SİSTEM TARTIŞMASI ÜZERİNE

ne derse desin, son bir buçuk yılda tek başlı yeni cumhurbaşkanlığı sisteminin güzelliklerini, faydalarını, işlevselliğini gördük, yaşadık. Özellikle Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi sınır dışı harekatlarda olsun, pandemi döneminde olsun, Hükümetimiz daha kolay ve hızlı karar alabildiyse, askerin ve sağlık sektörünün arkasında daha kararlı durabildiyse bunu yeni cumhurbaşkanlığı sistemine borçluyuz. Gelişmiş süper devletlerin dahi sınıfta kaldığı, sağlık sisteminin çöktüğü koronavirüs salgınında tek başlı hükümet sistemimiz sayesinde Türkiye destan yazdı, hızlı kararlar aldı, bakanlıklar arasında iyi koordinasyonlar kuruldu ve başarılı bir salgın süreci yönettik. Elbette yeni kurduğumuz ve denediğimiz, biz özgü dediğimiz yeni cumhurbaşkanlığı sisteminin tıkanan ve aksayan yönleri oldu, bunu uygulama esnasında fark ettik. İşçi bulma kurumu gibi çalışan, iş takibi yapan Milletvekillerimiz sadece yasama ve denetim faaliyetine odaklandı, yeni sisteme alışmakta zorlandılar. Yeni sistem gereği olarak bakanlar daha bağımsız hareket ettiler, siyasete alet olmadılar ve işlerini yaptılar, emri sadece cumhurbaşkanından aldılar.

Evet, yeni sistemin ne gibi kazanımları oldu?

Cumhurbaşkanlığı sisteminin pratikliği ve kolaylığı olmasaydı Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekatlarını başarıyla yürütemezdik, askeri ikna edemez, arkasında duramazdık, vesayet odaklarını geriye çekemezdik.

Koronavirüs salgınında bakanlıklar arası koordinasyon kurulamasaydı ekonomi ve güvenlikle ilgili tedbirleri zamanında alamazdık. Geçmiş koalisyonlu dönemleri gördük, bakanlıklar arpalık oldu, koalisyonu teşkil eden her parti kendi uhdesindeki bakanlığı depe depe kullanıyordu, kadrolaşma yoluna gidiyordu. Bakanlar işbirliğine yanaşmıyordu, birbirinin ayağına basıyordu. Başbakanlıktan gelen birçok atama kararnamesini sorumsuz ama yetkili cumhurbaşkanları imzalamıyordu, başbakan ve onun kurduğu hükümetle cumhurbaşkanları sürekli kavga ediyordu, tartışmalar yaşanıyordu. 2001 krizi de bu yüzden yani Ahmet Necdet Sezer'in Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlatmasıyla yaşanmıştı. Faizler bir anda yüzde binleri bulmuş, 22 banka kapanmıştı.

Yeni sistem başka ne gibi faydalar getirdi, maddeler halinde sayalım:

1-Seçimden sonra hükümet beklemeden kolayca bir gecede kuruldu ve aylarca sürüncemede kalmadı, koalisyon görüşmeleri yaşanmadı.

2-Hızlı ve pratik kararlar alınmaya başladı. Bakanlıklar arası çekişmeler yaşanmadı, kanuna ihtiyaç olduğu durumlarda kanunlar çıkıncaya kadar kararnamelerle idare edildi.

3-Asker sivil hükümetin emrine girdi, hükümetin aldığı kararları itiraz etmeden uyguladılar, başarılı sınırdışı harekatlar yaptılar.

4-Pandemi sürecinde ekonomik tedbirler daha hızlı alındı, sağlık sistemi çökmedi.

5-Yeni sistem sayesinde Libya'ya, Azerbaycan'a askeri yardımlar yapabildik. Münhasır deniz ekonomik saha anlaşması yaptık.

6-Üs düzey bürokrat atamalarında sıkıntı yaşanmadı, vekaletle idare sona erdi. Eskiden üçlü kararnamelerin imzalanmaması yüzünden birçok genel müdürlük, daire başkanlıkları, müsteşarlıklar vekaletle idare ediliyordu. Asıllar atanamıyordu.

7-Yeni sistemle birlikte Fetö ile mücadele daha hızlı ve kararlı yapıldı ve bu virüsler kararnamelerle büyük oranda devletten temizlendi.

8-Yeni sistemle yani 50+1 ile birlikte her parti önemli hale geldi ve ittifaklar oluştu.

9-Çok partili yapı iki parçaya dönüştü, particilik tartışmaları en aza indi.

10- İttifakların önünü çeken iki büyük parti merkeze geldi ve keskin ve uç ideolojilerden vazgeçti, her parti başörtüsü gibi halkın taleplerine sırtını dönmedi. Laikçilik yapan ve dini değerlere soğuk bakan CHP bile sağ düşünceli ve AKP'den ayrılan insanları milletvekili, belediye başkanı ve cumhurbaşkanı adayı olarak göstermek zorunda kaldı. Yani iki büyük parti arasında ideoloji farkı azaldı. Çünkü %50+1 isteyen her parti halkın değerlerine saygı duymak zorundaydı.

Bundan böyle sistemin daha iyi işlemesi ve aksayan yönlerinin düzelmesi için siyasi partiler yasası değişmeli, milletvekilleri daha bağımsız olmalı, genel başkanların yetkileri sınırlanmalı, önseçimler gelmelidir.

Baraj olacaksa yüzde beşe çekilmeli, Türkiye milletvekilliği ve dar bölge sistemi gelmelidir. Türkiye milletvekilliği kontenjanından her parti aldığı her bir puan için bir milletvekili çıkarmalıdır. Dolayısıyla yüzde bir alan en küçük parti bile Mecliste bir milletvekiliyle temsil edilmelidir. Bu konu daha çok tartışılacak, şimdilik noktalayalım.


Yazarın Diğer Yazıları