2014’te Yaşananları 2015’de Yaşamayalım

Her geçen sene bir evvelki seneyi hatta abartmış olmayayım ama artık her geçen gün bile bir evvelki gündeki gelişmeleri mumla aratır oldu, ne oluyor, neler oluyor ve niçin oluyor, nereye gidiyoruz sorularının içinde adeta boğuluyoruz. Şöyle bir geriye dönüp hatırlayacak olursak Soma madenci faciasıyla başlayan acı olaylar ülkemizin zaten sorunlu olan Suriye sınırında patlayan olaylar her geçen gün gelişerek bu gün yaşadığımız içinden çıkılamaz duruma geldi.
Olaylar o kadar iç, içe gelişmeler gösterdi ki ülkemizi adeta tanıyamaz duruma geldik yıllardır terör ve teröristle uğraşan hükumetimiz ve güvenlik güçleri pek çok ilimizde en son yaşanılan yakma, yıkma, talan olaylarında terörün taktik değiştirdiğini gördü. Terörü önleme tedbirlerini içeren yeni yargı paketi tartışılırken sınırımızdaki olaylarda yaşanan gelişmeler peşmergelerin geçişiyle kafalarda yeni soru işaretleri yarattı.
TERÖR, PEŞMERGE, IŞİT, PYD, KOBANİ derken (neler olduğunu biliyorsunuz) Ermenek ilçesinde bir kömür ocağı felaketiyle yeniden sarsıldık. Bildiğiniz gibi alınamayan tedbirlerin neticesi 18 madencimiz ocakta mahsur kalmış ülkemizi mateme boğmuştur. Ne yazık ki madenci kazalarındaki ölüm olaylarını geçtiğimiz aylar içinde Zonguldak ve Bartın’da ayrıca yaşadık, üzüntümüzü katladık. Ancak benim bugün sizlerle paylaşmak istediğim başka şeyler var, Ülke olarak adeta bir şanssızlık ve olağanüstü günler yaşıyoruz. Radyo dinlemeye, TV haberleri izlemeye veda edeceğiz,  yukarıda anlatmaya çalıştığım olayların dışında ülkemizde yaşanan akıl almaz, mantık dışı ve yasa dışı alışık olmadığımız gelişmeleri doğrusu halkımız hayret ve endişe ile izliyor. Şu birkaç gün içinde yaşananlara bakın doğudaki birkaç ilçemizde adeta bir iç savaş yaşıyoruz.  
Nerelere geldik Allah’ım dedirten olaylara bakın, artık teröristler ellerinde keleş olarak tabir edilen silahlarıyla şehir merkezlerinin sokaklarında dolaşıyor, her türlü rezaleti yapıyor, toplu taşıma araçlarına saldırıyor ve yine yakıp, yıkıyor. Kadın cinayetleri hiç ara vermeden devam ediyor, boşanma aşamasındaki kocalar hiç acımadan, yasa tanımadan, sokak ortasında eşini ve babasını vuruyor, daha 15 yaşındaki bir ortaokul talebesi hangi his ve nasıl bir duyguyla gelip okuldaki öğretmenine ateş ediyor öldürüyor.
Nasıl bir kin ve nefret ki muhatabına 25 kurşun sıkıyor, dönüyor bir daha, bir daha sıkıyor, bu nasıl bir vicdan, bu adam paranoyak mı, deli mi yoksa artık böyle bir millet mi olduk. Biriside sokak ortasında elinde pompalı tüfekle rastgele ateş ediyor, polis dâhil önüne gelene, herkese meydan okuyor, hak, hukuk gözetmeden haklıyken suçlu düşüyor, arabamın lastiğini kesenler buraya gelecek diyor, olmadı bu defa ayağına kaymakamı istiyor. Hastaneler dersek çok ayrı bir âlem, doktor, hasta ilişkileri bir türlü düzelmiyor, bu gidişle de düzelmez çünkü iki tarafı bu hala getiren önemli etkenler var.
Sözde bir boksörün gücü kadınlara yetiyor, buda kadınları gasp etme, ellerindeki çantayı alma ve kaçma ve kadınları kaçırma sevdasında, birileri elinde bıçak ve satırlar, meydanlarda nara atarak önüne gelene sataşıyor, polise satır sallıyor, etrafa dehşet, korku saçıyor. Netice olarak eline bir çakı bıçağı alan mafya kesiliyor, kanunsuzca caddelerde ve meydanlarda KAMU düzenini bozmaya çalışıyor.
İşin ilginç olan tarafı bu insanlar korkmuyor, çekinmiyor, yasa dinlemiyor, isteyen istediği yer ve şekilde eylemini yapıyor, bu yasa dışı davranışlar öyle bir hal aldı ki artık vatandaş sokakta güven içinde gezemiyor, biraz sonra başıma ne gelecek endişesi taşıyor. Nedir bu olanlar yasa dışı davranışlar, neyi ispata çalışıyoruz, ortaya ne koymak istiyoruz, millet olarak travma’ mı geçiriyoruz bu durum geçici'mi, yoksa kalıcı mı ?
Birlik, beraberlik zamanı, milletçe tek vücut olup ülkeye zarar verme niyetinde olanlara karşı hükümete güç ve destek verme zamanıyken bakıyorsunuz herkes kendisini birilerinin tarafı konumuna getirerek şu düşüncedeydi, bu düşüncedeydi deliydi, akıllıydı, dosttu, düşmandı derken kendi aramızda parçalanıp gidiyoruz. Ülkedeki sorun yalnız sınırlarımızda değil kendi içimizde de sorunlar yaşıyoruz, hoş görülü, affedici olamıyoruz, insani ilişkilerin dışına çok dışına çıkıyor saygı ve sevgiden uzaklaşıyoruz.
Son günlerde adeta yokmuş veya unutulmuş gibi görülen sınırlarımızdaki sorunlar öyle basit sınır sorunları değil, dostuz, müttefikiz diyenlerde, açıktan düşmanız diyen ülkelerde, ülkesel menfaatlerini ön planda tutarak bizi bitirmeye çalışabilir veya fırsat kollayabilirler bu fırsatı küçüğü, büyüğü sınırımızda deneyebilirler, çok uyanık olma zamanı, şimdi içimizde kavga ve kaos zamanı değil, tarihimiz şan ve şerefle dolu, badirelerin büyüklerini atlattık bunları’ da atlatırız, inşallah 2015 yılının huzurlu bir yıl olması dileğiyle sağlıklı ve hoşça kalın.  


Yazarın Diğer Yazıları