İSTİHBARAT TARİHİ

İstihbarat ülkelerin varlıklarını sağlıklı devam ettirebilmeleri için vazgeçilmez bir teşkilat konumundadır. Dünya siyasetinin şekillenmesinde rol oynayan bu örgütler tarihi süreç içerisinde yaptıkları eylemlerle de her döneme damga vurmuşlardır Tarihi açıdan bakıldığında istihbarat teşkilatının kim tarafından nasıl ve ne şekilde kurulduğuna yönelik net bir bilgi bulunmamakta. Bu alanda ilk resmi çalışmaların Mısır Kralı Tutmosis tarafından kuşatma altındaki Yafa şehrine gizlice ajan gönderdiği şeklinde bilgiler mevcut. Kralın bu çalışması sonucu oluşturulan strateji sayesinde şehri ele geçirdiği söylenmektedir. Musa'ya göre istihbarat, Tanrı tarafından gönderilmiş ilahi bir emirdir ve kendisi de bu emre uyarak: "Kenan ülkesinde gözlemlerde bulunmak için bu yoldan gidin, ülkeyi ve oradaki insanları inceleyin.” demiştir. Gelişmiş medeniyetlerin ve güçlü devletlerin başarılarının arkasındaki önemli unsurlardan bir tanesinin istihbaratın etkili bir şekilde kullanılmasının olduğu düşünülmektedir. Örneğin, M.Ö. 7. yüzyılda Perslerin iyi bir stratejik istihbaratlarının olduğu, bu alanda çalışanların da geleneksel dillere, inanç sistemlerine ve kurumlarına ait detayları öğrenmeleri ve bilmeleri ve farklı kültür ve inanıştan olan insanlara saygı göstermeleri bu örneklerden bir tanesidir. (Gizli Servisler - John Adam). Bunun yanı sıra Hititlere ait M.Ö 1370 tarihli resmi bir kayıtta da Mısır Kralı II. Ramses'in Hititlerin casusluk ve haber alma teşkilatlarının ani baskın taktiklerinde usta oldukları hususuna da değinilmektedir. Çin'in ünlü bilgini ve tüm dünyanın tanıdığı Sun Tzu "Savaş Sanatı” adlı eserinde bir savaşın en ucuz ve en az kayıpla kazanılmasının yolunun iyi bir istihbarattan geçtiğinin altını çizmiştir. İstihbarat dendiğinde ilk akla gelen ülke ise İsrail ve Yahudi toplumu. İstihbarat tarihinde Yahudi istihbarat örgütlerinin ayrı bir yeri var. Yahudiler, İstihbarat mesleği için kendilerine Tevrat'ı baz almaktalar. İstihbarat bir ülke için vazgeçilmez bir teşkilat konumunda. Dünya siyasetinin şekillenmesinde rol oynayan bu örgütler tarihi süreç içerisinde yaptıkları eylemlerle de her döneme damga vurmuşlardır Bir istihbarat teşkilatını başarılı olarak tanımlanmasını gerektirecek iki önemli ölçü vardır. 1.) Hakkında ne kadar az bilgi edinilebiliyorsa o teşkilat o kadar başarılıdır. 2.) Saha elemanları ne kadar profesyonel ve çözümlenmeleri, deşifre olmaları mümkün olmuyorsa o kadar başarılıdır. Bu bağlamda her bir istihbarat elemanının bulunduğu pozisyon itibarıyla ciddi bir eğitimden geçmesi gerekmektedir. Teşkilat yapılanması 4 aşamalı bir çalışma sistemine sahiptir. 1. Saha elemanlarının topladığı bilgilerdir. 2. Kıymetlendirme denilen aşamadır. Bu aşamada sahadan gelmiş olan bilgilerin doğruluğu farklı kaynaklardan yararlanarak teyit edilmeye çalışılır. Bu aşamada bilginin bir kıymetinin olduğu düşünülürse hakkında bir rapor hazırlanarak üst kurula gönderilir. 3. Üst kurul kendisine ulaşan bilgiyi farklı kaynaklarla iş birliği yaparak değerlendirir ve son aşama olan karar noktasına gönderir. 4. Bilgiye ilişkin strateji belirlenir. Bir ülkenin ne kadar güçlü bir ordusu, ne kadar büyük bir ekonomik gücü ve yetenekli bir istihbarat teşkilatı oluşa olsun eğer o ülkede gelecek stratejisi ve küresel vizyonu olan bir devlet aklı, siyasi kadrosu yoksa tüm bunların hiçbir anlamı ve karşılığı olamaz. Bir devletin stratejik aklı ve küresel vizyonu olması için istikrarlı bir devlet yönetiminin olması gerekir.  Örneğin bir devlette her bir veya iki yıla kadar hükümet değişimi söz konusu oluyorsa o ülkede stratejik bir akılın oluşmasından bahsetmek imkânsızdır. Ancak tüm bu değerlendirmeler ışığında çok rahatlıkla ifade edebilirim ki, günümüzde milli istihbaratımız bölgesel bağlamda tartışılmaz bir üstünlüğe sahip olmakla birlikte her gün etki alanını daha çok genişletmekte ve büyütmektedir. İstihbaratımız geleceğin büyük ve güçlü Türkiye'sinin en büyük teminatlarından birisidir.

Yazarın Diğer Yazıları