Allah Yarattıklarıyla Beraberdir

Aslında Allâh’ü Zülcelâl ve Tekaddes Hazretlerine mekân izâfe edilemez. Zira o mekan îtibâriyle her tür tariften münezzehtir, tarifi imkansızdır. Bununla beraber Yüce  Allâh (CC), her zaman ve mekânda yarattıklarının yanında ve kullarının her hal ve hareketinden haberdardır. Birçok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde bu konu dile getirilmekte ve dikkatimiz çekilmektedir..
Hadîd Sûresinin 4-5. Âyeti’nde şöyle buyurulur: ? O gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Arş’a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, o sizinle beraberdir. Allâh bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Göklerin ve yerin hükümrânlığı onundur. Bütün üşler ancak ona döndürülür.
Arş: Kudret ve hakimiyet tahtı, sınırsız kudret makamı demektir.
Kâf Sûresinin 16. Âyeti’nde ise: ‘Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şâh damarından daha yakınız.’ Buyurulmak suretiyle, hiçbir şeyin Allâh’dan gizli kalamayacağına işaret edilmektedir.
Yüce yaratıcı bütün mahlûkâtı ve hâsseten insanoğlunu yoktan var etmiştir. Bu sebeble içini, dışını hatta aklından geçenleri dahi bilmektedir.
Akla şöyle bir soru gelebilir. ‘AllÂh (CC) herşeyi bildiğine göre, insanın sağ ve solunda var olup, bütün hâl ve hareketlerini kaydeden meleklere ne lüzum vardı’? Melekler bu görevi aslâ ve kat’â Allâh’ın (CC) bilmesi için değil, kullarına bir belge olsun diye kaydetmektedirler. Onlar bu kayıt işlemini yaparken Allâh (CC) zatan kullarına şâh damarından yakın olduğunu bildirmektedir. Meleklerin kaydettikleri ise, hesap gününde kullarınnın karşısına, kendilerine  şahit olmak üzere konulacak ve yine birçok âyette belirtildiği üzere, meleklerin kaydettiklerini gören kimi yüzler ağaracak, kimi yüzler de kararacaktır. Kimi yüzler parlayacak, kimi yüzler ise asılıp buruşacaktır. (Bakınız Âli İmrân 106 ve Kıyâmet Sûresi 20-24.âyetleri)
Aklı Selîm sahibi her insan kâinâta baktığı zaman her şeyin mükemmel bir nizâm içinde olduğunu görür. Akılları hayrette bırakan bu mükemmellik, insanı ister istemez Yüce Yaratıcının sonsuz ilmine ve kudretine götürür. Bir başka ifâdeyle, insan kâinât kitabını okuyunca, Allâh’tan başka bir güç ve kudretin olmadığını anlar.
Belki bu fânî âlemde biz kendimizi başkalarından saklayabiliriz. Birtakım gizli işler çevirebiliriz. Bunu sadece belirli bir zaman için belki başarabiliriz. Fakat bir süre sonra anlayamadığımız bir şekilde o gizli işlerimiz ortaya çıkar. İşin sırrı da burada zaten.  Çünkü biz yalnız olduğumuzu zannederken  her şeyimize Allâh’ın  şâhit olduğunu unutmuştuk. Dünyadaki rezilliğin yanında âhiretteki sıkıntı da cabası.
Allâh (CC) her şeyi yerli yerinde ve mükemmel bir şekilde yaratmış. O Hâlık/Yaratıcı, biz ise mahlûk/yaratılan olduğumuza göre, elbette unutma ve bilgisizlikten kaynaklanan hatalarımız/günahlarımız olacaktır. Yaratılışımızın ve kulluğumuzun gereği de zaten budur. Ancak unutulmaması gereken bir husus da, Bilmeden veya unutarak yaptığımız hatalara şâhit olan Rabbimizin mürebbîliğine sığınıp özür dilemek yani tevbe ederek, engin rahmetine dahil olmaktır.
Gerek dünyevî, gerekse uhrevî âlemde mahcup olmamak için her yerde Allâh’ın bize şâhit olduğunu unutmamak ve ona göre îmânımızı korumak ve kulluk etmek mecburiyetindeyiz.
Yeni Konya Gazetesi çalışanları ve okuyucuları başta olmak üzere bütün ehli İslâm’ın 1434. Hicret Yılı’nı kutluyor, iki cihânda yüceliklere vesîle olmasını diliyor, sağlık ve esenlik içersinde geçecek daha nice hicretlere kavuşturmasını  Mâlik’ül Mülk’den niyâz ediyorum.


Yazarın Diğer Yazıları