SIHHAT VE İMAN ÇOK GÜZEL NİMETLERDİR

Sıhhat ve afiyet ile birlikte İmana sahip olmak inanın çok özel ve önemli nimetlerdendir. Bu nimetler kaybedildiği zaman ne kadar değerli ve önemli oldukları çok net anlaşılıp görülmektedir. Korku, açlık, ölüm, mal azlığı, fakirlik, hastalık; bunların hepsi birer imtihandır. Bunlar dünya hayatının ayrılmaz parçalarıdır, hiç kimse bunlara yakalanmam diyemez. Eninde sonunda, erken veya geç herkes ölecektir. İnanan akıllı kişi, başına gelen olumsuzluklara sabrederek, sahip olduğu imkânlara, nimetlere de şükrederek bu dünya hayatını en güzel şekilde Kur'an ve Sünnet'e uygun olarak değerlendirmelidir. Bu dünyaya gönderilişimizin bir gayesi vardır. İmtihan için gönderildik. Başıboş bırakılmadık. Her yaptığımızdan dolayı hesaba çekileceğiz. Yaptığımız iyilik ve kötülüklerin zerre miktarının da kayıt altına alındığını hiçbir zaman unutmamamız gerekir. Hayatımızın her döneminde, İmanlı olarak yaşayıp, helâller dairesinde emredilenleri yapıp, yasaklar, haramlardan kaçınıp, güzel ahlâk sahibi olmamız gerekir. Rabbimiz; gerçek anlamda Mü'minlerden olmamızı emretmektedir. Ahiret yurdunda, mahcup olmak istemiyorsak, hayatımızı İslâm'a uygun yaşamamız gerekmektedir.

Âyet-i Kerimede: "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.” (Bakara Sûresi âyet:155) Buyurulmuştur. Bizler korku, hastalık, açlık, ölüm v.b. şekilde imtihan edilmekteyiz. Varlık içindeyken veya varlığı kaybettiğimizde her zaman imtihanda olduğumuz hakikatini hatırlayıp hayatımızı güzel yaşamalıyız. Müslüman; hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmeli, ölmeden önce kendini ölmüş gibi değerlendirmelidir. Bu hesaplaşma sonucu yaptıkları, yapması gerekirken yapmadıkları, yasaklanmış olan haramlardan ne kadar uzak durduğu konularında kendini değerlendirmelidir.

Başıboş bırakılmadığımız, imtihanda olduğumuz şuur'unda olarak; ölmeden önce ölebilmeli, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekerek yanlışlardan uzak durup, kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz ve bütün insanlık için faydalı olmaya çalışmalıyız. İslâm'a uygun olarak bir hayatı yaşamamız sonucu, dünya imtihanımızı kazanıp, ebedi hayatta kurtuluşa ermeliyiz. Baş, bel ağrısı ile 05 şubat günü başlayan hastalığım dayanılmaz olup artınca Oğlum Seyit Mehmet ile birlikte Konya Şehir hastanesine giderek muayene oldum. Kan tahlili, röntgen, Kalp grafiği gibi işlemler tamamlanınca akciğerde enfeksiyonun yeni başladığı ifade edildi. Hastanede serum takılıp ilk girişimler yapıldı. İlaçlarım yazıldı. Hastaneden ayrılmadan birde PCR testi vermem istendi. Testi verip hastaneden ayrılıp yazılan ilaçlarımızı aldık. Her ihtimale karşı kimseye zararımızın dokunmaması için karantina koşullarını uygulamaya başladım. Akşam saatlerinde testimin pozitif çıktığı mesajı geldi ve zorunlu karantina günleri başladı.

Karantinanın 1. ve 2. günleri hafif ağrılarla devam etti. Ancak özellikle 3. 4. ve 5. günlerde ise sanki otomatik seriye bağlanmış gibi sürekli devam eden öksürük vardı. Öksürükle birlikte müthiş bir baş ağrısı oluştu. Muhtemelen öksürüğün oluşturduğu tahribat bazı ağrıları da tetikledi. Bel bölgemde de yoğun ağrılarım oldu. Nefes almam da genel olarak sorun yaşamadım. Ancak yoğun öksürük sonucu bir dakika bile yatıp uyuyamamanın verdiği sıkıntının tarifi mümkün değil... Sağlıklı olmak ve İman sahibi olmak çok büyük nimetlerdir. Beşinci gün Dr. Kutsi ÖNCÜ abiyi arayıp hastaneye giderek tahlillerimi gösterdim. Önce hastaneye yatman daha uygun olur diye düşünüyorum dedi. Sonra oksijen değerine bir baktırıp ölçüm yaptırdı. Oksijen değerim 98 çıkınca sen hastane ortamında kalma eve git istirahat et. İlaçlarını kullan, bol bol narenciye limon, portakal v.b. tüket ve tatlılardan uzak dur dedi. İlaçlarla birlikte meyve takviyesi yapmak suretiyle birkaç gün daha devam ettim. 6. ve 7. günlerde öksürüğüm azaldı. Ayrıca baş ve bel ağrılarım genel olarak dindi. 8. gün de istirahatime devam ettim ve sonrasında karantina sürecimi tamamlamış oldu.

Değerli kardeşlerim Covid-19 omicron varyantı daha hafifi atlatılıyor diye düşünülmekte. Ancak durum hiç de öyle değil... Bize düşen tedbir almak. Tabi ki imtihan ediliyoruz sağlıkta, hastalıkta Rabbimiz den gelmektedir. İki aşımı olmuş olmama rağmen bu sıkıntıları yaşadığıma göre, sebeplere sarılıp hiç aşı olmasaydım yaşayabileceğim sıkıntıları tahayyül bile edemiyorum. Bu vesile ile aşıları olmanın önemini hassaten ifade etmek isterim. Artık kendi aşımız Turkovac ‘ta aktif olarak kullanıma sunuldu. Mutlaka aşıları yaptırmanın faydalı olacağını ifade etmek isterim.

Hastalığım anından itibaren yakın ilgi-alaka gösteren telefonla arayan, sosyal medyadan yorum yazan, şifa bulmam için dualar edenaile fertlerimizin her birine, özellikle kızım Sema'ya, eşime, oğullarıma, gelin kızlarıma, babama, kardeş ve dostlarımızın her birine kalb-i şükran'larımı sunarım. Rabbimiz, emeği geçenlerin her birinden ebeden razı olsun. Rabbimiz, hastalarımızın her birine şifalar versin. Ahirete irtihal edenlere de rahmeti ile muamele eylesin. Mekanları Cennet Olsun. Rabbimiz, her birimize hayırlı, bereketli, güzel uzun ömürlerle birlikte rızasını kazanmayı nasip eylesin. Sıhhat ve âfiyetler dilerim. omerlutfiersoz@gmail.com


Yazarın Diğer Yazıları