İdam Cezası Gelmeli Ve Uygulanmalıdır

Son zamanlarda dillendirilen konu: ‘îdâm cezası geri gelmelidir.’ Çok haklı bir talep’
Îdâm cezasının geri gelmesini istemek kadar, onu uygulamak da önemlidir. Zira bu ceza yürürlükte iken kaç tane cânîye uygulandı. Bunu da görmek lazım.
En başta şunu hatırlatalım. Bahsimiz tamamen taammüden yani bilerek cinayet işleyenlerle ilgilidir. Yoksa elinde olmayan nedenlerle ölüme sebebiyet verenler değil. Mesela: Kendi yolunda giderken âniden karşısına çıkıveren biri için, frene de bassa kurtaramamıştır’ gibi.
Ülkemizde îdâm cezası yürürlükte iken nice cânî, birtakım siyâsî mülâhazalarla çıkarılan ‘Af’larla salıverildiler. Suçluların yaptıkları yanlarına kâr kalmış oldu. Göz yaşları ise akmaya devam etti. Neticede katiller, cânîler çoğaldılar. Cinâyetler sıradanlaştı. Cinâyet mafyaları oluştu. Adâletin yerini zulüm aldı. Sözde güçlüler zayıfları ezerek yok etmeye başladı’
Adâletin uygulanamaması devlet gücünün de zafiyetinin ortaya çıkması demektir. Hak ve hukukun uygulayıcısı ve yetkilisi olan devlet âciz kaldığında vatandaş kime güvenecek? Herkes kendi cezasını kendisi vermeye kalkarsa o zaman iç savaş çıkar ve Allâh korusun, bu durum devletin de yok olmasına sebep olur.
Formalite olarak yasalarda bulunduğu halde uygulanmayan cezanın ne ehemmiyeti olabilir ki?
Hayatta her şey insana Yüce Yaratıcı tarafından emanet olarak verilmiş ve bu emaneti almak da O’na aittir. En önemli emanet ise canımızdır ve her şeyin üstündedir.
Vicdanı olan herkes, haksız yere bir cana kıymaya müsaade edemez. Mutlaka bunun bir karşılığının olmasını ister. Hele hele haksız yere bir ciğer pâresinin, en yakınının hunharca/vicdansızca katledildiğine şahit olanlar için kısas cezasını istemekten daha normal bir şey yoktur. Olaylara onların gözünden bakmak zorundayız. Çünkü bu şenî hadise bir gün bizi de içine alabilir.
Canımızı yakan, yüreğimizi burkan ve nefretimize zirve yaptıran olayların birkaçını hatırlamayalım.
Bir bayram günü şeker toplamaya çıkan üç çocuk kaybolmuştu. İki sene sonra bir cânî tarafından katledildikleri ortaya çıktı. Üç tane aile kederinden yıkıldı. Katil ise bu ailelerin vergileriyle hapiste güven içerisinde beslenmektedir.
Bir sarraf dükkanını soymaya çalışan hırsızlar, kendilerine direnen iş sahibini ve oğlunu öldürdüler. Katiller şu anda maktullerin hayatta kalanların vergileriyle içeride beslenmektedirler. Hem de adına müebbet denilen ömür boyu hayat garantili bir şekilde.
Kur’ân kursunda okuyan bir çocuk kaçırılıp tecavüz edildikten sonra öldürülmüş halde bulundu. Yakalanan cânî şu anda o çocuğun babasının vergileriyle beslenmeye alındı.
İddiâya göre ablası kendisine verilmediği için sözde intikam almak için onun küçük kız kardeşini kaçırıp hunharca katleden kişi yakalandı. Şu anda o ailenin vergileriyle içerde besleniyor.
Sürücü direksiyon hakimiyetini kaybederek; şu kadar kişinin ölümüne sebep oldu. Yapılan kontrolde bilmem ne kadar promil alkollü olduğu görüldü. Sonuç: Ölenler öldü, sarhoş cânîler maktullerin vergileriyle bakıma alındılar ‘Allâh’u âlem belki de bir takım hafifletici sebepler bulunup salıverilenler de vardır. Mesela: Ölenlerin orada ne işi vardı de denilebilir. Çünkü olamaz denilen şeylerin normal karşılandığı bir dünyada yaşıyoruz maalesef’
Daha neler neler’
Neredeyse hemen herkeste silah var. Yan bakana çek e öldür. Nasıl olsa hayat garantili, devlet güvenceli koruma altındasın. Daha olmadı birkaç yıl sonra çıkarsın, utanmadan bir de şu kadar kişi öldürdüm diye kahramanlık edasıyla halkın arasında gezersin. Maalesef durum bundan ibaret ve çok vahim.
En çok karşılaştığımız sorulardan biri hatta birincisi konumuzla ilgili.
Gelişmiş ülkelerde idam cezası uygulanırken, bizim ülkede neden kaldırıldı?
Cevap: Bize terörist başı Abdullah ÖCALAN’ı teslim ederlerken, onun öldürülmemesini şart koşmuşlardı. Buna binâen idam cezası kaldırıldı. Tabiî ki bu durum bütün katillerin işine yaradı. En fazla müebbet yani ömür boyu hapis. Bunun manası ömür boyu milletin vergileriyle beslemektir. Daha açık söylemek gerekirse, güçlü bir devlet olamadığımız için o zaman bu dayatmayı kabul etmek zorunda kaldık.
Olaya bir de tersinden bakalım: Îdâm cezası varken hangi katil ve cânîler îdâm edildi. Ben şahsen hatırlamıyorum. Şu askerî cuntaların îdâmları hariç. O tamamen farklı değerlendirilmesi gereken bir konu.
Kur’ân-ı Kerîm’e göre, haksız yere bir cana kıymakla, binlerce cana kıymak arasında bir fark yoktur. Zira bir cana bilerek kıyanın yeri ebedî cehennem olacağı için, binlerce cana kıysa da yeri ebedî cehennemdir. İlgili âyet meâlleriyle konumuzu noktalayalım.
‘Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allâh ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.’ (Nisâ, 4/93)
“Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür” (Mâide, 5/32)


Yazarın Diğer Yazıları