Yaratılan Yaratıcıya Muhtac Olmak Zorundadır

Yaratılan her şey, yaratıcının eseri olduğundan, ona ihtiyacı olması zorunlu bir sonuçtur. Hiçbir şeye ihtiyaç duymayan tek yaratıcı Allâh’ü Zü’l CELÂL(CC) ‘dir. Her şeyi biz insanoğlu için yaratmıştır.
Bakara Sûresinin 29. Âyet’inde şöyle buyurulur: ‘O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.’
Allâh (CC)’ varlık ve birliğini en güzel anlatan ‘İhlâs Sûresi’nde ‘SAMED’ ismi celîli ile bildirilmektedir. Sûre’nin meâlini vermek daha iyi olacaktır.
1- De ki: O Allâh’tır, bir tektir.
  2-Allâh Samed’dir. (Her şey ona muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)
 3-Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir.) Kendisi de doğmamıştır. (Kimsenin çocuğu değildir.)
 4-Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.
Hayatın her saniyesinde mahlûkât onu nefes etmektedir. Özelde insan onu solumaktadır. Zât’ı Ulûhiyyetine ne kadar muhtaç olduğunu hayatın her safhasında hissettirmektedir. Genel alâmetleri sayacak olursak bitiremeyiz. Ancak belli başlı delilleri zikredebiliriz.
İnsan olsun hayvan olsun, doğar doğmaz hemen ana sütünü aramaktadır. Bir başka ifadeyle, sonsuz merhamet sahibionu ilhâm etmekte ve buldurmaktadır. İnsanda bu acziyet yıllarca sürmektedir. Âhir ömründe yatalak olup başkasına muhtâc olmayacağını kim iddiâ edebilir.
İnsanın olgunluk çağına geldiğinde çalışıp kazanmak için akıl ve zekâya, güç ve kuvvete, görme ve işitmeye’ ihtiyacı vardır. Diğer taraftan da işlerinin yürümesi için başkalarına muhtaç olma zorunluluğu devam etmektedir. Daha da ötesi, tabiat olmasa, güneş doğmasa, gece/gündüz mefhumu olmasa, gökten rahmet eseri yağmurlar yağmasa’ insan ne yapabilir ki! Toprağın verimliliği olmasa, ne ekilip biçilbilir ki! Neticede hayat diye bir şey olmaz. Bununla beraber israf ettiğimiz tonlarca ekmeğin hammaddesi olan bir buğday tanesini yaratmağa insanlığın gücü yetmez. Bu acziyetin ta kendisidir.
İnsanoğlu madde planında hadsiz/hesapsız nimetlerle mücehhez kılınmasına rağmen başkaları olmadan hiçbir şey yapamamaktadır. Yüce Rabbimiz ayrıca insanları da birbirini tamamlayacak şekilde yaratmıştır. Hiçbir kimseyi, diğerine üstün olma veya başkasını küçük görmeye fırsat vermeyecek şekilde yaratmıştır.
İhtiyaçlarını karşılamak için çalışıp çabalamak bir zorunluluktur. Çoluk çocuk sahibi olmak için evlenmek bir zorunluluktur. Kazandıklarını harcamak da bir zorunluluktur.
Demek oluyor ki hiçbir şeye muhtaç olmayan Allâh (CC) insanoğlunu başta kendisine ve sonra da diğer yarattıklarına ihtiyaç duyacak şekilde yaratmıştır.
Zengin, fakire muhtaçtır. Fakir olmasa idi işlerini gördürecek eleman bulamayacak ve zengin olamayacaktı. Doktor hastaya muhtaç olduğu gibi hasta da ona muhtaçtır. Her sanat ve meslek erbabı bir diğerine muhtaçtır. Tek muhtaç olmayan Allâh (CC)’tır. Zirâ Samed sıfatıyla muttasıftır.
Ne kadar âciz ve muhtaç olduğumuzu yine en güzel anlatan Kur’ân’dan okuyalım. Buyuruluyor ki: ‘Andolsun, biz insanı, çamurdan (süzülmüş) bir özden yarattık. Sonra onu az bir su (meni) halinde sağlam bir karargâh’a ana rahmine yerleştirdik. Sonra bu az suyu ‘ALAKA’ (Erkeğin spermiyle döllenmiş yumurtanın rahim duvarına asılıp gömülmüş halidir.) haline getirdik. Alaka’yı da ‘MUDGA’ (Cenin’in, üzerinde diş izlerini andıran şekiller taşıyan, henüz uzuvları oluşmamış şekli demektir.) yaptık. Bu mudga’yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allâh’ın şânı ne yücedir. Sonra (ey insanlar) siz bunun ardından muhakkak öleceksiniz. Sonra yine muhakkak siz, kıyamet günü (tekrar) diriltileceksiniz. (Mü’minûn Sûresi: 12-16 âyetler)
Muhtâç olan her varlık, aynı zamanda mutlak ölüme de mahkûmdur. Ancak Yüce Yaratıcının murâdı gereği insanoğlu tekrar diriltilecek ve yine O, Sonsuz Rahmet sahibinin bahşedeceği sayısız cennet nîmetlerine kavuşacaktır. Körü körüne O’nu inkâr edenler ise, yine onun vâ’di gereği hayal bile edemeyecekleri azâblı hayatı yaşayacaklardır.
Hayat, doğum ile ölüm arası bir yolculuk. İnsan âciz ve fâni. Allâh (CC) ise bâkî. O,na rağmen bir hayat mümkün değil. İnsan hiçbir şeyi olmadan geldiği bu dünyadan, yine başkalarının saracağı birkaç metre bezle gitmeye mahkûm. Bu gerçeği görüp durduğu halde, kendisini müstağnî/başkasına muhtâc olmadığını sananlara acımaktan başka yapacak bir şey yoktur. Zira hayatından ibret almayan, ibretlik olur.
Yüce Rabbimiz cümlemizi kendisinden başkasına muhtâc etmesin. Ederse de ehline etsin. ÂMÎN


Yazarın Diğer Yazıları