BUGÜN ALLAH İÇİN NE YAPTIK?
AKŞENER NEYİ BAŞARDI?
GÜNÜMÜZ SORUNLARINDAN İLETİŞİMSİZLİK
Güvenli Araç Ödemesi
GENÇLİĞİN GELECEĞİ-GELECEĞİN GENÇLİĞİ (TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ)
Dezenformasyonla mücadele ediliyor mu?
Evlilikte Güven
Hardal Tanesi
DİL KÜLTÜR İLİŞKİSİ
ULU CAMİİ
TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE KONYA KİTABI
Şiir
Gerçekten ‘fahiş fiyat’ var mı?
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -2-
ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
Son dönemlerde bize Kuran yeter diyerek Sünnete düşman olan, Sünnet’i devre dışı bırakmaya çalışan zavallılar türedi. Kuranı Kerimde beş vakit namazdan bahsedilmekte olup, kaç rekat ve nasıl kılınacağını ise Sünnet’ten öğrenmekteyiz. Sünnet’i devre dışı bıraktığınızda namaz gibi en önemli bir ibadeti bile yerine getirme imkânından insanları mahrum bırakırsınız. Buna hiç kimsenin hakkı da yetkisi de yoktur. Tabiri caizse Kuran-ı Kerim İslam’ın anayasasıdır. Sünnette yasaları hükmündedir. Mütevatir, Meşhur v.b. Hadisleri görmemezlikten gelemeyiz. Sünnet hükümleri tabi ki Kuran hükümlerine aykırı olamaz. Kuranla çelişen zayıf ve Mevzu (uydurma) hadisler bellidir. Bunları iyi bilerek Müslümanların bilgilendirilmesi sağlanmalı, İslâm, ana kaynaklarına uygun olarak yaşanmalıdır. Peygamber ve Sünnet düşmanlığı da asla yapılmamalıdır.
Âyet-i Kerimelerde: “Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!” (Nisa Sûresi âyet:80) “(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ Sûresi âyet:107)”
“ Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb Sûresi âyet:21) Bu âyet-i kerimede; Hz. Peygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnek, en büyük fazilet numunesi olduğu anlatılmaktadır. Böylece, Resûlullah’ın, hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum birtakım nazarî kaideler öğretmekle görevli olmayıp, onun hedefinin, insanlığa amelî kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır. Bu gerçekler çerçevesinde, onun hayatı ve sîreti incelenmeli, bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır.
“Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih Sûresi âyet:10)
Âyet, Kureyş ile Müslümanlar arasında yapılan on yıl süreli Hudeybiye antlaşmasına ve bu antlaşma sırasındaki biata işaret etmektedir.
“Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin.” “İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.” (Enfal Sûresi âyet:20-21)
“Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.” (Necm Sûresi âyet:3-4) buyurulmuştur.
Kuran’ı Kerimi en iyi anlayan ve yorumlayan kişi muhakkak ki Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) dir. O kendi nefsinden, heva ve hevesinden konuşmaz, vahiyle konuşurdu. Vahiy olmadığı hususlarda şahsi görüşlerini ifade eder, yapılan istişarelerde Sahabelerin ileri sürdüğü görüşlerin de kabul gördüğü ve uygulandığı olmuştur. Hendek savaşı öncesi yapılan istişarede olduğu gibi Selmani Farisinin önerisini kabul edip, hendek kazılarak O’nun gerisinden savunma yapılmıştır. Ben Peygamberim ben ne dersem o olur dememiştir. Bu gerçekleri de çok iyi bilmeliyiz. Allah'a ve Resulüne itaat etmek için öncelikle sağlam bir İmana ihtiyaç vardır.
Veda Hutbesinde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.): "Ey Müminler size iki emanet bırakıyorum ki: onlara sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetin ilki, Allah'ın Kitab-ı Kur'an-ı Kerîm, diğeri ise, benim Sünnetimdir" buyurmuştur.
Allah'a ve Resulüne itâat demek; Can-ı gönülden inanıp onların emrettiklerini yapmak, yasaklarından kaçınmakla olur. Aksi halde, Allah'ı ve Resulünü seviyor ve itaat ediyorum dediği halde, Allah ve Resulünün emirlerini yerine getirmeyip, yasaklarından kaçınmayanlar ancak ve ancak yalan söylemiş olurlar.
Cenab-ı Allah, cümlemize, kendine ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.)'e itâat eden, amel-i Salih kullarından olmayı nasip eylesin. Sıhhat ve afiyetler dilerim.
GENÇLİĞİN GELECEĞİ-GELECEĞİN GENÇLİĞİ (TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ)
KUL HAKKI
İBADETLERİN DEVAMLI OLANI MAKBULDÜR
ARİFE VE RAMAZAN BAYRAMI
FECRE KADAR ESENLİK DOLU MÜBAREK KADİR GECESİ
FİTRE (SADAKA TÜL FITR)
YARDIMLAŞMANIN ÖNEMİ
HAYATIMIZI; KUR’AN VE SÜNNETE UYGUN YAŞAMALIYIZ
RAMAZAN’IN EVVELİ RAHMET, ORTASI MAĞFİRET SONUDA CEHENNEMDEN AZAD OLMAKTIR
ŞERÎAT NEDİR?