MİLLET CAN DERDİNDE BİRİLERİ ET DERDİNDE

Son altı aydır bütün dünya KOVİT- 19 denilen bir salgın virüsle mücadele ediyor, bu mücadele daha da sürecek. Kimi devletler sert tedbirler alırken, insanları istisnasız günlerce evlere kapatırken, yolları ve sokakları boşaltırken, bir kısım devletler de suyu akışına bıraktı, toplumun sürü bağışıklığı kazanmasıyla bu salgının biteceğine inandı, "ölen ölür kalan sağlar bizimdir” dedi. Bizim gibi ülkeler de ekonomi tarafını da düşünerek toplumun belli kesimlerini yasaktan muaf tuttu, hastaları ve hasta çevresini karantinaya alarak hastalığın yayılmasını önleme, hastaları daha iyi şartlarda parasız tedavi etme yolunu tercih etti ve başarılı da oldu. Bizim başarımızın ve ölü sayımızın az olmasının altında yatan neden, devletin yıllar önce öngörüde bulunarak sağlık altyapısını oluşturması, sağlığa daha çok öncelik vererek modern hastaneler yapması, belli sağlık gereçlerini kendi imkanlarıyla üretir olmasıdır. Bu sayede ölüme terk edilen, çaresiz kalan hastamız olmadı. Sosyal desteklerle, oluşturulan vefa gruplarıyla sokağa çıkamayan insanlara evlerinde hizmet gerçekleştirildi, faizler düşürüldü, kredi muslukları açıldı, üretim ve tüketim desteklendi.

Sokağa çıkma yasaklarından dolayı işlerini kaybedenler, işine ara verenler, sıkıntı yaşayanlar oldu: Başta lokanta, restoran, kahvehane, çay ocağı ve berber ve terzi gibi hizmet sektörü, en başa turizm sektörü ve ulaşım sektörü zarar gördü, dört ay boyunca cepten yedi. Bu arada pandemi sürecini fırsata çevirenler ve daha çok kazananlar oldu. Son aylarda devlet bütün gücünü, bu fırsatçılarla mücadele etmeye yöneltti. Fırsatçılara bol cezalar kesildi, fakat şişirilen fiyatlar bir türlü durmadı.

Evet, pandemi sürecinde kaybedenlerin yanında kazananlar da oldu. 1-Başta dezenfektan ve temizlik ürünü üreticileri kazandı. Adeta patlayan talebe cevap veremediler. Halen de kazanmaya devam ediyorlar. Bu arada bu pazara al-satçılar da girdi, al-satçılar fırsatı ganimet görerek fiyatları katladılar.

2-Marketler ve bakkal esnafı kazandı. İnsanlar evlerine çekilince, lokantalar ve kafeler de kapanınca, insanlar bakkallara ve marketlere akın ettiler ve evlerde tükettiler.

3-Oyuncak sektörü kazandı. Çocukları evlerde tutabilmek için oyuncaklar, spor aletleri, eğlence ve oyun araçları ve kaydıraklar alındı.

4-İnşaat sektörü boş durmadı, insanlar kırsala yöneldi, doğup büyüdüğü köylere gitmeye başladı ve oralarda evler yaptırmak için harekete geçti. Bu günlerde inşaat malzemesi adeta kapış kapış satılıyor.

5-İletişim sektörü kazandı; insanlar evlere kapanınca telefonlara sarıldı, eşini dostunu telefonlarla aradı ve vaktini bu araçlarla geçirdi.

6-İkinci el araba pazarı da kazandı. Araba ihracatı ve ithalatı azalınca insanlar verilen düşük faizli araba kredilerinin de etkisiyle ikinci el arabaya yöneldi ve fiyatlar şişti. Araba alıp satanlar araba bulma zorluğu yaşadı, noterler ful çalıştı.

7-Tarım sektörü de durmadı, yasaktan muaf olan çiftçi üretmeye, ekmeye devam etti. Bu millet tarımın önemini, stratejik bir sektör olduğunu daha iyi anladı, tarım üreticilerimiz sayesinde hiçbir üründe sıkıntı yaşanmadı. Bazı fiyatlar şişirilse de, alıp yeme ve bulma sıkıntısı yaşanmadı, pazarlar, haller canlılığını korudu.

Bu arada yollarda arabalar azalınca akaryakıt tüketimi azaldı, şehirler kirli havasını biraz olsun temizledi, karbon salınımı azaldı. Salgının en önemli faydası da, millet olarak temizlik, hijyen, daha çok su kullanma ve el yıkama alışkanlığını kazandık. Bir de birbirimize sarılmayı, el öpmeyi, tokalaşmayı özledik. Sıcakkanlı bir millet olmamızdan dolayı bu kucaklaşma alışkanlığımızdan zor vazgeçtik.

Hasılı salgında hepimiz imtihandan geçtik. Kimimizin nefsi ağı bastı, fırsatçılık yaparak para kazanmaya yöneldik. Kimimizin merhameti ağır bastı, kimsesizlere sahip çıktık. Bizim gibiler de evlerinin köşesine çekilerek bol bol dua etti, öyle şefkatli bir devletimiz ve milletimiz olduğu için şükretti. Allah fırsatçılara fırsat vermesin, bizleri de şükredenlerden eylesin.

 


Yazarın Diğer Yazıları