TEŞEKKÜRÜ HAK EDENLER

Allah bazı kullarını diğer kullarına hizmetçi kılmıştır. Yani kullarına hizmeti kendine ibadet olarak görmüştür, hizmetleri oranında da şereflerini ve sevaplarını artırmaktadır. Yani halka hizmeti Hakk'a hizmettir, kula teşekkür Allah'a şükürdür. Kuluna teşekkür etmeyen, vefa göstermeyen, minnet etmeyen Allah'a da şükretmiş olmaz. Yani kula hizmetle Allah'a ibadet bir bütündür, birbirini tamamlar. Öyle meslekler var ki, insana hem dünyasını kazandırır hem de ahiretini. Sağlık hizmeti ve eğitim hizmeti ilk ala gelenlerdir. Sağlık çalışanları da, din ve eğitim hizmeti yapanlar da hem rızklarını kazanırlar hem de Allah'ın kullarına hizmet ettiklerinden ibadet halindedirler.

Koronavirüsle mücadele ettiğimiz şu günlerde özellikle üç kesime minnet borçluyuz. Bunlar, sağlık çalışanları, emniyet güçleri ve çiftçiler. Sağlık çalışanları cephede tıpkı asker gibi canlarını ortaya koyarak bizleri yaşatmak için çalışırken, polisler sokağa çıkma yasaklarını ve sosyal mesafe kurallarını uygulatmak için yol ve kavşaklarda önlemler alırken, çiftçilerimiz de bizleri doyurmak ve pazarlara sağlıklı -taze meyve-sebze göndermek için araziden gelmiyorlar, yağmur- yaş demeden hallere mal sevk ediyorlar. Ekonomi çarkının dönmesi için fırıncılar, eczacılar, bankacılar gibi diğer meslek grupları da elbette gayretlerini esirgemiyorlar. Bir de sosyal destek grupları var ki, bunlar tamamen gönüllü insanlardır, bol dua alıyorlar. Sağlığım yerinde olsa onların içinde olmak isterdim.

Evet, birileri hem kedi sağlığını hem de başkalarının sağlığını riske atmamak için evine kapanıp otururken, birileri de hastaneleri açık tutmak, gıda ve ekonomi çarkını döndürmek için evlerinde çocuklarını göremiyorlar, hatta günlerce evlerine gelemiyorlar. Acı olan da, alınan tedbirlerden evlerinde oturanlar daha çok şikâyet ediyor, fırsatını bulunca kendilerini dışarı atıyorlar.

Beyler, sabretmesini de, teşekkür etmesini de bilmeliyiz. Hükümetimiz bizleri evlerimize kapatmaktan zevk almaz. Bir insan daha az ölebilir mi, bir insan daha hasta olmayabilir mi diye yönetenlerimiz ellerinden geleni yapıyor, hiçbir maddi ve manevi fedakârlıktan kaçınmıyor. Özellikle sağlık çalışanlarımız, polislerimiz ve çiftçilerimiz bizden sadece teşekkür ve dua bekliyor. Geçen televizyonda gördüm, bir tarım çalışanımız, "bize teşekkür yok mu” diyordu. Çok haklı bir serzeniş. Kış günlerinde bizler kaloriferlerimiz yaslanmış otururken, onlar seralarını örtüyorlardı, sebzelerini üşütmemek için seralarda soba yakıyorlardı, sebzelerine gübre ve su veriyorlardı, uyumuyorlar, hava raporlarını takip ediyorlardı. Bu günlerde de bin bir zahmetle yetiştirdikleri o meyve- sebzeleri işçi bulup hasat ediyorlar, kasalayarak-paketleyerek hallere ve marketlere sevk ediyorlar. Bizler de pazar ve marketlerden taze taze alıp yiyoruz. Belki bazı sebzeleri pahalı yiyoruz ama suç üreticinin değil, aracılar daha çok para kazanıyor, pazar ve üretici arasındaki zincir uzun ve denetimsiz. Yine de pazarlarda her türlü meyve ve sebzeyi bulduğumuza şükretmeli, tarım ürünü üreticilerine teşekkür etmeyi unutmamalıyız.

Evet, koronavirüs vesilesiyle tarımın önemini biraz daha anladık. Salgın döneminde biz tarım ülkesi olmamızın avantajını kullandık, aç ve açıkta kalmadık. Bu salgın döneminde Avrupalı daha çok acı çekti, yeterli tarım üretimi olmayınca gıda temininde zorluklar yaşadı, boşalan market raflarını dolduramadı. Buradan dersler çıkarıp tarımcımızı ve tarım arazimizi korumalı, verimli arazileri yerleşime açmamalıyız. Çumra gibi ilçelerimiz, maalesef tarım arazisi üzerine kurulmuş ve halen de yayılmaktadır. Bundan böyle daha dikkatli olmalı, topraklarımızı betonlaştırmadan gelecek nesillere bırakmalıyız. Çiftçimize, hayvan üreticilerimize her tür desteği esirgememeliyiz. Tarım sektörü hem istihdam kaynağı, işsizliğin en kestirme çözümü, hem de zor zamanlarda bizi ayakta tutacak en stratejik sektör. Hastane yapımı kadar da sera yapımına önem vermeli, üreticilerimizin sorunlarını dinlemeliyiz. Özellikle tarım arazilerini ve sularımızı gözümüz gibi korumalı, inşaatlarımızı daha çok sarp ve verimsiz arazilere yapmalıyız.

Sonuç olarak tarım çalışanımıza teşekkür ve vefa borcumuz var. Onlar üretip pazara kadar gönderirken, biz sadece pazara gitme zahmetine katlanıyoruz. Tarım ürünü üreticilerimiz sayesinde, kamyoncu-taşımacı, akaryakıt satıcısı, gübreci, ilaç satıcısı, tarım işçisi, pazarcı esnafı gibi onlarca kesim de ekmek yiyor, para kazanıyor. Akıllı siyasetçi tarımı ihmal etmez, vefalı tüketici de tarım çalışanına teşekkür eder. Pahalılıktan ne kadar şikayet etsek de alıp yiyebiliyoruz, alım gücümüz var. Bu arada tarım bakanımızı başarılı buluyorum, seracılara verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum.


Yazarın Diğer Yazıları