Her yeniliğe karşı olmak

Ülkeyi yönetenler bazen herhangi bir icraat yapmadan önce onun kamuoyunda tartışılmasını sağlarlar…

Taslak halindeki projeler bazen günlerce tartışılır, iyi ve kötü yönleri ele alınır ve sonunda ya uygulanır ya da rafa kaldırılır.

Bir de rahmetli Özal'ın yöntemi vardır:

Özal, "Ben bir icraat yapacağım zaman sol kafaların yazdıklarına bakarım. Eğer hiç sesleri çıkmıyorsa o projeyi yapmam, rafa kaldırırım. Yarısının sesi çıkmıyor yarısının sesi çıkıyorsa o projeyi yeniler öyle yaparım. Eğer bütün solcular projeyi engellemek için yaygara yapıyorsa hiç kimseyi dinlemem, o projeyi aynen yapar ve bitiririm. Çünkü o proje memleket için hayırlara vesiledir.”

İkisi de işe yarar bir yöntem…

Bizim ülkemizde eskiden iktidarda kim varsa onun projeleri iktidar yanlıları tarafından sevilir, iktidar karşıtları tarafından sevilmezdi.

Şimdilerde öyle değil.

Birkaç istisna dışında iktidar partisine oy verenler hükümetin uygulamaya koyacağı özellikle değerlerimize aykırı buldukları projelere canhıraş bir şekilde karşı çıkıyorlar.

Oy verdiği partinin icraatlarıyla doku uyuşmazlığı varsa herkes birden ayağa kalkıyor.

Üstelik yobazlar bu kesime "koyun” diyor. Oy verdiği partinin icraatlarına karşı çıkana sadece bizim ülkemizde koyun denir bu da ayrı bir komedi.

Bu kesim ısrarla…

"Oyumu veririm ama icraatları da denetlerim, değerlerime aykırı bulduklarıma onay vermem” diyor.

O yüzden de 22 yıldır iktidar değişmiyor. Dinamik bir süreç var çünkü.

Buraya kadar tamam ama öyle bir garabet var ki akıllara durgunluk veren...

Yapılacak hayırlı olduğunu düşündüğümüz her yeni düzenlemeye öteki beriki fark etmiyor her kesimin karşı çıkma olayı.

Kamuoyunda tartışılsın diye ortaya atılan "personel yasası” vardı. Çok küçük bir azınlık hariç herkes karşı çıktı…

"Mülakat” dersin objektif olmaz derler.

(Bir doktora tezi için farklı üniversitelerden gelen hocalar öğrencinin savunmasını alıyor. Torpil bu uygulamada işlemiyor, bu örnek bile birçok alanda uygulanabilir. Ama buna bakan yok.)

"Personel yasası değişsin, yan gelip yatanla çalışan aynı ücreti almasın” dersin, onu kim denetleyecek derler. (Uygulanabilir objektif performans kriterleri belirlenebilir.)

"Devlet memurluğu garanti olmasın, işini yapmayanın işine son verilsin ya da ağır yaptırımlar uygulansın” dersin, ona da başka bir kılıf bulurlar.

Bu işleri uygulamaya koymadan bir süre devam ettirmeden kısaca bir yerden başlatmadan yol alamazsınız.

Şimdi daha mı iyi?

Akşama kadar hiçbir iş yapmadan maaş alan insanlar var.

Öğretmenlikten zerre kadar haberi olmayan kendisini geliştiremeyen yığınlarca öğretmen var. İşini iyi yapan öğretmene yazık olmuyor mu?

Kurumda çalışma barışını sağlamadan liderlik vasfı olmayan ve herkesi yasalarla korkutan yöneticiler var…

Özellikle bazı belediyelerde kuruma hiç uğramadan maaş alan kan emiciler var…

Bir de bunlara çanak tutan sendikalar var.

Vay ülkemin haline vay…


Yazarın Diğer Yazıları