DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Öncelikle, Kelime-i Tevhidi, Kelime-i Şehadeti kendi iradesiyle benimseyip, kalbiyle tasdik edip, diliyle söyleyen kişi, Cenab-ı Allah(c.c.)’ın varlığına ve birliğine, Hz.Muhammed (s.a.s.)’in O’nun elçisi, Peygamberi, kulu olduğuna İman edip, inanmakla, teslim olmakla şeytanın şeyhliğine karşı bir duruşu çok net olarak sergilemiş olmaktadır. Böyle bir özelliğe sahip Müslüman’a, senin şeyhin olmadığı için şeyhin şeytandır denemez. Bu anlamda, kesinlikle Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır denilemez. Denilse bile bu ifadenin Kur’an ve Sünnet’te dayanağı yoktur.
Allah(c.c.) ve Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.s.)’e gerçek anlamda tabi olunduktan sonra, başka tabi olunacak birilerini aramaya gerek yoktur. Müslümanların gerçek şeyhi Hz. Muhammed(s.a.s.) Efendimizdir. Yaşantımız O’nun yaşantısına ne kadar benzerse imanımız o kadar artar.
Âyet-i Kerimelerde:“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.”(Nisa Sûresi âyet:59)
“Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”(Ahzâb Sûresi âyet:21)
Bu âyette, Hz. Peygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnek, en büyük fazilet numunesi olduğu anlatılmaktadır. Böylece, Resûlullah’ın, hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum bir takım nazarî kaideler öğretmekle görevli olmayıp, onun hedefinin, insanlığa amelî kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır. Bundan dolayıdır ki, O’nun hayatı incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır.
“Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin.”(Enfal Sûresi âyet:20)
“Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; O, arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.”(Necm Sûresi âyet:3,4) buyrulmuştur.
Günümüzün en büyük hastalıklarından birisi, belki de en önemlisi her cemaat, kendi gruplarını beğenmekte, diğer cemaatlere düşman gözüyle bakabilmektedir. Halbuki âyet-i kerimede,” Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat Sûresi âyet:10) buyrulmuştur. Kısacası aynı cemaate, tarikata mensup olanlar değil, Mü’minler ancak kardeştirler.
Sorulduğu zaman her cemaat veya grup elhamdülüllah Müslümanız demektedirler, ancak birbirleri ile uğraşmaktan, aleyhte konuşmaktan da vaz geçmemektedirler. Bu yanlışları Müslümanlar kesinlikle bırakmak zorundadırlar. Aralarında bir anlaşmazlık varsa bu problemi, Kuran ve Sünnet’e müracaat ederek çözmekle yükümlüdürler.
Kur’an ve Sünnet’e bağlı, alimlerin sohbetlerine devam etmek, bilgi almak elbette ki çok güzeldir. Mensuplarını şirke düşme tehlikelerinden uzak tutan, hayatlarını İslâm’a uygun yaşamak isteyenlere gerekli rehberliği yapıp eğiten, Cemaatler, Tarikatlar, Gruplar v.b. vardır. İslâm’a uygun olarak işlerini güzel yapanları gönülden tebrik ediyorum. Kendilerine minnettarız. Ancak büyük çoğunluk, kendi vakfını, cemaatini, tarikatini, mezhebini, en üstün görmekte, diğerlerini İslâm dışı olmakla suçlayabilmektedirler. Böyle yaklaşımlar kimsenin işine yaramaz. Kendini üstün gören grup, Cenneti garantiledi mi, bunun belgesi var mı? Elbette yok, O halde biz Müslümanlara düşen görev, bütün insanlığın kurtulması, Müslüman olması için çalışmaktır.
Müslümanların gerçek Şeyhi ve Önderi Hz Muhammed(s.a.s.)’dir. Peygamberimize tabi olduktan sonra başka şeyhlere de ihtiyaç yoktur. Bütün grupların istişareye önem vererek, İslâm’ın emirleri ve nehiyleri doğrultusunda problemleri çözmeye çalışmaları gerekir. Rabbim, Müslümanlara birlik beraberlik içinde şuurlu olarak hareket etmeyi bütün gruplara nasip eylesin. Sıhhat ve afiyetler dilerim.
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
SAKIN ALLAH’I ZALİMLERİN YAPTIKLARINDAN HABERSİZ SANMA!
RAMAZANDA KAZANDIĞIMIZ GÜZEL ALIŞKANLIKLARI HAYATIMIZIN TAMAMINA HÂKİM KILMALIYIZ
ARİFE GÜNÜ VE RAMAZAN BAYRAMININ ÖNEMİ
SEKSEN ÜÇ YIL DÖRT AYDAN DAHA DEĞERLİDİR KADİR GECESİ
SADAKA; ZEKÂT, İNFAK, SADAKA-İ FITR İLE MAZLUM, MAĞDUR, MAHSUN GÖNÜLLERİ GÜLDÜRELİM
KUR’AN-I KERİM’İ OKUYUP, ANLAYIP, HÜKÜMLERİNE UYGUN YAŞAMALIYIZ
BEREKETLİ RAMAZAN, ORUÇ AY’I HOŞ GELDİN
28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİ UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
SİYONİST İSRAİL VE EMPERYALİST AMERİKANIN YIKILACAĞI GÜNLER YAKINDIR.