’’ÇÖP KAMYONU’’

 

Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba, park ettiği yerden aniden önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkıyla kurtuldu. Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı. Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Tavrı, gerçekten de çok arkadaşçaydı.

Taksiciye sordum:

"Neden bunu yaptınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.”

Taksi şoförü bana, benim şimdi adına; "Çöp Kamyonu Kanunu” dediğim şeyi öğretti.

Şoför, "pek çok insanın, çöp kamyonu gibi olduğunu” söyledi ve devam etti:

"Birçok insan, her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyor. Bunların yükleri de; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığıdır. "Çöpleri” biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Sakın kişisel olarak üstünüze almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların `çöpünü` alıp işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.

İşin ana fikri şu ki; başarılı insanlar, bu "çöp kamyonlarının”, günlerini mahvetmesine izin vermezler. Hayat, sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa… Dolayısıyla size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için de dua edin.

Hayat, %10'uyla ne yaptığınız; %90'ıyla nasıl alıp karşıladığınızdır. Ne demiş atalarımız:

"İncinsen de incitme...”

"Yüzünü güneşe dönen insan gölgeyi göremez"

 

Öyle değil mi yapılan; dedikodular, gıybetler, iftiralar, söylenen yalanlar, müşteri kandırmak için atılan bin bir taklalar, insanları karalamak için olmadık Bizans oyunları, trafikte ortaya çıkan maganda tavırlar, aymazca hareketler… bunların hepsi içimize yerleşen "çöp” değil mi? Dolayısıyla bizler de birer "Çöp Kamyonu” olmuyor muyuz? Nasıl ki çöp kamyonu hem içini hem de etrafını rahatsız ederse çirkin ve kötü huylu insanlar da toplumu rahatsız eder.

"Cemiyet Hastalıkları” denilen ve "Ahlak-ı Zemime” yani kötü ahlak ismiyle söylenen hastalıklı kimseler asla sevilmez. Toplum bu tür insanlarla irtibat kurmaz, arkadaşlık etmez, sofrasına oturmaz, birlikte olup iki kelam etmez.

İnsan sosyal varlıktır. Bu sebeple başka insanlarla birlikte olmak, dostlukları çoğaltmak, toplum kurallarına uymak zorundadır. Toplum kurallarına uymayanın kendisine de saygısı olmaz.

Kur'an'ı Kerim; güzel ahlak sahibi olmak için ilkeler ortaya koyar. Rabbimizin her emri ve her yasağı önce şahsımız sonra toplum içindir. "Temiz toplum” meydana getirmenin ilk ve en önemli şartı ahlaklı olmaktır. Bu yüzden sevgili peygamberimiz:

-"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurur. İbadetlerimizin temelinde bu vardır. Ahlaklı tavır, sevgiyi doğurur. Toplumdan ahlakı çekip aldığınız zaman; anarşi, terör, aymazlık, maganda, bananecilik, sorumsuzluk, ilgisizlik, mankurtlaşma…baş gösterir.

Bunun için Allah inancına, ibadete ve ahlaka ihtiyaç vardır. Allah'ın insanları her yerde, her zaman görüp bildiğini, duyduğunu, yapılanları kayda aldığını, günü geldiğinde hesabını soracağını idrak edenler kötülük yapamaz. Toplumda anarşi ve teröre yönelik harekette bulunamaz, ülkesine zarar veremez.

Boşuna dememişler: "kork, Allah'tan korkmayandan”.

 

Düzelir miyiz?

 

Hak kitap elimizde kitapsızdır halimiz,
Şuursuzca bu halle acep düzelir miyiz?
Çok laf var dilimizde amelsiz vebalimiz,
Bu dünyevi minvalle bir gün düzeliriz miyiz?

Okumak düşmanımız yazı ise hasmımız,
Fikir meclislerinde duyulmuyor ismimiz,
Düşünceden uzağız görülmüyor cismimiz,
Bu onulmaz melalle bir gün düzelir miyiz?

Sevgili tavırlardan hep firar ediyoruz,
Nakesce tutumlarla iftihar ediyoruz,
İrfani durumlarda bikarar ediyoruz,
Bu yakıcı celalle bir gün düzelir miyiz?

Muhabbet demlerinden hoşlanmıyoruz asla,
Hak kapısı açmaya başlanmıyoruz asla,
Gönül dostlarımızla eşlenmiyoruz asla,
Bu harami ahvalle bir gün düzelir miyiz?

 


Yazarın Diğer Yazıları