İsrail Kendi Sonuna Yaklaşıyor

Meşhur bir söz vardır ya: ‘Zulm ile âbâd olanın sonu berbâd olur’ diye. İşte bu sözşablon olarak  İsrâil’e tam da oturuyor. Aslında bu konu bir makale ile anlatılacak mesele değil, fakat özetlerin özetini vererek kısaca değinmeye çalışacağım.
Kimdir bu isrâil oğulları?
Yâkub (AS)ın neslidir. İsrâil, Hz. Yâkub (AS)ın lakabıdır.
Mısıra Hz.Yusuf (SAS)ın yanına 11 oğlu ile Hicret etmiştir. Hani oğlu Yusuf, Mısıra kardeşleri tarafından köle diye satılmıştı ya’ Orada çoğaldılar.
Sonraki asırlarda kötü günler yaşadılar. Tâ Hz. Mûsâ (AS) zamanına kadar. O zamanlar Mısır’da Firavun (Tarih’te II.Ramses diye bilinen adam) ve kıptîler hakimdi. İsrâil oğullarını inim inim inletiyorlardı. Her türlü işkenceye mâruz kalıyorlardı. Muhtelif rivayetlere göre sayıları 600 bini bulmuştu. Firavun ve hanedanının dayanılmaz zulümlerine karşı bir kurtarıcı bekliyorlardı. Nihâyet Allâh (CC) onları Hz. Mûsâ (AS) ve Hz.Hârun (AS) ile şereflendirdi. Neticede Firavun ve ordusu Kızıl Denizde boğuldular ve İsrâil oğulları da kurtuluşa erdiler.
Bu kurtuluştan sonra İsrâil oğulları Filistin’e doğru yola çıktılar. Bir başka ifadeyle anayurtlarına hicret ettiler. Ancak ilk etapta Filistin’e giremediler. Zira geçmişlerini çabuk unuttular. Hz. Mûsâ (AS) a yapmadıklarını bırakmadılar. Allâh’ın bahşettiği birçok nimete nankörlük ettiler. Sonunda o nesil Tih Sahrâsı’nda yok olup gitti.
Yeni nesil ile Hz. Yûşâ (AS) Filistin’e girdi.
Gerek târih’î gerçekler ve gerekse Kur’ân-ı Kerîm’de İsrâil oğullarının başlarına bir çok belâ geldiğini bildirmektedir. Fakat bu belâlara hep kendilerinin sebep oldukları da dile getirilmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de,birçok melânet işledikten sonra  âyetleri tahrif ettikleri, (bakınız Nisâ 46, Mâide 13-41) kalplerimiz kılıflı/sağlam dedikleri için (bakınız Bakara 88, Nisâ 100. Âyetleri) Allâh’ın (CC) gazabına uğradıkları ve lânetlendikleri anlatılmaktadır.
İsrâil oğulları bir nimete kavuşup biraz güçlendikleri zaman, ellerinden ne kadar kötülük gelirse onu yapmaktan hiç geri durmamışlardır. Târih boyu kendilerini zelîl edenlerin intikâmını hep güç yetirebildiklerinden çıkarmışlardır. Hep mazlumun âh’ını almışlardır. Peygamberlerini katletmişlerdir. Bunun karşılığında da çok ağır bedeller ödemişlerdir.
Kur’ân-ı Kerîm’de İsrâil oğullarının iki kere güçleneceği ve şımarıklıklarının sonucu olarak da aşağılanacakları belâlarla karşılaşacakları, nihayet kendilerine bir fırsatın daha verileceği ve bunun sonunda kötülüğe dönerlerse, kendilerine de kötülükle dönüleceği anlatılmaktadır.
Şimdi konu ile ilgili âyetlere bakalım.
‘Biz, Kitap’ta (Tevrat’ta) isrâil oğullarına, ‘Yeryüzünde, muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz’ diye hükmettik.’ (İsrâ 4)
‘Nihâyet  bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu herhalde yerine getirilmesi gereken bir va’d idi.’ (İsrâ 5)
Âyette bildirilen ilk felâket, M:Ö VII. Yüzyılda Bâbilliler tarafından gerçekleştirilmiş olup, İsrâil oğulları Filistin’den çıkarılmıştır. Memleketleri talan edilmiş, sağ kalanlar köle olarak satılmıştır. Daha sonra toparlanmışlar M:Ö 63 yılına kadar toparlanabilmişlerdir. Kudüs’ü inşâ etmişlerdir. M.S 70 yılına gelindiğinde, kötülükleri zirve yaptığı için, Romalılar tarafından perişan edilmişlerdir. Bu husus Kur’ân’da şöyle anlatılır: ‘Sonra, onlara karşı, size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik. Sayınızı daha da çoğalttık.’ (İsrâ 6) ‘İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi, yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) (İsrâ 7) M.S 70 yılından, 1948 yılına kadar İsrâil oğulları bir daha toparlanamamışlardır. 1948 yılında yeryüzünün kendileri gibi olan şer odaklarının desteği ile bir kez daha devlet olabilmişlerdir. O günden bu güne 62 yıldır mâsûm ve mazlum Filistin halkına zulmekte, kanlarını dökmekte ve yurtlarını işgâl etmektedirler. Bunun sonucu olarak Yüce Rabbimiz yine İsrâ Sûresinin 8. Âyeti’nde şu uyarıyı yapmaktadır: ‘Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yapmışızdır.’
Bazıları, İsrâil oğullarının bu yükselişini II.dönem olarak kabul etmektedirler. Öyle de olsa İsrâil oğulları işin sonuna gelmişlerdir. Buna belki kendileri güleceklerdir. Hatta şu durumda bunun imkansızlığına inanan birçok müslüman kardeşimiz de vardır.
Ariel Şaron’a demişlerki: Bir Hadîs-i Şerîf’de: ‘Yakın zamanda müslümanlar, yahûdîleri perişan edecekler.  Hatta bir kayanın arkasına saklansalar, kaya onu haber verecek ve Müslüman da onu öldürecek’ buyurulmuş. Ne dersiniz? Şaron şöyle cevap vermiş: ‘Bugünkü müslümanlar onlar değil, biz de o yahûdîler değiliz’ diye cevaplamış.
Biz de diyoruz ki: Târihte firavun sizin ceddinizi perişân ederken, siz güçsüzdünüz, hiçbir şeyiniz yoktu, mazlumdunuz ve mazlum olduğunuz için Allâh (CC) sizinle beraberdi. Neticede zâlim Firavun’u ve çok güvendiği ordusunu helâk etti. Hepsini Kızıldeniz?de boğdu. Şimdi roller değişti. Siz Firavunlaştınız. Hiç birşeyi olmayan Filistinlilere olmadık ezâ ve cefâları yapıyorsunuz. Dünyanın heryerinde de şer üretiyorsunuz. Unutmayın ki Allâh (CC) mazlumlarla beraberdir.
En karanlık zaman, aydınlığa en yakın zamandır.
İsrâil’in çok güvendiği silah ve arka bahçelerinden çok daha güçlü Kadîr-i Mutlak olan Allâh (CC) herşeyi bir anda tersine çevirir.
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.
Başta Filistin olmak üzere Allâh (CC) bütün mazlumların yâr ve yardımcısı olsun


Yazarın Diğer Yazıları