Herkes Mutlaka Onu Görecek

Her canlının doğumu mukadder olduğu gibi, ölümü de kesindir. Ölümsüzlük sadece Allâh'a mahsustur. Ezelî ve ebedî olan O'dur.
İnsan için ölüm, diğer mahlûkâtın aksine asıl hayatın başlangıcıdır. Dünyada ektiklerini orada biçecek, ettiklerinin karşılığını da orada bulacaktır. Yolculuk, amellerin sonucu olarak cennet ya da cehenneme doğru, dönüşü olmamak üzere ebediyete yelken açacaktır.
Sonsuzluk âleminin kapısı ölüm meleği ile açılacağına göre, O'nu görmeden geçiş mümkün değildir. İbret alanlar için doğum ve ölüm seyr'ü seferi her gün gerçekleşmektedir. Bu gerçekle iç içe olmamıza rağmen ne yazık ki hep gaflet içindeyiz. Ölüm her ân gelebilecek olmasına rağmen, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyevi hesaplar peşindeyiz. Tecrübe edeni olmadığı halde üzerinde en çok konuşulan mesele de yine ölümdür.
Bir mü'min için ölüm yok olmak değildir. Ebedî saâdete açılan bir kapıdır. Bu kapıdan geçişin zevkini yaşamaktır. Yüce Rabbimiz bize şöyle müjde vermektedir. 'Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihân oalarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.' (Enbyâ, 21/35) Aynı müjde daha birçok âyette dile getirilir.


Ölümün zevk oluşu mü'min olmayanlar için bir alay konusudur. Aynı alaylı ifâdeler cehennem için de kullanılmaktadır. Meselâ: 'Allâh; 'Şüphesiz Allâh fakirdir, biz zenginiz' diyenlerin sözünü ekbette duydu. Onların dediklerini ve haksız yere peygamberlerini öldürmelerini yazacağız ve: 'Tadın yangın azabını' diyeceğiz. Bu kendi ellerinizin (önceden) gönderdiklerinin karşılığıdır. Allâh, kullara aslâ zulmedici değildir.' (Âl-i İmrân, 3/ 181-182)
Ölüm gerçeği ile bire bir yaşayan hiç şüphesiz ki ölüm meleği ve onun maiyetindeki Nâziât ve Nâşitât melekleridir.
Nâziât: Kâfirlerin ruhlarını şiddetle çekip çıkaran meleklerdir.
Nâşitât: Mü'minlerin canlarını kolayca alan meleklerdir.
Nâziât melekleri, canlarını alırken kâfirlere azâbı yaşatırken, Nâşitât melekleri de canlarını alırken mü'minlere lezzetlerin zevkini yaşatırlar.
Sevdiklerimizden biri öldüğünde fıtratımız gereği üzülürüz. Zâlim bir kâfir öldüğünde ise seviniriz ve zâlimler için yaşasın cehennem deriz. Acaba aynı duyguları ölüm meleği de yaşıyor mu?


Menâkıp kitaplarında şöyle bir kayda rastladım. Çok dikkatimi çektiği için paylaşmak istedim. Belki sizin için de câlibi dikkat olur. Şöyle ki:
Allâh (CC) her şeyi en iyi bildiği halde canları almakla görevlendirdiği Azrâil'e bir gün sormuş:
'-Ey Azrâil! Bunca zamandır kullarımın canlarını alıyorsun. Canları bedenlerden ayırırken en çok kime merhamet duydun, kime öfkelendin?'
Azrâil demiş ki: '-Yâ Rabbi! Her şeyi en iyi bilen sensin. Bir defasında deniz üzerinde fırtınaya tutulan bir geminin suya dökülen bütün yolcularının canlarını almıştım. Fakat bu sırada kucağında küçük yavrusuyla bir tahta parçasına tutunmuş, suya bir dalıp bir çıkan annenin de canını alıp, küçük yavrusunu bir tahta üzerinde sağ sâlim bıraktığım zaman, su üzerinde annesiz kalan o yavrucuğa çok üzülmüştüm. Onun acıklı hali uzun zaman beni derinden etkiledi ve üzdü.'
Allâh (CC)şöyle buyurmuş: 'Ey Azrâil! Bu seni en çok üzen hâdisedir. Şimdi de en çok sevinç duyduğun bir bir olayı anlatır mısın. Kimin canını sevinerek aldın?'
Azrâil: 'Yâ Rabbi! Falan yerde zâlim bir hükümdâr vardı. Etrafını kasıp kavuruyor, halkı inim inim inletiyordu. İşte o zâlimin canını almam için bana emir geldiğinde, ona doğru giderken çok neşelendim. O zâlimin canını alırken sevindiğim kadar hiçbir şeye sevinemedim.'
Bütün sırların ve hikmetlerin yegâne sahibi ve bileni olan Yüce Allâh (CC), Azrâile tekrar sormuş: 'Ey Azrâil! O canını alırken sevinç duyduğun zâlim kimdi biliyor musun?'


Azrâil: 'Sen bilirsin Yâ Rabbi!'
Yüce Allâh (CC): 'İşte canını alırken büyük sevinç duyduğun o zâlim, bir zamanlar bir tahata üzerinde bıraktığında, büyük üzüntü duyduğun o mahzun çocuktu.'
Ne kadar da sınırlı bilgiye sahibiz. Belki en yüce mutluluklara yolladığımız kimseler için, bilmeden feryâd ediyoruz. Sanki ebedî saâdetlerini istemiyormuşçasına. Kaldı ki arkalarından bizim de gitmemiz mukadder olduğu halde.
Azrâil'in canları alırken üzüntü duyduklarından olmak dileklerimle, Yüce Rabbimiz cümlemiz ve tüm ehli îmâna hayırlı âkıbetler lütfeylesin. ÂMÎN


Yazarın Diğer Yazıları