Yuva , yurt (çocuk evi, sevgi evi) ve huzurevlerinde 'din eğitimi' (1)

Geçtiğimiz günlerde katıldığım Yaygın Din Eğitimi Sempozyumunda yuva,yurt ve huzurevleri ile ilgili 2 tebliğe müzakere sunma imkanım oldu.Bu müzakereleri ilgilene okurlarım için en kısa haliyle aşağıda vermek isterim:
Yetiştirme Yurtları,Çocuk Yuvaları,Sevgi Evleri ve en yeni hizmet modelimiz olan Çocuk Evlerinde kesinlikle Din Eğitimi verilmeli kanaatine katılıyorum.3 yıllık süreçte yurt ve yuvaların çocuk evlerine dönüştürüleceği düşüncesiyle din eğitiminin bu yeni sisteme uygun olarak planlanmalı.
Bu danışmanlık ve rehberlik konusunun alanında uzman , özel eğitim almış personel tarafından yapılmalıdır.
Bu eğitimin sürekli yenilenen protokollere bağlı olarak değil , yasal alt yapısı sağlam bir şekilde meşruiyet alanına kavuşturulması zaruri ve önemlidir.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereğince 2 ayda bir yapılması gereken ‘Çocuk Koruma Kurulu’na Dib ve İl Müftülüklerinin de üye olarak alınması.
 Protokol gereği kurumlarımıza gelen din görevlilerinden istediğimiz verimi alamadık.Bunun en önemli sebebi kurumlara gelecek görevlilere mutlaka en azından yeterli Hizmeti içi eğitimden geçirilmeli.
Maddi olarak tüm ihtiyaçlar karşılanıyor ama ondan daha önemli olan manevi boşluğun doldurulması.Bu konuda resmi sivil tüm gönüllü ve iyi niyetli çabalara açığız ve ihtiyacımız var.
‘Oral Fiksasyon’ çocuk yetiştirme konusunda ilgili herkesin çok iyi bilmesi gereken bir kavram.Bu konuda çok araştırma yaptım ve www.cemilpasli.com da yayınladım.0-7 yaşta çocuk yetiştirmede yapılan yanlışlığın telafisi çok çok zor. Bu en çok bizim kuruluşlarımızdaki içeriden ya da dışarıdan gelerek çalışanlarımızın bilmesi gereken husus.
Aile çocuğun gelişmesinde o kadar önemli ki ailesinden ayrı kalan çocuğun kanda şeker değerleri bozuluyor , altını ıslatma gibi etkiler gelişiyor.
Çocuk Hakları çalışmaları Bakanlığımızca yürütülüyor ve önemine binaen şube müdürlüğünden Daire Başkanlığı düzeyine yükseltildi.
Devletin din eğitimine yakın tarih itibariyle yaklaşımından aile çocuklarından çok daha yüksek oranda yuva ve yurtlarımızdaki çocuklarımız etkilenmiştir. Peygamberin ashabı suffe başta olmak üzere yetim , yaşlı , özürlü ve kimsesizlere yönelik uygulamaları ve aynı konuyla ilgili Kuran-ı Kerim’in tavsiyeleri dikkatle incelenmeli ve güncel bir dille çocuklarımıza aktarılmalıdır. Çocuk ve gençlere yönelik bu yaklaşımları derli toplu bir şekilde ortaya koyan rehber kitapçıklarının hazırlanması.
Özellikle dünyada kayıp ve eksikliklerin ahrette Yüce yaratıcı tarafından fazlasıyla telafi edileceğinin vurgulandığı bir ahrete iman anlayışının çocuklarımıza verilmesinin çok önemli bir hakikattir.
Din eğitimi veren İlahiyat Fakültesi ve DKAB bölümlerinde mutlaka dezavantajlı gruplara yönelik özel eğitim programları ana bilim dalı olarak hem lisan,yüksek lisans ve doktora düzeyinde oluşturulmalıdır.Bu programlar oluşturuluncaya kadar HEM leri ile işbirliği halinde kurslarla ihtiyaç giderilmelidir. 2009 yılında 4.Din Şurasında da ifade ettiğim çok önemli bir konu olan ; 0-18 yaş arasında bir Müslüman çocuğuna din eğitimiyle ilgili olarak hangi yaşta ne zaman , hangi konunun ne kadar verileceğinin herkesin anlayacağı düzeyde işlendiği ‘Çocuklara Dini Eğitim Rehber Kitabı’nın hazırlanması.


Yazarın Diğer Yazıları