KONYA’DA ÖĞRETMENE DARP

Değerli tarih dostları bu hafta ne yazık ki Konya'mızda bir imam hatip ortaokulunda öğretmenimiz acımasızca darp edildi. Yapılan darp sonucu öğretmenimiz ağır yaralanırken hasta hanede yapılan acil müdahale neticesinde ölüm tehlikesini atlattı. Ancak ne var ki yaşanılan bu trajik olay ana akım medyasında hiçbir şekilde yer almadı. Sağlık personellerine yapılan saldırılar karşısında medyanın ortaya koyduğu hassasiyet söz konusu öğretmen olunca ne yazık ki hayata geçmedi. Acaba bugün hekimlerimize, sağlık personeline, hâkim ve savcılara gösterilen güvenlik hassasiyet öğretmenlerden neden esirgeniyor? Bu sorunun cevabını ben kendi vicdanımda karşılığını ne yazık ki bulamadım.

 

Söz konusu gelişme zihin dünyamızda okullarımızın güvenliğinin değerlendirmesine neden oldu. Bugün hemen hemen her kamu binasında devlet personelinin güvenliği amaçlı giriş ve çıkışlarda uygulanan güvenlik tedbirleri yüzlerce evladımızın ve öğretmenimizin görev yaptığı okullarda neden uygulanmıyor? Örneğin giriş yapan kişilerde üs araması, delici, kesici, ateşli, her hangi bir aletin bulunup bulunmadığının denetimi neden yapılmıyor? Rusya'da ABD'de yaşanan toplu katliam örneklerinden birisinin ülkemizde de gerçekleşmesi mi bekleniyor? Tüm bu sorulara cevap verecek bir sorumlu kişi bulmak zor gözüküyor şu aşamada.

 

Hâlbuki tüm samimiyetimle inanıyorum ki kamu personelleri içerisinde en riskli görev yapan kişiler öğretmenlerdir. Nihayetinde son derece dezavantajlı yerlerde, ortamlarda görev yapan okulların, öğretmenlerimizin bulunduğunu biliyoruz. Uyuşturucu çetelerinin kuşatması altında olan, bu çetelerin okulda kuryeliğini yapan öğrencilerin bulunduğu, suç örgütlenmesi niteliğinde gruplaşmaların ve çeteleşmelerin olduğu okullar var. Acaba bu okullarda öğretmenlik mesleğinin gereğini yerine getirmeye çalışan öğretmenler için Milli Eğitim Bakanlığımızın özel bir güvenlik tedbiri var mıdır dersiniz?

 

Bir de olayın hukuki ayrımcılık tarafı var. Darp işlemini sağlık personeline, hâkim ve savcılara yapan kişi eğer kamu personeliyse katlı ceza uygulaması gerçekleştiriliyor. Aynı cezalandırılma yöntemi neden öğretmenlerimize karşı işlenen suçlarda uygulanmamaktadır. Neden acaba? Öğretmenlerin insan olarak kıymeti bir doktor kadar olmadığı mı düşünülüyor dersiniz?

 

Bugün sağlık personeline karşı işlenen en ufak şiddet olayında dahi Sağlık Bakanını anında basın önünde olayın takipçisi olacaklarına dair açıklama yaparken ve personeline karşı işlenen suçlara en ufak dahi müsamahaya izin vermeyeceklerine dair açıklama yaparken görüyoruz. Siyasi kurumlardan aynı hassasiyeti öğretmenlere karşı işlenen suçlarda da göstermelerini beklemek hakkımız değil mi? Aradan geçen onca zamana karşı öğretmenimiz için bakanlık düzeyinde moral destek olacak hiçbir açıklama yapılmamıştır.

 

Söz konusu olay okula ve öğretmene karşı dışardan gelen tehdit ve darp niteliğindedir. Ancak öğretmenlerimiz zaman zaman bizzat öğrencileri tarafından da darp ve tehdide maruz kalabilmektedir. Sadece okul dışından gelen tehdit ve şiddet olaylarında değil okul içinde öğrencilerden öğretmene yönelebilecek her türlü hakaret, tehdit ve şiddet olayında da öğretmenin itibarının korunması esas olmalıdır. Karşılaştığı olumsuzluk karşısında öğrencisini disipline sevk eden öğretmen aynı öğrenci ile aynı okul ve ders ortamında görev yapmak zorunda bırakılmamalıdır. Bu durumda öğrenci değil uğradığı taciz karşısında disipline sevk eden öğretmen cezalandırılmış oluyor.

 

Dolayısıyla öğretmenler uğradıkları pek çok hakarete rağmen hakareti yapan öğrencisini disipline sevk etmekten çekiniyor. Dolayısıyla bu durumlarda öğretmenin okul içindeki itibarının korunması adına her türlü olumsuz tavır sergileyen öğrenci okuldan alınarak bir başka okula ya da suçun niteliğine göre acilen açık eğitime sevk edilmesi gerekmektedir.

Yaşanılan bu elim hadise sonrasında ümidimiz odur ki inşallah devlet yetkililerimiz öğretmenlerimize hak ettikleri güvenli ve huzurlu bir çalışma ortamını sağlayabilmek adına gerekeni yapacaklarına inanmak istiyoruz.


Yazarın Diğer Yazıları