Yaz Kur’an Kursları

Okulların tatil olmasıyle birlikte çocuklarımız Îlâhî vahyin havasını teneffüs etmek üzere câmii ve kur’ân kurslarına akın ettiler. Bu halleriyle âdeta İnşirâh Sûresi’nin 7. ve 8. âyetlerini yaşıyorlar. Ne buyuruluyor o âyetlerde? ‘Öyleyse bir işi bitirince, diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar’. Uzun bir okul döneminden sonra yaz kur’ân kursları çocuklar için hem tatil, hem dînî bilgileri öğrenme fırsatı olmaktadır. Müslüman’ın lügâtında zaten tatil diye bir kavram olmamalı olamaz da. Zira tatil zamanı boşa harcamak demektir. Oysa Dînmizde bırakın zamanı boşa harcamayı, ‘İki günü eşit olan zarardadır’ ikazı vardır.
Çocuklarımız okul döneminde müsbet bilimlerle, yaz kur’ân kurslarında da din bilimleriyle mücehhez olarak kaliteli insan olma yolunda yürümektedirler. Dîn’in gayesi de insanın mükemmelliğidir. Bu mükemmellik ise âlimlerimizce âyet ve hadîslerden çıkarılan 5 ana madde olarak tespit edilmiştir.
1 - Dîni muhafaza
2 - Nefsi muhafaza
3 -Aklı muhafaza
4 - Nesli muhafaza
5 -Malı muhafaza
Câmiîler ve Kur’ân kurslarımız kapasitelerinin üstünde bir doluluk oranıyla Kur’ân-ı Kerîm’i okuma, dînî bilgileri öğrenme aşkıyle mesâî yapmaktadır. Çocuklarımızın Kur’ân ve dinlerini öğrenmeleri şimdiye kadar hakim güçler tarafından sakıncalı görülüyordu. Çocuklar uzun bir okul döneminden sonra bir de Kur’ân kurslarını kaldıramazlar diye mâsum bir bahane üretiliyordu.
Bilimsel veriler, insan karakterinin % 80 inin 6 yaşına kadar oluştuğunu, kalan % 20 inin de 18 yaşına kadar tamamlandığını söylüyor. Geçmişimize baktığımızda birçok bilim adamının,müctehidlerin daha 6 -7 yaşlarında hafız olduklarını, 20 yaşlarına geldiklerinde birçok bilimsel eser yazdıklarına şahit oluyoruz. Modern denilen çağımızda 20 yaşındaki delikanlımız daha bir lisans eğitimini bitiremiyor. Bu tarihî hakîkatı göz önünde bulundurarak, yaz Kur’ân kurslarına daha bir ciddiyetle eğilmemiz ve çocuklarmızı ona göre yetiştirmemiz gerekmektedir.
Yüce Dînimiz İslâm’a göre insan eğitimi doğuştan başlar, ölünceye kadar devam eder. Bir anne-babanın en değerli varlığı olan çocuklarına öncelikle âile hayatında örnek olması şarttır. Her ne kadar câmii ve kur’ân kurslarına dînî terbiye almak üzere gönderseler de ilk örnek ve rehber kendileridir. Câmiî, kur’ân kursu ve hattâ imam hatip lisesine göndermekle mes’ûliyetten kurtulamazlar. Doğduğunda sağ kulağına ezan, sol kulağına da ikâmetle başlar. Çocuk konuşmaya başladığında kelime-i tevhîd ve kelime-i şehâdet, sonra kısa duâlarla devâm eder. İlköğretim çağına geldiğinde Kur’ân okumayı ve ahlâki değerleri öğrenmiş olması gerekir.
Çocuğun câmiî merkezli yetiştirilmesi de çok önemlidir. Ne yazık ki şimdiye kadar çocuklar câmiîlerden yaşlılar tarafından kovuluyorlardı. Bu noktada Müslüman’ın biraz kendisini hesaba çekmesi, özeleştiri yapması lazım. 7 yaşındaki çocuğu sen câmiden kovarsan, 17 yaşına geldiğinde de câmiye getiremezsin. Üstelik sana saygı da duymaz. Belki bu olumsuz tavırlar, gayretullâh’a dokunmuş olacak ki, başımıza birileri musallat olup çocukların dîn eğitimi sıkıntılı dönemler geçirdi. Günümüzde bu fırsatı çok iyi değerlendirmek hem ebeveynlerin, hem de hocaların en öncelikli işi olması lazım. Çocuk hiç birşey bilmese de câmiî havasını mutlaka alması lazım. Namaz kılanları, cemâati görsün. Hocaefendi namaz kıldırırken varsın onu taklit ederek bağıra bağıra tekbir aksın. Bu durum zihnine nakşolacak ve farkında olmadan namaz ve ikâmeti öğrenecektir. Durup dururken bir çocuğa para bile verseniz bir kere ‘Allah’ü Ekber’ dedirtemezsiniz. Böyle bir çocuk er veya geç bir gün mutlaka câmiye gelecektir.
Çocuklar hammadde gibidirler. Nasıl şekil verirsen öyle yetişirler. Tertemiz dimağlara ne kadar güzel, yapıcı ve kalıcı bilgiler yükler, ona göre de yetiştirirsek; gelecek de o kadar mükemmel olur.
Bir konuya dikkat çekmekte fayda olduğunu düşünüyorum. O da sportif faâliyet ve sosyal aktivite adı altında zaten çok kısa olan zamanı boşa geçirmemek. Zira bu sefer de çocuğun Kur’ân öğrenmesi ve dînî bilgiler alması ihmal edilmiş olabilir. Yahut da çocuk sadece oyun ve eğlenceye odaklanmış olarak kurslara katılı ki, bu duruma dikkat etmek lazım.
Başarıyı ödüllendirmek, arkasından başka başarıları da getirecektir. Bu da ayrı bir fedakarlık gerektirir. Bu sebeple veliler çocuklarını kurslara ihâle etmek yerine hocaefendilerle işbirliği içersinde olmaları lazım. Zaten Diyânet İşleri Başkanlığımız bu sene Elif cüzü ve dînimi öğreniyorum kitaplarını ücretsiz olarak vermektedir. Kitaplar ebeveynlere de çok faydalı olacak donanıma sahip olup, mutlaka onlar da okumalıdırlar.
Hocaefendiler de çocuklarla çok güzel empati kurup, kendi çocukları gibi davranmalıdırlar. Bu sene ülkemiz genelinde Kutlu Doğum Haftası’nda işlenen konunun kardeşlik olduğu da hesaba katılırsa, çok başarılı bir eğitim, öğretim dönemi yaşanmış olunacaktır. O zaman geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızla, gençlerimizle iftihar edebiliriz. Nebevî müjdeyi unutmayalım. Ne buyuruyor?
‘EN HAYIRLILARINIZ KUR’ÂN-I ÖĞRETENLER VE ÖĞRENENLERİNİZDİR


Yazarın Diğer Yazıları