Annelerin, babaların Feryadına Kulak Verelim

Gün geçmiyor ki, terör yüzünden anneler ve babalar kan ağlamasın! Gün geçmiyor ki; terör yüzünden esnaflarımız baskı zoruyla kepenk kapatmak durumunda kalmasın! İnsanlarımızın hepsi bu yüzden tedirgin! Kimsede; rahat, huzur, güven yok! Veliler çocuklarını okula gönül rahatlığıyla gönderemiyor! Hiçbir aile çocuğunun dağa kaldırılmasını istemiyor! Kimse terör belasından memnun değil! teröre kurban veren, teröre çocuğunu kaptıran iki aile örneği vereceğim. Bu, sadece olanlardan iki tanesi. Daha ne mağdurlar var, daha ne kadar terör yüzünden ocağı sönenler söz konusu!
Bir babanın feryadını birlikte dinleyelim;


Kızını İstanbul'a okusun diye gönderdiğini kaydeden baba;
-Bu faşistler benim kızımı kale yaptı. Hayatını söndürdü. Başka kimsenin hayatı sönmesin. Bunların devrimcilikle hiçbir şeyle alakası yoktur. Bunlar; avukatım, devrimciyim diye geçinen, kime hizmet ettiği belli olmayan insanlar! Bunların kendisine faydası yok ki vatana, millete, topluma faydası olsun. Faydası olan insanları da bu hücrelerde çürütüyorlar.”


Annenin gözyaşlarına ne dersiniz;
-Ben kızımı istiyorum. Benim için hayat bitti"
Bu feryat da, oğlu yasadışı sol örgüt tarafından kandırılan babaya ait...
Oğlundan 9 aydır haber alamıyor. 2 yıl önce yaz kampında yasa dışı sol örgüt tarafından aklı çelinen oğlunun canlı bomba olarak kullanılabileceği korkusunu yaşıyor.
Şöyle diyor;
-Hergün ölüp ölüp diriliyorum. Acaba çocuğumdan kötü bir haber mi gelecek?"
BABA, ÜSTELİK  TERÖR ÖRGÜTÜNDEN DAYAK YİYOR.
Baba uzun süre çocuğunu takip ediyor. İstanbul'da çocuğunun kaldığı eve gidiyor. gidiyor ama orada örgüt üyelerinden dayak yiyor!
Gözü yaşlı baba;


-Bunlar bana hakaretler küfürler, ağza gelmeyecek şeyler ve ite kaka beni oradan, mahalleden atmaya çalıştılar. Ben de buna direnince aramızdaki arbedede tansiyon ve şeker hastası olduğum için kalp hastası olduğum için orda rahatsızlık geçirmişim ve gözlerimi hastanede açtım"
Siz değerli kardeşlerime iki örnek verdim. Bunları çoğaltmamız mümkün. Nereden bakarsak bakalım, halkımızın teröre prim vermemesiyle bu mesele çözülür. Hani deriz ya, “kale içten fethedilir” diye. Aynen bunun gibi. İçimizde birliği sağlarsak, dışarıdan kimse müdahale edemez. Etse bile etkili olmaz. Bunun açık örneğini geçenlerde gördük;
Bu operasyonların kahramanları yalnızca güvenlik güçleri değil.Vatandaş ihbarları terörle mücadelede önem arz ediyor. Bunun son örneği Mardin'in Nusaybin ilçesinde yaşandı.


Vatandaşlar, Nusaybin'de bir evde teröristler olduğu ihbarında bulundu. Güvenlik güçleri ihbar üzerine teröristleri teknik takibe aldı. Bir eve saklanan teröristlere teslim olması için çağrıda bulunuldu. Ancak teröristler bu çağrıya ateşle karşılık verdi.
Çatışmada bir terörist etkisiz hale getirildi. Teröriste ait uzun namlulu silah, el bombası ve patlayıcı düzenek ele geçirildi. Evden kaçan bir kişiyi arama çalışmaları devam ediyor. Etkisiz hale getirilen teröristin sözde üst düzey yönetici olduğu belirlendi.
Her taraftan gelen ortak ses; “terör bitsin, huzur gelsin, ülkemiz terör biterse kalkınır, demokrasiye geçiş, terörün bitmesine bağlı. Anayasa yenilenir, yepyeni bir anayasa yapılırsa terör kesinlikle biter!” bu sese kulak verme zamanı gelmedi mi?


Yazarın Diğer Yazıları