Kur'an Her Konuyu Anlatır mı?

Başlığa vereceğimiz cevap, öncelikle evet olacaktır. Kur'ân-ı Azîm'üş'şân her konuya dikkat çekerek, duru/temiz akıl sahiplerini araştırmaya; öğrenmeye sevk eder.
Günümüzde, bazen öğrenmek için, bazen de kasıtlı olarak, Kur'ân'ın her şeyden bahsedip etmediği tartışılmaktadır.
Kimilerine göre, Kur'ân sadece bir dîn kitabıdır, kimilerine göre de sosyal meselelerden bahseder, modern bilimle alakası yoktur. Herkes kendi zihniyetine göre bir yorum yapmakta ve tez'inin doğruluğunu savunmaktadır.


İslâm ulemasının çoğunluğuna göre ise, Kur'ân-ı Kerîm insanı ilgilendiren her konuya dikkat çekmektedir.
Her şeyden önce çok iyi bilinmesi gereken mesele; Kur'ânın insan üstü bir mucize oluşudur. İlk insandan kıyamete kadar insanlık âlemine gönderilmiş en büyük mucizedir Kur'ân.


Kur'ân aynı zamanda Mûciz'ül Beyân'dır. Yani beyanı/açıklaması ile de insan üstü özelliklere sahiptir. Bu sebeble olacaktır ki, her devirde başlı başına gündem belirleyicisi olmuştur.


Aslında biz de bu yazımızda, sınırlı kapasitemizle, hem de bir köşe yazısında; sınırsız bir yüceliğe sahip olan Kur'ân-ı bu mânâda örnek birkaç Âyet-i Kerîme ile kendisinden öğrensek daha isabetli olacaktır.
'Eğer yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz de ona katılsa, Allâh'ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allâh mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.' (Lokman Sûresi, 27)


Bu Âyet-i Kerîme'de özelde Allâh'ın (CC) ilminin enginliğinden ve sınırsızlığından bahisle, genelde de insanlığın onu anlamadaki acziyetine dikkat çekilmektedir. Konumuza bir Hadîs-i Şerîf'te de: ''Allâh'ın Kitâbı. Onda, sizden öncekilerin haberleri ile, sizden sonrakilern haberleri ve zamanınızda yaşayanların hükümleri vardır. O, hak ile bâtılı birbirinden ayıran ciddî (bir kitap)tır. Onu terkeden zâlim/zorbaları Allâh (CC) helâk eder. Onun dışında yol arayanları Allâh saptırmıştır. O, Allâh'ın (CC) sağlam ipidir. O, hikmetli zikir ve doğru yoldur. Kişiler onu bozamaz, diller onu karıştıramaz. Âlimler ona doyamaz. Çokça tekrarı, insanı usandırmaz. İncelikleri tükenmez... Kim O'nunla konuşursa doğrulanır/tasdik edilir. O'nunla amel eden ücrete/ecirlere mazhâr olur. O'nunla hüküm veren, adâletle hükmetmiş olur. O'na çağıran da, doğruyu göstermiş olur.'  (Şerh'u Sahîh'ut Tirmizî, XI, 30-31)


Hadîs metninde geçen 'Âlimlerin O'na doyamaması ve O'ndaki inceliklerin tükenmemesi' târih'î bir gerçektir. Yüzyıllar boyunca, binler hatta milyonlarca eser, hep onu anlamak ve anlatabilmek için yazılmış ve yazılmaya da devam edecektir. Bu sebeble, birinin çıkıp da Kur'ân sadece şundan bahsediyor, şununla ilgisi yoktur gibi sözler sarfetmesi haddine değildir, olmamıştır da'


Günümüzdeki bütün bilim ve tekniğin temelinde yatan ilhâm kaynağının Kur'ân olduğunda şüphe yoktur. Zaten aklı selîm bilim adamlarının da sonunda Kur'ân-a teslim olmalarının sebebi de budur.
Kehf Sûresi'nin 109. Âyeti, daha açık bir şekilde meseleyi îzâh ediyor, şöyle ki: 'De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için, denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve etsek (denizlere deniz katsak), Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.'


Allâh'ın (CC) sonsuz ilminin bir tezâhürü olan Kur'ân-ı Kerîm, zerreden kürreye, arzdan arşa, dünyadan ahirete her konuya dikkatimizi çekmektedir.
Zannedilmesin ki Kur'ân, sadece ne dîn, ne târih kitabıdır. Ne fesefe ne de sosyoloji kitabıdır. Ne ibâdet, ne de ahlâk kitabıdır.
Kur'ân herşeyin kitabıdır. Sadece anlamak isteyene, istediğini verir. Kişi ona nasıl bakar ve inanırsa, Kur'ân da ona göre yolunu açar.
Kur'ân bütün insanlığa, hakkı, doğruyu göstermek üzere indirilmiş sonsuz bir mucizedir.


Yazarın Diğer Yazıları