanın yanlışa yönlendirmelerine karşı durabilmek demektir. Tevekkül; Kişinin sebeplere sarılarak yapabileceği ve yapması gerekenleri yaptıktan sonra gücünü aşan hususlarda, neticenin hayırlı ve bereketli olmasını Güç ve Kudreti Sonsuz olan Allah(c.c.)'tan dilemesidir.Yüce Allah(c.c.)'ın hikmetli iradesine tam teslim olmak ve hakkımızdaki takdirine rıza göstermek, Müslümanın asli kulluk görevidir.

Kalbin Allah(c.c.)'a tam itimad ve güven duyması bu anlamda çok önemlidir.Güven ve itimad olmazsa, tevekkülden söz edilemez. Kalp, gönül, Allah(c.c.)'tan baş?kasına açık bırakılamaz.Ancak ve ancak Allah(c.c.)'dan yardım istenir ve ancak O'na tevekkül edilir.Fatiha Sûresindeki âyeti kerîmede: "(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız” buyurulmuştur.Kul olarak her hususta meşru ve helal yoldan üzerimize düşen görevleri hakkıyla yapacağız,sonucunda da sadece ve sadece Allah(c.c.)'dan yardım dileyeceğiz.

Hiç bir gayret göstermeden tevekkül etmek yeterli değildir.Çalışıp,gayret göstermeli,tembellik yapmamalıyız.Sebepler dünyasında yaşadığımız için sebeplere riayet etme mecburiyetindeyiz.Sizler hiç tarlasını ekmediği halde mahsül kaldıran birini gördünüz mü? Buğday ektiği tarlasından kavun-karpuz toplayan gördünüz mü? Görülmesi mümkün değildir.Yani herkes ektiğini biçmektedir.Ne ekersek, ancak onu bulduğumuz gibi bu imtihan dünyasında iyilik yapanların gerçek alemde mükafat görmeleri, kötülük yapanlarında ceza görmeleri kaçınılmazdır.Herkes yaptığının karşılığını bulacak,İlahi Adalet tecelli edecektir.Onun içindirki çalışmalı,gayret gösterilmeli sonucunda ürünlerimizin susuzluktan, fazla yağmurdan,doludan,yangın,çekirge istilası v.b. görünen görünmeyen olumsuzluklaradan korunması için Allah(c.c.)'a yalvarmalı ve tevekkül etmeliyiz.Ben ekinimi ektim,gübremi-ilacımı attım,yapmam gerkenleri yaptım tevekküle ne gerek var diyemeyiz.Bir öğrencide derslerine en iyi şekilde çalışmalı,gayret göstermeli,girdiği sınavlarda baş ağrısı v.b rahatsızlıklar olmadan başarılı olabilmesi için tevekkül etmelidir.Her hususta bu hassasiyet gösterilmelidir. Allah (c.c.)' tan, felaketlerden korunmayı, rahmetiyle ikramını istemeliyiz. Çiftçi, tarlasını ekmeden mahsul bekleyemez. Tarlasını ekip de gereken tedbirleri almadan da ‘Allah'a tevekkül ettim' diyemez. Kendine düşen neyse onları yapar, gerisini Allah'a bırakır. Neticeye de razı olur.

Sebepleri yerine getirmeden, tevekkül etmek sadece bir aldanmışlıktır.Kur'an, bu önemli hakikatı şöyle beyan buyuruyor: "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm Sûresi Ayet:39)

Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.s.)'in huzuruna girip de: "Devemi bağlayayım mı, yoksa tevekkül mü edeyim?” diyen kişiye "Deveni sağlam bağla, öyle tevekkül eyle!” tembihinde bulunmuştur.

Mü'min, her hususuta, kendine düşen görevi yapıp, neticeyi Allah(c.c.)'tan beklemelidir. Allah (c.c.) Âyet-i Kerimelerde: "Bir kere de azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et!” (Âl-i İmran Sûresi Ayet:159) " Eğer, Allah'a iman edip, O'na tam teslim olduysanız artık O'na itimad edin.” (Yunus Sûresi Ayet: 84) "Mü'minler ancak Allah'a dayanıp güvensinler.”(İbrahim Sûresi Ayet:11) Tevekkül eden, bütün korkulardan emin olur. En kritik anlarda bile Allah(c.c.)'a İmanı ve tevekkülü sayesinde sahil-i selamete çıkar ve kurtulur.

"Ey iman edenler! Sabredin;(düşman karşısında) sebat gösterin, (cihat için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki başarıya erişesiniz” (Ali-İmran süresi. Ayet:200) "Onlar öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar” (Hac süresi. Ayet: 35) "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber) sabredenleri müjdele!” (Bakara süresi: Ayet: 155) "Asra (yüzyıl-ikindi vakti) yemin olsun ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak, İman edip, iyi ameller işleyenler, birbirlerine Hakkı ve Sabrı tavsiye edeneler müstesnadır” (Asr süresi Ayet:123) "Ey iman edenler: Sabır ve Namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah, muhakkak sabredenlerle beraberdir” (Bakara süresi. Ayet: 153) "And olsun ki senden önceki Peygamberlerde yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti…” (En-am Süresi. Ayet:34) "Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan dolayı kederlenme, kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma!” (Nahl süresi. Ayet:127) buyrulmuştur.

Rabbimiz, her birimize gerçek anlamda İman etmeyi, imanımızın gereği Salih amelleri işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, ibadetleri yapmayı, her hususta üzerimize düşenleri yaptıktan sonra Tevekkül etmeyi, başımıza gelen sıkıntılara Sabır ile karşılık verebilmeyi nasip eylesin. Sıhhat ve âfiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları