Ramazan Ve Paylaşma

Oruç kelimesinin Arapçası olan Savm: Hem tutmak, hem de terketmek manalarına gelmektedir.
Oruç ayı ramazana mahsus olan sadaka-i fıtır başta olmak üzere, infâk ve farz olan zekât, hep paylaşmadır.
Nefisler tutulur, günahlar terkedilir. İyilikler tutulur, kötülükler bırakılır. Helâller ikâme edilir, haramlardan uzak durulur. ‘Ben’ gider, ‘Biz’ gelir. ‘Benim’değil, ‘Bizim’ vardır. Gerçek bir müminin vasıflarıdır bunlar.
İftar ve imsak ramazan ayına mahsus iki özel tâbirdir. Biriyle oruca başlanır, diğeri ile de bırakılır. Bu durum bir ay boyunca devam eder.
İmsakda değil ama iftarlarda davetler yapılır. Belki 11 ay boyunca bir araya gelemeyen hısım/akrabalar  birbirlerini iftara davet etmek suretiyle sofralarını paylaşırlar, hasret giderirler.
Zenginler zekat ve sadakalarıyle, fakirlere şefkat ellerini uzatarak, arada sarsılmaz bağlar kurmaktadırlar. Vakıflar da aynı gaye ile, zengin/fakir arasında köprü olmaya çalışmaktadırlar. Herkes gücüne göre, elinde olanı kardeşleri ile paylaşarak, mânevî derecesini yükseltme gayretinde bulunmaktadır. Kur’ân’ın ifadesiyle mü’min : ‘İyilik ve takvâda yarış halindedir’(Mâide,2)
Asıl iyilik ve paylaşmayı Yüce Rabbimiz bize şöyle bildirmektedir: ‘İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibâret) değildir. Asıl iyilik,  Allâh’a, âhiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen onu, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allâh’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir’. (Bakara,177)
Âyeti Kerîme’deki ‘BİRR’ kavramını Hz. Peygamber (sav): ‘Birr, ahlâk güzelliğidir’ (Müslim, Birr 14) buyurmuştur. Maddi ve mânevî, farz veya nafile bütün iyilik ve güzellikleri, her türlü meşru ve güzel paylaşımları anlatmaktadır. Temelinde ise, kişinin sevdiği şeylerden vermesi diye ifade edilmektedir.
Ramazan orucunun insana iktisâdî eğitim verdiğini de unutmamak lazım. Külfetli iftar sofraları hazırlayıp, büyük masraflar etmek, sonra da yarısı artan nimetleri çöpe atmak, herhalde ramazanın ruhuna uymayan bir davranış olsa gerek. Esasen israf dînen de zaten haram kılınmış bir durumdur. Bu tür davranışlarda ‘Birr’/iyilik yerine gösteriş öne çıkmaktadır. İhlâs ve samimiyet kaybolmaktadır. Bunun yanında bir de iftara davet ettiklerinden de, kendisinin davet edilmesini beklemek de paylaşım ruhuna aykırıdır. Böyle bir anlayış içinde olan kimse sevap yerine günaha girmiş olur.
Zenginlerin birbirlerini davet ederek, sofralarında fakir bulundurmamaları da yine ramazan orucunun ruhuna aykırıdır. Bu tür davranışlar da Hz. Peygamber (sav) tarafından hoş görülmemiştir.
Zenginiyle, fakiriyle, Müslümanların birlikte oturup yaptıkları iftarlar, ancak Halil İbrâhim (as) sofraları olabilir. Nitekim Hz.Peygamber (sav) sofraların bereketinin misafirlerle artacağını bize öğreterek buyurur ki: ‘Bir kişinin yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği dört kişiye, dört kişinin yemeği sekiz kişiye yetebilir'. (Müslim, Eşribe 181) ‘Misafirin duâsı, Allâh katında makbul olan duâlardandır’. (Tirmizi, Birr 7) Allâh Resûlü’ne soruldu: ‘Ey Allâh’ın Resûlü! Biz yemek yiyoruz fakat doymuyoruz’.Peygamber (as) onlara: ‘Herhalde siz yemeği ayrı ayrı yiyorsunuz (değil mi)’ diye sordu. Onlar: ‘Evet ayrı ayrı yiyoruz’ dediler. Bunun üzerine Allâh Resûlü (sav): ‘Yemeği toplu halde yiyiniz ve üzerine besmele çekiniz. O zaman Allâh o yemeğe bereket verir, karnınız doyar buyurdular. (Ebû Dâvud, Etime 14)
Besmele ile başlanan, birlikte yenen, Allâh’a hamd ve şükür ile biten yemekler, karınları doyurur, bereketleri artar. O sofrada oturanların birbirlerine karşı muhabbetleri artar. Birbirlerini Allâh için sever, sayarlar. Zira o sofraların kurulmasında, ihlâs ve samimiyet esastır.
Müminler birbirlerine ne kadar cömert olup, paylaşım içinde olurlarsa,  Allâh da (cc) o müminlerin üzerine bereketini de o kadar açar.
Bizler müminler olarak, birbirimize misafiriz, dünyaya misafiriz.
Allâh cümlemizi hayırlı, şerefli misafirler zümresine ilhâk eylesin


Yazarın Diğer Yazıları