Başkanlık Sistemi Yönetimde İstikrar İçin Şarttır

Başkanlık sistemi, parlamenter sistemin doğasında bulunan, çift başlı yürütme ve yasama ile yürütme arasındaki ilişkilerin iç içe olmasından kaynaklanan istikrarsızlığa imkân vermediği için, hem yerleşik oligarşik vesayet odaklarını, hem bürokratik vesayeti, hem askeri vesayeti ve hem de paralel yapı benzeri illegal yapılanmaları ortadan kaldırmaktadır. Anılan vesayet odakları, istikrarsız yapılarda yani kısa ömürlü hükümetlerde ortaya çıkmakta, yönetimsel boşluğu ustaca doldurmakta ve kökleşmektedir.
Parlamenter sistemlerde hükümetler hiçbir zaman kendilerini bağımsız ve uzun ömürlü görememektedirler. Mecliste çoğunluğu elde eden partiler bile uzun yıllar bu sistem içerisinde, iktidar olmalarına rağmen muktedir olamamanın sıkıntısını yaşamışlardır. Türkiye’ de halen kurulma hazırlıkları yapılan yeni hükümetimiz 64. Hükümet olacaktır. 93 yıllık cumhuriyet döneminde, bir hükümetin ortalama ömrü sadece 1.4 yıl olmaktadır. Eğer Türkiye’ de başkanlık sistemi olsa idi, 64. Hükümeti cumhuriyetin 320. Yılında görecektik. Geçmiş yıllarda ömrü sadece birkaç ay süren hükümetler bile olmuştur. Anayasamıza göre, hükümetlerin göreve başlaması için değil, görevini sürdürmesi için güvenoyu gerektiğinden, çok kısa süre görev yapan, sonra da güvenoyu alamayıp, ömrünü dolduran hükümetler bulunmaktadır. Türkiye’de belediyelerde olan istikrar, ülke yönetiminde ne yazık ki bulunmamaktadır. 1970 ile 1980 arasında on iki hükümet kurulmuş ve bir hükümetin ömrü ortalama on ay olmuştur.
Parlamenter sistem sadece hükümetlerin istikrarı açısından önemli olmayıp, aynı zamanda (2007 yılında yapılan anayasa değişikliğine kadar) cumhurbaşkanı seçimi için de büyük risk içermektedir. 12 Eylül askeri darbesinden bir gün önce toplanan TBMM’ nin, 115 tur sonunda halen cumhurbaşkanı seçememiş olması ve ertesi gün askeri darbe ile ülkenin büyük bir karanlığa gömülmesi ve her açıdan geriye gitmesi bunun en bilinen örneğidir.
Başkanlık sistemi, istikrarlı bir yönetim modeli olması, çift başlı yürütmeye son vermesi ve halkın oyları ile seçilen başkanın meşruiyeti ve muktedir olması anlamında ciddi avantajlara sahip bir sistemdir.
Başkanlık sisteminde yönetimde istikrar; erkler arasında kesin bir ayırım olması, organlar arasında fren ve denge isteminin bulunması, parti disiplini olmaması ve uzlaşma kültürü ile sağlanmaktadır. Bu sistemde, halk tarafından seçilen başkanın görev süresi bellidir ve hiçbir güç başkanı görev süresi dolmadan görevinden alamaz. Başkan da parlamentoyu feshedemez. 
AK Parti tarafından anayasa uzlaşma komisyonuna sunulan başkanlık sistemi önerisinde, başkanı halk seçmekte, görev süresi beş yıl olmakta ve bir başkan iki defa üst üste seçilebilmektedir. Bu durumda, başarılı bir başkan, on yıl ülkeyi istikrarla yönetmekte, projelerini planlamak ve hayata geçirmek için yeterli süreye sahip olmakta, demokrasi ve insan haklarının geliştirilmesi ve kurumlaşmasını temin etmektedir.
Türkiye, bölgesinde her anlamda bir istikrar adası konumundadır. Ancak, parlamenter sistem, doğası gereği, her an istikrarsızlığa meydan verebilecek bir yapı olduğundan, bir an evvel bu sistem terk edilmelidir. Parlamenter sistem, tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkıp, geliştiği bir kısım Avrupa ülkelerinde uygulanabilirse de, bizim gibi imparatorluk varisi, coğrafyasında lider olan bir ülke için risk unsuru ihtiva etmektedir. Son yaşanan hadiseler bunun en taze ve canlı izahıdır.

Yazarın Diğer Yazıları