İSTİHBARATTA METAFİZİK GÜÇLERİN KULLANIMI

İnsanoğlu yeryüzünde hayat bulduğu ilk andan itibaren doğanın ve hayatın akışını kontrol etmek ve yönlendirebilmek istemiştir. Ancak kısıtlı gücü ve imkânları dolayısıyla bunu başarmakta zorlanmıştır. Bu zorlanmanın bir neticesi olarak kendisini aşan ama kendisinin arayışlarına cevap verebileceğine inandığı doğaüstü güç arayışı içerisine girmiştir. Bu arayışlar insanı büyü, sihir, 3 harfliler gibi uygulamalara itmiştir.

İnsanoğlu için gerek doğayla olan mücadelesinde gerekse kendi içinde yaşadığı dünyanın amansız rekabet ortamında avantaj sağlayabilmenin en etkili yolu geleceği bilmek olarak algılanmıştır. Bazı âlimlerin yorumlarına göre Hz. Âdem (as)'ın cennetten kovulmasına neden olan yasak meyve aslında gelecekten haber alma bilgisidir. İnsanoğlu bu bilgiye erişmek istemekle haddini aşmış, kendisine yasak olan bilgiye erişmek istemiş ve bundan dolayı da cezalandırılmıştır.

Fizik biliminin fiziksel anlamda tanımını yapamadığı tüm kavramlar metafizik olarak tanımlanmıştır. META = YOK, olmayan demektir. Pozitif ilimlerin ilk geliştiği yıllarda dine ait tüm kavramların reddedilmesi için kullanılan bu kavram daha sonra insan algılarını aşan tüm gerçek âlemin tanımlanması amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Bu nedenle Rönesans ile birlikte Avrupa'da gelişen yeni düşünce hayatında metafizik dine dair her ne varsa bunların inkârı ve reddedilmesi amacıyla kullanılmıştır. Çünkü pozitivist anlayışa göre Allah'ın varlığı, melekler, cennet ve cehennem gibi kavramlar fiziksel varlığa sahip olmamaları nedeniyle asla varlığında da bahsedilemez olarak tanımlanmıştır.

Çevresini ve tabiatı kontrol etmek adına geçmişin kadim geleneğinde pek çok ilginç bilgiler vardır. Mesela Türklerde tabiat kuvvetlerini kontrol ederek düşmana zarar vermek için Tanrının onlara bahşettiğine inandıkları YÂDA TAŞI bunlardan biridir. Türklere bu taşın Nuh (as) ve onun oğlu Yafes'ten miras olarak kaldığına inanırlar. Nuh (as)'ın oğlu Yafes'e Orta Asya verilince kendisi o kurak topraklarda ne yapacağını dert edinir. Bunun üzerine babası ona yâda taşının sırrını vererek bu coğrafyada hayatta kalabilmenin imkânını sağlar. Neticede bu bilgi daha sonra Türklere miras olarak kalır.

Metafizik istihbarat denilince Wolf Mesing'i anmadan geçmek olmaz. 10 Eylül 1899 yılında yoksul bir Yahudi ailenin oğlu olarak Polonya'da dünyaya geldi. Zihin okuma ve düşünceleri yönetme yeteneğini Messing, ilk olarak evden kaçtığı yıllarda fark etti. Ailesinin dini bir eğitim görerek haham olmasını istediği için evden kaçan Messing, elindeki gazete parçasını görevliye uzatarak onu bir bilet olarak algılaması için zihninden telkinler gönderdi. Bu telkinler şaşırtıcı bir şekilde etkili oldu. Messing, "Çok büyük bir savaş çıkacak, Naziler Avrupa'yı ele geçirecek ama Hitler Doğu'ya saldırırsa bu, onun sonu olacak, 1945 Mayıs'ında savaş sona erecek ve Sovyet tankları Berlin'i ve faşizmi çiğneyecek” diyerek II. Dünya Savaşı'nı bildi. Kehanetin Hitler'in kulağına gitmesi üzerine Messing'in ölüm emri çıkartıldı. Messing'i yakalayanlar için 200 bin Alman markı ödül verileceği duyuruldu. Messing yakalandığında ise telepati yoluyla koyulduğu hücreden elini kolunu sallayarak çıkmayı başardı.

Hücreden kaçmasının üzerine Sovyetler Birliği'ne sığınan ve telkin yoluyla bunu gerçekleştirdiğini söyledi. Messing, Stalin'in karşısına çıkartıldı. Stalin tarafından bilimsel deneylerin konusu olan Messing aynı yıl içinde telepati yoluyla Stalin'in emri üzerine bir banka soygunu gerçekleştirdi. Messing'in öldürülmesi istense de Stalin buna izin vermedi ve Messing'i korudu. Ölümüne kadar Rusya'da kalan Messing 1974 yılında hayatını kaybetti.

Metafizik istihbarat denilince psikotronik uygulamalardan da bahsetmek gerekir. Nasıl elektronik aletler elektrikle çalışıyorsa psikotronik silahlar da psişik yani insan beyninin gücüyle çalışıyor ki vücudumuzun en önemli organlarından birisi olan beyin ile ilgili gizemi çözülememiş o kadar çok nokta var. Çalışmaların özü ise radyo frekans dalgalarına dayanıyordu. İnsan beyni de bir çeşit radyo frekans dalgası yaydığı için ve bu dalgaları yayan cihazlar uzaktan kontrol edilebildiğine göre neden insan beyni kontrol edilemesindi? İşte bu ve benzeri sorular yoğunlaştı ve yasal olmasa da kendisine CIA bünyesinde karanlık bir çalışma zemini buldu. Yasal olmamasının en önemli nedeni ise; insanlar üzerinde izinleri olmadan çalışmalar yapılıyor olmasıydı.

İnsan beyin gücünü kullanarak kan akışını yavaşlatabiliyor, organizma faaliyetlerini yönetebiliyor. Buz adam lakaplı 'WiM HOF', zihin gücüyle kalp atışlarını ve vücut ısısını kontrol edebilen bir insan olup bu alanda yirmiden fazla dünya rekoru vardır. Aynı zamanda buz dolu küvetin içerisinde bir buçuk saat durmuş Namib çölünde 50° derecede hiç su içmeden maraton koşmuştur.

Sonuç olarak değerli dostlarım günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte insanın beyin gücü ve metafizik âleme ilişkin bilgilerimizde de önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki günümüz dünyasının en önemli istihbarat aygıtı olarak elimizdeki akıllı teknolojiler pek çok alan istihbari faaliyetler için son derece elverişli bir araç olarak istihbarat örgütlerine istedikleri her türden bilgi akışına imkân sağlamaktadır.


Yazarın Diğer Yazıları