Bin aydan hayırlı gece

Beşikten mezara doğru devam eden hayat yolculuğumuzda, mübarek bir ayın daha sonuna yaklaşırken, bin aydan hayırlı mübârek bir geceyi ihya edebilmenin heyecanını ümmet olarak bir daha yaşıyoruz. Kadir Gecesi’nin mübârek ve bin aydan hayırlı oluşunu Kur’ân-ı Kerîm bize şöyle haber vermektedir.
‘Hâ Mîm. Apaçık olan kitaba andolsun ki, biz onu mübârek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. Katımızdan bir emirle, her hikmetli iş o gecede ayırt edilir.’  (Dühân, 1-5)
Her ne kadar bir kısım ulemâ, Dühân Sûresi’nin bu ilk beş âyet’inin ‘Berat Gecesi’ne işaret ettiğini söylemişse de, çoğunluğa göre ve bizce de Kadir Gecesi’nin anlatıldığı kesindir. Zirâ ‘Mübârek bir gecede indirdik? ifadesi ile, o gecenin de Kadir Gecesi olduğu, Kadir Sûresin de açık bir şekilde anlatılmaktadır. Berat gecesi hakkında yapılan yorumların sağlam bir delîl’i yoktur.
Yine Dühân Sûresinde, ‘Her hikmetli iş, o gecede ayırt edilir’ buyurulmaktadır. Kadir Sûresi’nde de, ‘Melekler ve Rûh (Cebrâil), Rablerinin izni ile, her türlü iş için iner de iner’ buyurulmaktadır.
Kur’ân-ı Kerîm Levh-ı Mahfûz’dan bir defada dünya semasına indirilmiş olup, Kadir Gecesi’nden başlayarak, âyet âyet, sûre sûre 23 yılda nüzûl’ü tamamlanmıştır.  
Bulunduğu her yeri şereflendiren Kur’ân- Azîm’üşşân, bu geceyi şereflendirmiştir. Allâh’ın lütfu keremi ile bu gece Kur’ân’ın kendisinde nâzil olmaya başlaması ile bin aydan hayırlı olmak gibi bir yüceliğe ermiştir. Kadir Sûresi’nde bu konu şöyle anlatılır:
‘Şüphesiz, biz onu (Kur’ân-ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve rûh (Cebrâîl AS) o gecede, rablerinin izni ile, her türlü iş için iner de iner. O gece tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.’ (Kadir Sûresi, 1-5)
Âyet-i Kerime’de geçen ‘BİN’ sayısı, kesretten (çokluktan) kinâye olup, hayırların çokluğu anlatılır.
Bilindiği üzere Hz.Peygamber (sav) ümmetine çok düşkündür. Bu durumu Allâh’ü Teâlâ (cc) Tevbe Sûresi’nin 128. Âyet’i Kerîmesinde şöyle beyan etmiştir:
‘Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatlidir.’
Hz. Peygamber (sav) ümmetine aşırı düşkünlüğü sebebi ile olacak ki, geçmiş ümmetlerle kendi ümmeti arasındaki ömrün süresi ile meşgul olmuş, neticede kendi ümmetinin ömrünün, Allâh’a kulluk ve salih amel işleme bakımından önceki ümmetlerden kısa olduğunu görmüştür. Nitekim bir ivâyette şöyle anlatılır:
‘Hz. Peygamber (sav) ümmetinin ömrü gösterilmiş, Resûlullâh (sav) de,önceki ümmetlerin ömürlerine nispetle kısa olduğu için, amelde onların uzun ömürlerine yetişemezler diye bu ömrü kısa bulmuştur. Bunun üzerine  Allâh’ü Teâlâ (cc), bin aydan hayırlı olan kadir gecesini vermiştir’ (Muvattâ, Îtikâf 15)
Hz. Peygamber’e (sav) Kadir gecesi ramazan (ayı) ın neresinde diye sorulmuştu. Resûlullâh (sav):
‘Ramazan’ın tamamında’ buyurmuşlardır. (Ebû Dâvud, Salât 324)
Hadîs-i Şerîf’de ifade buyurulan, ramazan ayının tamamında ifadesi, ümmetin, ramazan ayını daha titiz bir şekilde değerlendirmesine yöneliktir. Aynen Cuma gününde icâbet saatinin gizlendiği gibi. Ramazan ayı içersine kadir gecesinin gizlenmiş olmasının da en büyük sebebidir. Eğer bildirilmiş olsa, meselâ 27. Gece kesinlikle kadir gecesi diye bildirilse idi, o zaman insanlar ramazan-ı da bırakır, insanlar sadece 27. gece için amel ederlerdi. Hakîkî manada Kadir gecesi, Kur’ân’ın indirilmeye başlandığı gecedir. Çünkü, açıkça Kur’ân bunu ifade ediyor. Madem ki Kur’ân Kadir gecesinde indirildi. O zaman Kadir Gecesi. Aynı zamanda Kur’ân gecesidir.
Kadir gecesi hakkında muhtelif rivayetlerin olması, tamamen açıkladığımız illetler sebebi iledir.
Kadir Gecesine ait özel bir ibâdet şekli yoktur. Esasen hiçbir gece için özel ibâdet yoktur. Bu tür görüşler hicrî dördüncü asırdan itibaren ortaya çıkmış olup, büyüyerek günümüze kadar gelmişlerdir. Bunlardan birsi de tebih namazıdır. Ne Kur’ân, ne sünnette yeri yoktur.
Kadir Gecesi’nin ihyâsı ile ilgili, en sahih rivâyet olarak sadece Peygamberimiz’in (sav)  ‘Allâhım! Sen affetmeyi seversin, beni de affet’ şeklinde gelmiştir. Aslında zaman olarak, gece ve gündüzlerin birbirine bir üstünlüğü söz konusu değildir. Zamanlara, gece ve gündüze değer katacak olan, bizim ihlâs ve samimiyetle yapacağımız ibadetlerdir. Asıl yapılması gereken şey şudur: Madem Kadir Gecesi, Kur’ân gecesidir. Öyle ise Kur’ân ile hem hâl olmak gerekir. Onu okuyup anlamak ve onunla hayatlanmak, ibâdetlerin en üstünüdür.
Yüce Allâh (cc) cümlemizin kalan ömrümüzü, gündüzü ramazan orucu, gecesi de, kadir gecesi gibi olanlardan eylesin.


Yazarın Diğer Yazıları