GÜNÜMÜZ EĞİTİM ANLAYIŞI NASIL OLMALI?

Değerli dostlar toplum olarak yeni bir eğitim ve öğretim sezonunun açılışına hep birlikte tanıklık etmeye hazırlandığımız bu günlerde ne yazık ki eğitim ülke gündemimizin en önemli sorun başlıklarından birisi olmaya devam ediyor.

"Dijital doğanlar” olarak adlandırılan, "Z kuşağı” olarak bilinen, dijital yerli sıfatıyla tanınan ve Türkiye'de genel nüfus içinde 1/3'ü geçen bir orana sahip gençlerin ve çocukların eğitim ve öğretimi kaçınılmaz olarak dijital ortama doğru kaymaktadır. Bu durum, karar alıcılar, politika yapıcılar, uygulayıcılar ve denetleyiciler açısından kritik anlamlar ifade etmektedir. Dijital çağı çok iyi anlama, kavrama ve uyum sağalama becerilerini geliştirmenin zamanı gelmekte ve hatta geçmektedir. Geleceğini daha iyi kuracak olanlar, geleceği iyi kurgulayanlardır. Yeni kurgu, dijitalleşmenin bir hem bir sonucu hem bir sebebi olmak durumundadır. Bu gerçeğin iyi anlaşılması ve eğitimin bu gerçeğe uygun bir şekilde tasarlanıp realize edilmesi gerekmektedir. Eğitimde dijital devrimi yadsıyanların, hiçbir devrimi ya da ciddi bir ilerlemeyi gerçekleştirmesi beklenemeyecektir.

Dijital çağın bireyleri, özgür kişilikleri, önyargısız düşünceleri, sınırsız hayal güçleri, alabildiğine geniş bakış açıları, gelişmiş estetik duyguları, akla en önde değer vermeleri, bilime olan bağlılıkları, spor ve sanata yatkınlıkları, pratik yaşam tarzları ve gelenekçi yapılardan uzak kalmaları gibi farklı ve çağın gerektirdiği donanımda bir profile sahip olacaklardır.

"Eğitim öğretim ortamlarında yapılan en ufak bir hatanın düzeltilmesi yıllar almaktadır. Bunun için, eğitim sisteminde yapılan her öğrenme-öğretme faaliyeti, büyük bir titizlikle hazırlanmalıdır. Eğitim, sadece belirli davranışların kazandırıldığı bir yapı değil, aynı zamanda öğretim yaşantılarının sınıflandırıldığı, organize edildiği ve aralarında bulunan somut ilişkilerin belirlenerek belli bir plan dâhilinde uygulandığı bir sistemler bütünüdür. Eğitim-öğretim uygulamalarında kullanılan kaynaklar yetersiz durumdadır. Bu kaynakların ülke menfaati için boşa harcanmaması gerekir. Bütün eğitim kaynaklarının kullanımı bir plan dâhilinde yapılmalıdır; fakat eğitim kaynakları belli bir plan çerçevesinde kullanılmaya çalışılırken, öğrenme - öğretme ortamları sıkıcı duruma gelebilmektedir. Bunun aksine, öğretim ortamlarının etkili olarak tasarlanması, eğitim-öğretim faaliyetlerini daha canlı, dinamik, etkili, kaliteli, güdüleyici ve kalıcı hale getirir”

Kodlamayı, bilgisayar yazılım programlarının ilk adımı olarak nitelendiriyoruz. Pek çok kodlama dili var kullanılabilecek. Kodlama becerisi edinen bireyler, bir bilgisayar yazılımı, bir uygulama ya da bir web sitesi geliştirme yani üretim yapabilme olanağına sahip oluyor. Biz içerik üreten, problem çözen ve ürün ortaya çıkaran bireyler yetiştirmek istiyoruz ve şu anda programımızda da bunun olduğunu görüyoruz. Bu anlamda kodlama eğitiminin ürün geliştirme becerisi kazandırmada bir araç olabileceğini düşünebiliriz. Yapılan araştırmalar, kodlama eğitiminin çocuklarda bilgi işleme ve algoritmik düşünme becerisini geliştirdiğini ortaya koyuyor. Tabii burada uygulamaya dönük bir kodlama eğitiminden bahsedildiğinin altını çizmek istiyorum. Sadece bilgi ve kavrama düzeyinde bir kodlama eğitimi gerçekleştirirsek bu eğitim amacına ulaşamayacaktır. En az uygulama düzeyindeki bir kodlama eğitimi problem çözmenin de önemli bir adımını oluşturuyor. Problem çözme becerisi bizim kazandırmayı hedeflediğimiz temel yaşam becerileri içinde yer alıyor. Bizim amacımız çocuğun bu becerisini geliştirebilmek için kodlamayı aracı yapmak. Kodlama eğitimiyle, birlikte hem bilgisayar dünyasının, bu dijital dünyanın mantığını öğrenciye kazandırmak hem de bu mantığı kavratarak onların ürün oluşturmalarını sağlamak istiyoruz.

Yaşadığımız çağın dijital gerçekliğine karşın aynı zamanda çağın bu gerçeğini kendi varlığında milli değerlerle harmanlamayı başarmış bir gençlik en büyük özlemimiz. Dijital alanda ortaya koyduğu performansı gençlerimiz aynı zamanda milli değerler boyutunda şekillenmiş bir ahlaki yapılanmayla örgüleyebilirse işte o zaman bilgi birikimimiz yaşanan çağın Türk – İslam medeniyet çağına doğru evrilmesi kaçınılmaz olacaktır.


Yazarın Diğer Yazıları